Her genç kız gibi benimde sivilcelerim, atarlarım, triplerim ve de bir de cırtlak bir sesim vardı. Normal durumlu bir ailenin kızıydım. Normal bir hayatım vardı. Normal bir okulum ve normal arkadaşlarım. Ara sıra bu durumdan sıkılmıyor değilim. Çünkü çoğunluk olarak insanlar bir ekşın bir heyecan ister hayatında. Bu çoğunluğun arasına tabii ki bende giriyorum.
Son zamanlarda Sarah Jio'nun kitaplarına sardım. Normal de çok kitap okuyan birisi değilimdir ama saran kitap oldu mu iki günde de bitirebilirim.
Her neyse Böğürtlen Kışı'nı okumak için o gün kütüphaneye gitmiştim. Çünkü maalesef beni rahat bırakmayan yaramaz bir erkek kardeşim var. :(. Yanıma da kahve makinasından şekerli ve sütlü kahve almıştım. Kitabın en heyecanlı yerindeydim ve kahvemden bir yudum aldım.Almaz olaydım.
Arkamdan biri çarptı ve kahve ilk boğazıma kaçtı. Sonra kitabıma döküldü. Ve sonra yeni aldığım telefonuma...
Ben öksürük krizindeyken kütüphanedeki herkes bana bakıyordu. Tıkanmıştım ve bu yüzden büyük ihtimal yüzüm kıpkırmızıydı. Arkamdan biri sırtıma vuruyordu ama o kişiye o kadar sinirliydim ki!Nihayet öksürük krizim geçtiğinde " İyi misin?" diye sordu bir çift rengini anlatamayacağım kadar güzel olan göz.
Sanırım ela deniyordu.
"Ya insan biraz dikkat eder demi!"
"Ya çok özürdilerim. İyi misin?" Diye sordu aslında umursamıyorum diyen bir ses tonuyla.
Ona aldırmadan "Off battı her şey yaa. Bir bu eksikti zaten, Why God Why?" dedim ama şuan onu öldürmek istiyordum. Gerçekten çok sinirliydim.
Birincisi, telefonumu batırmıştı ve yeni bir tane alacak kadar paramız olduğunu düşünmüyorum.
İkincisi, Kitabımı da en heyecanlı yerinde batırmıştı ve ben de kitapları temiz, kırışmamış ve o mis gibi sayfa kokusuyla okumayı sevenlerdendim. Şimdi buruş buruş mu okuyacaktım?
Üçüncüsü, üstüme de dökülmüştü ve yanımda o lekeyi kapatacak bir montum veya ceketim yoktu.
"Ya telefon için ayrıca özürdilerim. İstersen yenisini alabilirim." Bir an kabul etmeyi düşündüm ama...
"İstemez" dedim. Sesim sanırım gereğinden fazla çıkıyordu ve bu yüzden kütüphane görevlisi, " Sessiz olur musunuz lütfen" dedi iğneleyici bir şekilde.
Çantamı sertçe koluma takıp ergence adımlarla kütüphanenin kapısına yöneldim. Anında bir kol beni kendine döndürdü. O dikkatsiz herif. Bir an ne olduğunu şaşırdım. Birbirimize çok yakındık.
"Ne yapıyorsun yaa!" diyince sıkıca kolumu tutan elini yavaşça çekti. Bana öyle dikkatli bakıyordu ki."Ben seni nereden tanıyorum?"
Arkadaşlar ilk bölümü umarım beğenmişsinizdir yarın mutlaka yeni bölümü yazacağım. Kütüphanenize eklemeyi unutmayın... 😊😘💓📖📖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Kitabım ve Kahvem olsa
RandomAşk kimi zaman sıcacık bir kahve, bazen de sıcacık bir kalp. Ağzını yaksa da tadını, kokusunu sana hatırlattığı anıları seversin...