İntihar girişimimin ardından tam bi ay geçmişti. O hastaneden dönüşümden sonra hayatımın dönüm noktası olduğunu farketmiştim. Artık annemin umrunda değil, babalık Selim' in de stres topu olmuştum. Ve en acınası durumda eskisi gibi istediğim şeye evet istemediğim şeye hayır diyememem olmuştu. Evde bi hizmetçi parçasından farksız olduğum bı sabahtı yine. Uzaktan kusursuz görünen muhteşem aileye kahvaltı hazırlayıp bodrum katına yeni odama gittim. Artık aileden biri değildim zaten odamı da görmek istemiyordum. Burada kalmayı ben istemiştim. Annem başta tereddüt etsede hayır dememişti. Eskiden tırnağıma kadar en iyisi benim olsun diye çabalayan annem gitmiş yerine sadece yeni kocasına köpek gibi aşık sadık bir eş, öz kızına paçavra gibi davranılmasına göz yumacak kadar kahbe birine dönmüştü. Annemdeki bu ani değişikliğe cidden anlam veremiyordum. Sapık üvey oğlu da haftada 2 3 saat eve gelirdi. O iki üç saat beni tekrar o düğün gecesine götürüp travmamı tetiklememe yarıyordu sadece. Bu zaman zarfında kendime uğraş verecek tek bişi bulamamıştım. Resim çizmek dışında. Gerçi çizdiklerime resimde denmezdi. Okul desen yok. İş desen insanlarla artık diyaloğa giremediğim ve özgüvenimi kaybettiğim için aramaya bile yeltenmedim açıkçası. Annem bu durumuma babamın sebep olduğunu sanıyordu. Yanıldığı şey şu ki babamla da artık çok sık görüşmüyordum. Reşittim. Kanunlara göre. Ama kendimi koruyacak kadar güce sahip olmadığımı düşündüğüm için bu lanet evden de ayrılamıyordum. Gitsem annem acaba üzülür beni ararmıydı...
***
-"Ecem! Uyan kargon gelmiş."
Sabahın 9'u. Ben birşey sipariş etmemiştim. Annem sesindeki heyecanı da anlamış değildim. Sanki kargo ona gelmişti. Ve evet sanırım öyleydi. Benim adıma gelmiş fakat anneme ait bir kargo. Anlaşılan kocasından saklıyordu. Paketi odamda açmasından anlamıştım zaten. Kesin yine pahalı bişi olduğu için saklıyordu. Tahmin etmiştim. Pahalı olduğu belliydi. Bir saniye...
Bu annemin gerdanlığı. Babamın ona doğum gününde hediye ettiği, gerçi edememişti. Beraber seçmiştik babamla. Annem de o gün boşanmak istediğini söyleyerek içine etmişti gecenin. Babamda verememişti. O an aklıma gelince kalbime saplanan ağrı uykulu halimden ayılttı beni.
-"Bu.."
-"Bunu baban sana yolladı canım. Çok güzel değil mi!"
Gözleri fal taşı gibi açılmıştı hayranlıkla. Öylesine inceliyorduki gerdanlığı..Sorun şu ki babam bunu neden bana yolladı. Annem paketten çıkan notu açmaya yeltenince elinden çektim. Şaşkın şaşkın geri çekindi biraz. Heralde bu gerdanlıktan sonra aklına gelmişti varlığım. Annem çok paragöz bı insandır. Babamla da geçim sıkıntısı olduğu için ayrılmıştı. Aynı zamanda cimri ve şükürsüz. Babamın doğum gününde ona gerdanlık alamayacak kadar fakir olduğunu sanmıyordum. Ama yetinmek nedir bilmez annem. En iyisi onun olmalı hep. Yeni kocasıda babamdan zengindi, doğrusu neden evlendiğini açıklamama gerek yok bence.
Ben de annemin zıttına fakir ruhluyum. Varoş mu dersiniz, ayan mi dersiniz, serseri mi bilemem ama öyle işte sevmem çok parayı. Daha çok manevi şeyler isterim. İsterdim. Ama şuan bu gerdanlık tam da işime yarayacak zamandı doğrusu. Annemi nazikçe odadan kovduktan sonra notu açtım.
Canım kızım,
Bu gerdanlığı hatırlıyosundur umarım. Gerçi unuttuğunu düşünmem saçmalık. Zekana hayran olduğumu yine belirttim sanırım.
Kalbim, bunu daha fazla yanımda tutmak ruhumu paramparça ediyor. Beni bu konuda bi tek senin anladığını düşünerek içimi döküyorum. Aslında bu ara çok görüşemiyoruz. Yeni işe girdiğim için fazla kendime bile ayircak zamanım yok güzel kızım. Ama sana her zaman var.
Senden küçük bişi istiyorum. Çok küçük bu sende kalsın. Artık görmek istemiyorum. Annenin kocasının tek hatasında bana bildirmeyi unutma bebeğim. Biliyorsun onun kemiklerini kırmak için sebep arıyorum :DKucak dolusu sevgilerle baban..
Uzun bı aradan sonra böyle sıcak kelimeler içimi ısıtmıyor değildi. Babamı çok özlemiştim. Bu gerdanlığı ne ben ne de babam görmek istemiyordu. Bende bozdurmak için kuyumcuya gidecektim. Bu bahaneyle babamı da görürdüm biraz uzaktı ama, değerdi. Babam için herşey değerdi.
***
Elimde tomarla para olması özgüvenimi getirmişti açıkçası. Annem bu yüzden seviyordu parayı. Bu konuda anneme çekmemiş olmak için içimden dua ediyordum. Şu son zaman annemden nefret ettiğim kadar kimseden nefret etmiyordum, pardon ediyorum.. Neyse...
Parayı tabiki elimde dolandıracak kadar görgüsüz değildim. Çantama atıp babamın evine doğru rotamı kesinleştirdim. İçimde tarifsiz bi rahatlama hissi vardı. Babamı seviyordum. Onu düşünmek bile huzurluydu. Kim bilirdi babamdan daha çok nefret edeceğimi peki??
Yarım saat yolu babamın evinin penceresinden elinde silahla yerde bı ceset görmek için mi gitmiştim?