Let's Kill This Love

~17~

" Ay yeter! Yoruldum!"

Ha Ni'nin sızlanmaları üzerine onu takip ederek kafeye girip oturduk. Changbin'in dediği gibi hızla hazırlanmış ve erkenden evden çıkmıştık. Sabahtan beri de gezip görülecek nereler varsa gitmiştik. Tabiri caizse Jeju'nun altını üstüne getirmiştik.

" Ben içecekleri alayım. Kim ne içiyor?"

Self-servis olan kafede birinin bu sorumluluğu üstlenmesi gerekiyordu ve bu kişi de bendim.

Herkes minnettar ifadelerle içeceklerini söylediğinde kafamı sallayıp oturduğum sandalyeden kalktım. Benimle beraber birinin daha kalktığını duyduğumda gözlerimi ona çevirdim. Hyunjin tatlı bir gülümsemeyle konuşarak yanıma geldi.

" Ben de seninle geleyim."

Bir şey demeden ilerledim ve siparişleri verdim. Yanımda dikilip bana bakması beni daha çok gererken sakince ona döndüm.

" Yardım edilecek bir şey yok aslında. Sen geç otur."

" Burada durmaktan memnunum."

Bu çocuğun nesi vardı bugün böyle?! Sabah ki olayın etkisini daha üzerimden atamamışken bir de dibimden ayrılmamaya başlamıştı. Yürürken yanımda yürüyordu, gezdiğimiz yerlerde sürekli dibimdeydi ve fotoğraf çekinirken sürekli kolunu omzuma atmıştı. Amacı neydi de bir an da bu kadar yakın olmuştu bana?

Siparişlerin hazırlanmasını beklerken daha fazla kendimi tutamadım ve hızla Hyunjin'e dönerek konuştum.

" Bu yakınlığı neye borçluyuz?"

Gülümseyen ifadesini bozmadan masum bir sesle cevap verdi.

" Hepimiz arkadaşız sonuçta. Sana yakın olmamın bir sebebi mi olmalı?"

Eh, haklıydı. Bu yüzden bir şey dememiş sadece kafa sallamakla yetinmiştim. İkimiz de sessizce siparişleri beklerken siparişimizi alan çocuk gülümseyerek karşıma geçip konuşmaya başladı.

"Merhaba ben Seo Jun. Rahatsız ettiysem özür dilerim. Tatil için mi buradasınız?"

Direkt konuya girmesi beni şaşırtsa da bozuntuya vermeden gülümsedim.

" Ben de Yeun ve evet tatil için geldik."

" Kusura bakma direkt lafa girdim. Sadece arkadaşlarınızla olan konuşmanıza kulak misafiri oldum"

" Okey, sorun yok rahat ol."

Elini mahçup bir şekilde ensesine atıp gülümsedi. Bir şey söylemek ister gibi bir hali vardı fakat ısrar etmeyecektim. Sadece gülümsemekle yetindim.

" Şey bu akşam burada bir parti olacak. Haberiniz var mıydı? "

Hyunjin'le birbirimize dönüp boş boş baktıktan sonra Seo Jun'a dönüp başımızı iki yana salladık.

" Abim buranın sahibi. Partiyi ben organize ettim. Akşam 21.00 da başlıyor. Gelirseniz çok mutlu olurum."

Hyunjin'le anlık kurduğumuz göz temasından sonra gülümseyerek Seo Jun'a baktım.

" Tabii geliriz."

Seo Jun sevinçle gülümseyip hazır olan siparişlerimizi verdiğinde vedalaşıp bizimkilerin yanına döndük.

Tepsiyi ortaya bırakıp kendime ait olan kahveyi alarak yerime oturup konuştum.

" Akşam 21.00 da burda parti varmış. Davet edildik arkadaşlar. "

Hepsi sevinçle gitmeyi kabul ettiğinde içim rahatlamıştı. Seo Jun'a geliriz diyip gidemezsem ayıp olurdu.

