24

610 43 6
                                    

2.3k oldu, umarım beğenirsiniz!

Merhabaa, sondaki yazı hakkında bir bilgilendirme yapmak istedim, hayır final değil ama bi anda öyle yazıverdim. sonlarının nasıl olcağını şimdiden bilin istedim ve bir sonraki bölümü de bu kadar uzun bir text ile bitirebilirim. çünkü artık her şey konuşuldu, halledildi(okuyacaksınız zaten).

elimden geldiğince kafamdaki olayları anlatmaya çalıştım umarım beğenirsiniz ve içinize sinen bir bölüm olmuştur.

bu bölümü gerçekten çok zor yazdım çünkü birilerinin derdini anlatmak benim için çok zor olmaya başladı, daha kendi derdimi bile insanlara tam yansıtamıyorken karakterlerimin dertlerini gerek birbirlerine, gerek size anlatmak beni bayağı bir zorladı ama elimden geldiğince ikisinin dertlerini de amaçlarını da anlatmak istedim, umarım anlayabilirsiniz.

yazım yanlışlarım için şimdiden çok özür dilerim görmediklerim oluyor maalesef ama uyarmaktan lütfen çekinmeyin.

İYİ OKUMALAR! YORUM YAPMAYI UNUTMAYIINN!!

×××

Bir süre karşımdaki kapıyla bakışmış sonra da sağ elimi yumruk yaparak kapıyı çalmıştım. Bir süre kapının açılmasını beklemiştik. Jimin'i kontrol etmek için ona göz attığımda kapı açılmıştı.

"Hoş geldiniz!" Jungkook'un yüksek ve heyecanlı çıkan sesiyle ona dönmüştüm kollarını açarak beni beklediğini belli ettiğinde kendimi kolları arasına bırakmıştım.

"Gelmenize çok sevindim." ona sardığım kollarımı çektiğimde Jimin'e uzandı. Jimin, Jungkook'u bekletmemek adına hızlıca ona sarıldığında Jungkook'tan hayran olmuş gibi çıkan sesiyle ona dönmüştüm.

"Woah, Jimin gerçekten de çok zayıfsın." Jimin, Jungkook'un dediği şeyle gülümsemiş ve başını eğmişti. İkimizde montlarımızı çıkardığımızda Jungkook'a vermiştik. Hemen yanımızdaki portmantoya montlarımızı astığında koluyla bize yolu göstermişti.

"Buradan geçebilirsiniz. Burası mutfak bu tarafta oturma odası var isterseniz içeride bekleyebilirsiniz beni hemen geliyorum. Yemeklere bi kez daha bakmam lazım." dedikleriyle başımı sallamış ve oturma odasına ilerlemiştik.

"Evi güzelmiş gerçekten." Jimin'in dediği ile çevreme bakınmıştım. Kapıdan girdiğimiz gibi karşımızda portmanto vardı kısa koridorun bitiminde sağ tarafta geniş oturma odası vardı. Sol tarafımızda ise merdiven vardı, merdiven boşluğunda da portmanto. Merdivenin biraz ilerisinde ise mutfak girişi vardı. Oturma odasına ilerlerken 2 basamaklı bir merdiven daha vardı.

Jimin ile ikimizde eve bakındığımızda ona dönmüştüm. Yanımda boşta kalan elini tutarak bana bakmasını sağlamıştım.

"Daha iyi misin?" sorumla hmlamış ve başını olumluca sallamıştı.

"Eveet, birazdan arkadaşlarımda gelir yeriz." İçeri elini çırparak Jungkook geldiğinde gülümseyerek ona bakmış ve başımı sallamıştım.

"Sorun yok zaten saat daha erken." diyerek bileğime taktığım saate bakarak konuşmuştum. Bu sırada zil çalmadan içeriye gülerek giren birkaç kişiyle sesin geldiği tarafa bakınmıştım.

"Ay biz geldik!" içeri neşeyle giren Hoseok hyungu görmemle gerilmiştim.

"Hoş geldiniz hyung. Geçin lütfen." Jungkook içeri geçen arkadaşlarıyla beraber oturduğunda gerginlikten midem bulanmaya başlamıştı.

"Hızlıca bi sizleri tanıştırayım. Hoseok ve sevgilim Taehyung, arkadaşı Jimin. Soobin ikizim onu biliyorsunuz zaten." Jungkook bana bakarak gülümsediğinde bende burukça gülümsemiş ve Hoseok ile Soobin'e başımşa selam vermiştim.

Password: 486 | таэкөөк ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin