Kalbimin atışları hızlanmıştı.
Ve karnıma heyecan isimli bir sancı girmişti. Tam göğsümün ve karnımın arasında bir sancı. Derin bir nefes alınca geçiyor gibi...
Ufff! Bir mesajı bu kadar önemsemem gerekmiyordu değil mi? Acaba cevap yazsamıydım, da ne yazacaktım ki? Neden böyle bir mesaj yazmıştı ki? Amacı neydi yani?
Tamam.
Düşününce kafayı yiyorum.
Düşünmemeliyim.Numarasını kaydetsem mi acaba?
Hey! Düşünme dedim!Nihayet şokum geçip bir saatten beri ayakta dikildiğimi anlayınca, kendimi yatağa bıraktım. Odamın içi hafif karanlıktı. Hava tam kararmamıştı ama gri bir tondu hava. Yatağa yatınca ne kadar yorulduğumu anladım. Yumuşacık battaniyeme gömülmüştüm. Evet uyku kıvamına gelmiş bulunmaktayım.
Uyandığımda, saçlarımdan bir kaç tel yanağıma yapışmış, sırtım terlemişti. Yavaşça doğrulunca biraz üşüdüm. Hava tamamen kararmıştı. Yerimden kalktım. Banyoya yöneldim aşağıdan konuşma sesleri geliyordu. Misafir vardı galiba. Eee annem evdeyse niye ben uyurken üstümü örtmemişti ki. Uykulu bir ifadeyle banyoya girdim. Ve duş aldım.
Çıktığımda bornoz yerine göğsümün üstünden, dizimin üstüne kadar gelen bir havluyla sarındım. Odamın ışığını açmadım. Tam havluyu çıkartacakken biri " Hop! Yavaş gel." Diye bağırdı. Evet. Tam anlamıyla ÖDÜM KOPMUŞTU! Tüm hücrelerime kadar titriyordum. Aceleyle ışığı açtım.
"Oha! Senin ne işin var burada ya!"
"Seni ziyarete geldim."
"Hemen çık odamdan." Bunu onun gözlerinin içine gözlerimi kocaman açarak bakarken söylemiştim.
"Beni daha iyi ağırlarsın sanmıştım. Üzülüyorum ama." Sesinde eğleniyormuş gibi bir hal vardı. Ona gözlerimi daha da çok açarak baktım. Ben böyle yapınca hafif bir kahkaha attı.
"Salonda bekliyorum. Çabuk giyin de bekletme misafirini." Evet, havluyla olduğumu fark edince yerin dibine girmek istedim. Why God Why?
O gittikten sonra odam dağınık mıydı acaba diye bir göz gezdirdim. Kırışmış yatak örtüsü ve çalışma masamın üzerindeki bir kaç dağınık kitaptan başka dağınık bir şey yoktu. Sonra odamın döşemesine başka birinin gözünden baktım. Evet. Geniş bir odam vardı. Aslında tam anlamıyla mobilya denilecek bir şey yoktu. Yani bir tek renkler uyumluydu. Takım almamıştık. Beyaz küçük bir çalışma masası, tekli yataktan biraz daha büyük bir yatak ve üstünde yumuşacık ve turkuaz rengi canım battaniyem, kocaman ahşap ve ağzına kadar dolu bir kitaplık, beyaz ve turuncu karışımı yumuş bir halı ve bir boy aynası vardı. Aslında baktığımda evimiz de güzeldi. İki katlı, şirin eşyalı... Off giyinmem gerekiyor. Bunları neden boş zamanlarımda düşünmüyorum ki?
Üstüme yumuşacık ve uzun kollu bir tunik ve altıma da bir tayt giydim. Pofidik, kocaman terliklerimi de ayağıma geçirince koşarak aşağıya indim. Saçlarım hala ıslaktı.
Ben salona geldiğimde annem ve babam Anıl'la baya baya muhabbet ediyorlardı. Yani annem ve babam hastaneye en fazla iki kez gelmişti. Çokta tanımıyorlardı birbirlerini yani. Şaşırmıştım. Babamla öyle kahkahalar atıyorlardı ki. Çaylar falan. Bir saat kadar oturduktan sonra Anıl kalktı.
"İyi geceler Anıl'cım""İyi geceler size de."
Ben de uğurlamak için dışarı çıktım kapıyı arkamdan kapattım.
"Bir şey sorabilir miyim?" Dedim utana sıkıla.
"Sor bakalım."
"Iıım şey...sen....ııııı..."
"Söyleyecek misin?"
"Neden iki buçuk sene boyunca aramadın da şimdi bize geldin?" Saçmalamışmıydım acaba? Üff salla yaa.
İlk önce bir süre baktı bana. İlk defa doğru düzgün yüzüne bakmıştım. Yüz hatları düzgündü. Birazcık da yakışıklıydı. Yani tamam yakışıklıydı... Off tamam çok yakışıklıydı! Hele gülünce! Ama artistik ve rahat hallerine sinir oluyordum. Hastane de hasta olduğu için çok fazla konuşamamıştık. Yani doğru düzgün tanıyamamıştım ama şuanki hareketleri beni gerçekten gıcık etmişti.
"Uzun hikaye." Dedi eliyle ensesini tutarken. "Neyse bundan sonra bol bol görüşeceğiz küçük."
"Küçük mü? Küçük ne yaa? Ayrıca görüşüceğiz derken? Ne alaka yani?" Ben bunları söylerken o arkasını dönmüş, yavaş adımlarla arabasına doğru gidiyordu.
"Ya beklesene!" deyip bir kaç adım attım. Arabasının kapısını açtı. Derin bir nefes aldı. Sonra bana çarpık bir gülümseme attı.
"İyi geceler küçük."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Kitabım ve Kahvem olsa
RandomAşk kimi zaman sıcacık bir kahve, bazen de sıcacık bir kalp. Ağzını yaksa da tadını, kokusunu sana hatırlattığı anıları seversin...