1/2

5.8K 490 780
                                    

Selaaaam, nasılsınız? Girş bölümüne koyduğum fanarttan sonra delirip yazdığım iki bölümlük minicik fic. Yorumlarınızı bekliyorum💛

***

Yoongi, son birkaç gündür bitmek bilmeyen iş yoğunluğundan kafasını kaldırabildiğinde sabah saatleri çoktan geride kalmış, güneş tam tepedeki yerini alarak kasaba meydanını parlak ışıklarla boyamıştı. Sürünün lider alfası olarak, sağ kolu Taehyung'a ve danışma heyetindeki diğer alfalara öğle yemeği için izin verdikten sonra ilkbahar havasının tadını çıkarmak adına Songdo'daki terk edilmiş koyun yolunu tutmuştu. Yoongi burayı çok daha genç bir alfa olduğu zamanlardan beri biliyordu ve meraklı gözlerden uzak koyda, çakıl taşlarının üzerine oturarak dalgaların sahile vuruşunu izleyemek ve belki de günler sonra ilk kez yalnızlığın tadını çıkarmak istiyordu.

İki hafta önce sürüsüne döndüğü günden beri yalnız kalacak zamanı hiç olmamıştı. Babasının ölümüyle birlikte pek çok sorumluluk alması gerektiğini biliyordu elbette. Yine de cenazeden sonraki birkaç ay boyunca önce eğitim gördüğü sonra da babasını temsilen liderliğini üstlendiği Gwangju'da kalmaya devam edebilmesi onu yalancı bir huzura inandırmıştı. Ama nihayetinde kaderi çoktan yazılmıştı ve oldukça otoriter bir omega olan annesinin ona tanıdığı süre sona ermişti.

Tepeden aşağı inen patika yolu takip ederek nefes nefese yürürken annesinin onu çağırmak için gönderdiği mektubu düşünüyordu bir yandan da. Sürüsünü başıboş bırakmaması gerektiği yönündeki öğütlerinden ve düşmanlarının her an kapıya dayanabileceğine yönelik uyarılarından sonra elbette ki her anne gibi lafı evliliğe getirmişti. Yoongi döner dönmez onu uygun bir omegayla mühürlemeyi düşünüyordu.

Eh, Yoongi buna hazırlıklıydı. Aslında mühürlenmeye karşı olduğu söylenemezdi. Lider olarak kendisine yaraşır bir omegayla evlenmeli ve varisi olacak alfa bir yavruya sahip olmalıydı. Savaş meydanlarında geçirdiği uzun yıllardan sonra sakin ve dingin bir hayata ihtiyacı olduğunu en iyi kendisi biliyordu.

Patika yol bitip de yusyuvarlak beyaz taşlarla kaplı sahile vardığında yönünü güneye verip biraz daha yürümeye devam etti. Bu akşam kasaba meydanında yapılacak olan şenlikte pek çok omega kendini Yoongi'ye sunma fırsatı bulacaktı. Annesi eşi olacak omegayı bulacağından son derece emin olsa da Yoongi'nin bu konuda ciddi şüpheleri vardı.

Bir kere genel geçer kurallardan farklı olarak sadece güzel ve doğurgan birini aramıyordu. Yoongi, kitap karıştırmaktan çekinmeyen, zeki, makul ve akıl danışabileceği bir eş istiyordu.
Bunu Taehyung'a söylese epey dalga konusu olurdu muhtemelen. Çevresindeki pek çok alfa gibi Taehyung da bir omegada aramaması gereken özelliklerin peşine düştüğünü söylerdi. Tabii onun için konuşması kolaydı. Ne de olsa tam kendine göre bir omega bulmuş ve altı ay kadar önce evlenmişti. Omega Jungkook, Yoongi'nin de kabul edeceği üzere son derece güzel ve fazlasıyla çekiciydi. Bir yuva kurmak için gerekli olan diğer tüm özelliklere de sahipti üstelik.

Ama Yoongi, sıradan bir yuva kurmuyordu ki! Onun omegası sadece evi çekip çeviren, yavrularına en iyi şekilde bakan ve alfasıyla en iyi şekilde ilgilenen sıradan biri olmayacaktı. Lider Omega en az Lider Alfa kadar önemliydi. Şu an için ortalık durgun olsa da savaşa gitmesi gerektiğinde geride bıraktığı omeganın en az annesi kadar akıllı ve lider ruhlu olması gerekiyordu. Babasının en önemli öğütlerinden biri bu olmuştu zamanında. Omegaları asla küçümseme demişti Yoongi'ye. Ve omeganı seçerken sakın şehvetin esiri olma.

Yoongi ofladı. Gerçekten bu kadar zor olmak zorunda mıydı? O da Taehyung gibi en güzellerinden bir tane seçemez miydi?

Ellerini ceplerinden çıkarıp, suda sektirmek üzere yerden topladığı çakıl taşlarıyla birlikte kıyıyı okşayan köpüklü dalgalara doğru yürüdüğünde ise onu gördü. Kafası o kadar dalgındı ki ilk önce fark edememişti ama şimdi okyanusun tuzlu kokusuna karışan yasemin burnunun ucundaydı. Hemen ardından portakal çiçeği takip etti yasemini. Bir de iris. Yoongi'nin kurdu memnun mırıltılar çıkararak adeta ruhunu tırmalarken, Yoongi de belden aşağısı suyun içinde olan omegayı izliyordu. Avuçlarına doldurduğu tuzlu suyu omuz başlarına dökerek kendini ıslatıyordu zarif hareketlerle. O da en az Yoongi kadar dalgın olmalıydı ki bir alfa tarafından izlendiğinin farkında değildi.

two souls on fire : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin