Şu siktigimin hayatını çok da sorgulamamak lazım. Bı bakmışsınız biricik annenizin düğününde pasta didiklerken bulabilirsiniz kendinizi...
Şu ucubede ne buldu onuda anlamış değilim ya. Babamın yanında bi hayli sönük olduğunu düşündüğüm, bu geceden sonra resmi olarak üvey babam olacak şahsiyet gözünü bana diktiğinde bi tık anladım yanıma geleceğini. Ne işim varsa bu boktan yerde. Kendimi dışarı itmem için bı sebebim oldu işte. Salonun bahçesine çıktım.
Zaten biricik annemin umrunda olmadığımı ve bundan sonraki hayatında önceliği olmayacağımı bu lanet düğünde anlamalıydım.
İçimi yiyip bitiren bu düşüncelerden canım üvey kardeşim iki saniye de olsa da ayırdı.
- "Çok mutlusun bakıyorum"
espiretüel olduğunu falan sanıyodu galiba.
- "Ya ya.. Öyleyimdir.. Nerdeyse her zaman!?"
Ondan rahatsız olduğumu ses tonumda gayet belirtmiş olmama rağmen anlaşılan çok da kolay muhabbeti kesecek birine benzemiyordu.
İşte bu kötü... Kırıcı olmamak için elimden gelen çabayı sarfetmezsem annemin eve gittiğimizde olacakları hayal edince azıcık sağduyulu olmamın zararı olmayacağını düşündüm.Hm. Yanılmışım..
Siz siz olun kendiniz olmaktan vazgeçmeyin, bedeli her ne olursa olsun...