Önceki bölümü atlamayın lütfen...
"Az önce neler oldu öyle?" diye mırıldandı Uraz. Boştaki elimi saçlarımdan geçirdim. Çok mu abartmıştım acaba az önce?
"Sana yardım ettim. Başımın etini yiyordun. Al işte sana yardım." dedim. Ellerimiz hâlâ birbirine kenetliydi.
"Yalnız var ya..." dediğinde ona baktım. "Çok feci düştüm sana. Ne güzel konuştun. Nutkum tutuldu resmen." dedi sırıtarak. Ben de sırıtmamak için arkamı dönüp arabaya yürüdüm.
"Hadi eve bırakayım seni buraya kadar gelmişken." dedim ve arabaya bindim. O da yanımdaki koltuğa yerleşti.
"Evim zaten yakın. O yüzden arabamı almadım." dedi ve kemerini takarken tekrar konuştu. "Bu arada sen niye gelmiştin?" diye sordu. Niye gelmiştim?
"Şey, geçiyordum da. Öyle denk geldi. Özellikle gelmedim yani." dedim. Mırıldanarak onayladı ama asla inanmadı tabii. Ben de lafı çevirdim. "Kemer takmana gerek yoktu zaten iki dakikalık yer." dedim ve evine doğru yöneldim.
"Takılalım biraz olmaz mı? Zaten hep okul hep okul. Biraz gezelim mi?" diye sordu. Son cümle dudaklarının arasından o kadar masum çıkmıştı ki, hayır diyemeyecektim. Başımla onayladım ve evini es geçip yola devam ettim.
"Nereye gidelim?" diye sordum ana yola doğru çıkarken. Bir iki dakika düşündükten sonra cevap verdi.
"Önce bir yerde yemek yiyelim. Sonra başka bir yere geçip bir şeyler içeriz." dediğinde ona baktım. "Ben ısmarlıyorum." dediğinde, başımı salladım olumsuz bir şekilde.
"Gerek yok ısmarlamana." dedim ama susturdu hemen beni.
"Sus bakayım sen. Ben ısmarlıyorum dedim bitti konu kapandı." deyince üstelemedim daha fazla ve yola devam ettim.
Bir süre sonra gelince arabayı durdurdum. Demir amcamın lokantasına getirmiştim Uraz'ı da. Mekandan içeri girince, amcam geldi yanımıza hemen.
"Oo yeğenim gelmiş." deyince genişçe gülümsedim ve amcama sarıldım direkt. O da kollarıyla sardı beni. "Hoş geldiniz." dedi ve ayrıldık. Gözleri yanımda duran Uraz'a kayınca, tanıttım onu da.
"Amca, bu benim arkadaşım Uraz." dediğimde, Uraz gülümsedi ve amcamın elini öpüp başına koydu. Amcam da bir maşallah dedikten sonra, Uraz'a bakti aydınlanmış gibi.
"Sen Ümit ve Eray'ın oğlusun değil mi?" diye sordu gülümseyerek. Uraz genişçe gülümsedi.
"Evet efendim. Onların oğluyum." dedi. Amcam da gülümsüyordu.
"Kocaman olmuşsun. Babanlar buraya gelirdi önceden. Sen daha şu kadarcıktın, hatırlamazsın." dedi amcam. Uraz'da yüzündeki gülümsemeyi silmeden başıyla onayladı amcamı.
Babamlar, ben küçükken beni Ümit amcanın sahibi olduğu kreşe göndermişlerdi. O sırada tanışmışlar ve arkadaşlıkları yıllardır sürüyordu. Sık sık birbirimize gider gelirdik..
Ayak üstü kısa bir sohbetin ardından amcam bizi güzel bir masaya oturttu ve yanımızdan ayrıldı. Cam kenarında, deniz manzarası vardı. Gün batmak üzereydi.
"Baya güzelmiş amcanın yeri." dedi gülümseyerek. Ben de gülümsedim.
"Öyledir. Derman babam, Asil babamı buraya getirmiş ilk. Babam lahmacun aşerdiği zaman. Hatta yine buraya bir gelişlerinde Gülce halam da varmış. O zaman tanışmış Demir amcamla." dedim. Uraz'da çenesini avucuna dayamış, beni dinliyordu tatlı tatlı bakarak.
Bu gerçekten düşmüştü galiba bana.
Yorumlarınızı bekliyorum ✨️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE GAME (BxB)
RomanceDavetsiz Misafir adli kitabımdaki Dora Ekin ve Bebeğimin Bakıcısı adlı kitabımdaki Uraz'ın hikayesi... ... Uraz: Aslında ben sana şey için yazdım... Yardımına ihtiyacım var. Dora: ??? Uraz: Nasıl desem bilemiyorum? Dora: Of söyle artık. Uraz: Tamam...