Min Ho'nun bana laf atmasıyla kafamda ki düşüncelerimden kurtulup gülümseyerek onunla sohbet etmeye başladım.

~~~

" Ha Ni geç kalıyoruz!"

Partinin başlamasına10 dakika kalmıştı ama Ha Ni hâlâ hazır değildi. Dan Bi ve ben yatağa oturmuş onu bekliyorduk.

" Of çatlamayın be geldim!"

Ha Ni küpesini takarak yanımıza geldiğinde ona dik dik bakarak yataktan kalkıp kapıya ilerledim. Bu sıra da Dan Bi klasik ' Niye her yere geç kalıyorsun?' adlı konuşmasına başlamış, Ha Ni ise onu takmadan peşimden geliyordu.

Odadan çıkıp salona indiğimizde karşımda birbirinden yakışıklı sekiz erkek görmek hâlâ alışık olmadığım bir şeydi. Bizi gören Jeongin ıslık çaldığında herkes kafalarını telefondan kaldırıp bakışlarını üstümüze çevirdi.

Changbin hızlıca yanıma gelip kısık ses tonuyla konuştu.

" Yeun bu elbise fazla kısa değil mi?"

Bakışlarım anlık sinirle parlarken tam ağzımı açtığımda gülmeye başladı. Öfkem sönüp yerini şaşkınlığa bıraktığında tekrar konuştu.

" Sadece sinir olman için yaptığım küçük bir şakaydı bücür, sakin ol. "

Ona gözlerimi devirip diğerlerine dönerek konuştum.

" Hadi çıkalım artık geç kalacağız."

Hepimiz evden çıktığımızda burada kiraladığımız arabalara dağılıp yola çıktık. Kısa bir yolculuğun ardından mekanın önüne geldik. Arabaları valeye teslim edip kapıda kocaman bir gülümsemeyle bizi bekleyen Seo Jun'a  ilerledik. 

" Hoş geldiniz! Gelin size masanızı göstereyim."

Gülümseyip Seo Jun'un peşi sıra mekana giriş yaptık. İçerisi gayet ferah ve güzel dekor edilmişti. Sabah gördüğümüz kafe halinden eser yoktu. Tamamen bir gece kulübüne dönüşmüştü. Sıralı masaların arasından geçerken ortada dans edip eğlenen insanlarla içim kıpır kıpır olmuştu. 

Seo Jun bizi masamıza bırakıp tekrar uğrayacağını söyleyerek yanımızdan ayrılmıştı. Yuvarlak masaya sırayla oturduğumuzda sağımda Felix solumda ise Changbin oturuyordu.  Karşımda oturan Ha Ni sık sık yanında oturan Jisung'a kaçamak bakışlar atıyordu.

Garson gelip siparişleri sorduğunda kendime mojito (alkollü kokteyl) söyleyip çoktan siparişini verip fotoğraf çekinmek için omzumu dürten Felix'e döndüm.

" Yeun bu çok güzel çıktı. Kesinlikle paylaşacağım haberin olsun şimdiden. "

" Etiketlemeyi unutma Lixie."

Tepkime gülüp telefonuna gömüldü. Bu sırada siparişler de gelmişti. İçeceğimden bir yudum alıp memnuniyetle gülümsedim.

" Ay! Oturmaya mı geldik ayol?!"

Ha Ni hızlıca ayağa kalkıp Dan Bi'yi de kolundan sürükleyerek dans eden kalabalığa ilerlemeye başladı. Onların arkasından Haneul, Seungmin, Jisung ve Minho ayağa kalkarken çantamı Changbin'e bırakıp Felix'e döndüm.

" Hadi Lix bizde gidelim!"

Felix gülümseyerek telefonunu cebine koyup ayağa kalktı ve elimden tutup dans pistine çekiştirmeye başladı.

" Geç bile kaldık Yeun hadi!"

~•~•~•~

Selamlarrr 🫶🏻🫶🏻

Yıllar sonra buradaaaa siz ve ben bir aradaaa dhkwndkwnd

Yazmayı unutmusum arkadaslar sorry cebellestim bölümle valla

Ayrıca WATTPAD'E ERISIM ENGELI GELDIGINI DUYUNCA BENIM BURAYA ISINLANIS HIZIMI GORMEYIN KNK

Yeni bölüm sormayın bilmiyorum teşekkürler 👉🏻👈🏻

İyi okumalar canlarım lütfen oy ve yorum atmayı unutmayın ben yorumları okurken kopuyorum bu arada küçük bi sır 🤫

Hadi ben kacarotti sizi seviyoree🤍