iyi okumalaar!
biraz da oy mu verseniz?? 🥲
×××
gözlerimi odadan gelen tıkırtılarla yavaş yavaş açtığımda karşımda dolabından çantasına eşyalarını dolduran oda arkadaşımı görmemle şok olmuştum. yattığım yerden hızla kalktığımda Jungkook'un gitmediğini fark ettim.
"günaydınn, öğlen oldu neredeyse hâlâ uyuyorsunuz. çöpün boş olduğunu bilmesem seviştiniz sanacağım ama, işte... boş."
Yoongi'nin gülerek dediği şeylerle şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.
"günay- oh... o-oda arkadaşın gelmeyecekti diye hatırlıyorum?" Jungkook da benim gibi oturur pozisyona geçtiğinde şaşkınlıkla ona baktım.
"gelmeyeceğimi söylemedim hiç, uydurma böyle saçma şeyler. bu arada Taehyung haberiniz olsun diye söylüyorum hizmetliler çoktan gelip gitmiş. neyse ki Jimin'in yanındaydım da fark etmediler sizi." dolabından alacaklarını almış olmalıydıki çalışma masasının yanına gelip birkaç kitap karıştırdı. arada bize bakıp tekrar işine dönüyordu.
biz ise şaşkınlıktan ne olduğunu şaşırmıştık. çünkü Yoongi'nin gelebileceğini tahmin etmiyordum!
"tatlı çocukmuş bu arada Taehyung neden daha önce bizi onunla tanıştırmadın ki?" çapkın gülümsemesiyle göz göze geldiğimde boğazımı temizledim.
"o-onun sevdiği biri var ve... tanrı aşkına yüzünü bile gördüğüm yok? odaya bile ayda bir kere falan geliyorsun o da canın isterse. doğru düzgün tanışmadık bile!" sitem edercesine konuştuğumda elindeki çantasını masaya bırakıp sandalyeye oturmuştu.
"sana telefon numaramı verdim ya? parmakların olduğuna göre de yazabilirdin diye düşündüm..." belli belirsiz içinden konuştuğunda kaşlarımı çattım.
"belli ki yazamıyormuşsun ama, neyse Min Yoongi, bilgisayar mühendisliği son sınıfım birkaç yıl sınıfta kaldığım için yaşımı siktir edin. adımla seslenmen yeterli. şimdi çıkmam gerek arkadaşlarla takılacağız." dedikleriyle ayaklanmış ve çantasına kitaplardan doldurmaya devam etmişti.
tanrım, o küçücük çantanın içi ne kadar genişti??
"ve tanrım sana bir gün Japonya'yı anlatmalıyım. gerçekten çok KORKUNÇ BİR ŞEHİR TANRIM! ÖLÜYORDUM KORKUDAN!" sonlara doğru bağırdığında ikimizde irkilmiştik.
"bağırmasan belki daha iyi olur Yoongi.." Jungkook'un konuşmasıyla kafamı sallamıştım.
"bu arada benim yatağımı da kullanabilirsin piercingli çocuk. ya da yatakları birleştirip kocaman yatakta da yatabilirsiniz. ha biz küçük yerde yatmayı seviyoruz birbirimize daha rahat yapışırız diyorsanız... orası beni ilgilendirmez." cümlenin sonuna doğru bize bakıp gülümsemiş ve konuşmasına kaldığı yerden devam etmişti. utançtan magmaya karışmak üzereydim.
"Jungkook, Jeon Jungkook. Grafik Tasarımı 4. sınıfım." yanımda kendini Yoongi'ye tanıtan Jungkook'a baktığımda düz bir şekilde baktığını fark ettim.
"neyse ne, Jimin için de üzüldüm.. ben gibi birini kaybederek büyük bir hata yapıyor gerçekten de. neyse çok oyalandım gidiyorum uçağım kaçacak şimdi." alelacele odadan çıkarken nereye gittiğini merak etmiştim.
"nereye gidiyorsun?" arkasından bağırmamla kapının kapanması bir olmuştu, duymadığını düşünmüştüm lakin koridorda bağırarak Hong Kong dediğinde duyduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Password: 486 | таэкөөк ✓
Fanfictionseni 365 gün, 7/24 seviyorum · 14.04.21- 21.03.23 · Texting · Angst değildir