deliler deli derdi halime

1.2K 111 76
                                    







Berkay Altunyay - Olmazlara İnat

Mavi Gri - Dünyanın En Güzel Kızı







Hayallerimizle mutlu mesut yaşayabilir miydik?

Çok düşünmüştüm, gerçeklere bu kadar çok takılırsam eğer kaybettiklerimden kurtulamazdım. Hayaller iyiydi, güzeldi. Gözlerimi kapattığımda, yalnız kaldığımda zihnimde dönen senaryolar beni gülümsetmeye yetiyordu sonuçta, bununla yaşayabilirdim. Yaşıyordum.

Olmazlara inat gülümsüyordum.

Mesela şimdi, oturduğum masada açılan sekizinci soju şişesini takiben elindeki birayı gururla bardaklara doldurmaya başlayan Jimin'e bakarken olduğu gibi. Hemen karşımda oturan Lisa'nın  yeni açılan şişeye olan onaylamaz bakışlarını yakalarken olduğu gibi, sona eren üniversite hayatımızın ardından geçen zamanı telafi etmek için toplandığımız bu lokantada da hep böyle gülmüştüm işte.

İki yıldır olduğu gibi.

Minjae'nin bardağıma koyduğu metal çubuğu titreştirmesiyle köpürmeye başlayan içkimi bekletmeden elime almış, herkesle tokuşturduktan sonra Jimin'le göz göze gelip aynı anda kafamıza dikmiştik. Kahkaha sesleri konuşulanları bastırıyor, saat ışık hızıyla ilerlerken çoktan bulanmaya başlamış olan zihnim yarını unutmamı sağlıyordu. Dürüst olursam eğer iki gece önce Jimin fakülteden arkadaşlarımızla toplanacağımızı söylediğinde pek hevesli sayılmazdım, zaten son senemde kendimi çoğundan uzaklaştırdığımı biliyordum. Ayrıca stajımın bitmesine iki haftadan az bir süre kalmıştı, dolayısıyla son zamanlarda  yoğun ve stresliydim. Fakat bu gecenin iyi geldiğini inkar edemezdim.

"Jungkook, daha stajını bitirmeden iş teklifi aldığını duydum. Nasıl oldu anlatsana."

Yugyeom'un sesiyle masada dönen konuşmaya dikkatimi verdim. Bunun öncesinde Jimin'e alttan bir bakış atmayı da ihmal etmemiştim, cidden, ağzında bakla ıslanmıyordu. "Şans eseri diyelim, etkinliklerin birinde Bay Gim'le tanıştım, biraz muhabbet ettik. Etkinliği düzenleyen şirketin yönetim kurulunda olduğunu bilmiyordum." 

"Onu etkilemiş olmalısın."

Ona ilk aşkımı anlatmıştım.

"Pek sayılmaz, ama görüşmeye gelmemi söylemesini ben de beklemiyordum."

"Sen ne zamandan beri alçak gönüllüsün?" Diye sorduğunu duydum masanın başında oturan Yunhee'nin. "Adamı iki dakikada aşık etmişsindir kendine kesin."

Gülümseyerek kafamı iki yana sallarken hüzünlü bir tebessüm dudaklarımda kaldı. "Hiç abartma boşuna, artık eski formumda değilim." Cümlemle birlikte çoğunlukta oluşan duraksama ve sonrasında durumu toparlamak için Jimin'in konuyu değiştirmesi, herkesin bu durumun farkında olduğunu kanıtlar gibiydi.

Değildim. Eski benden o kadar uzaktım ki, bu durum asıl benin şu an olduğum kişi olduğunu düşündürtüyordu. Bundan memnun değilmişim gibi algılanması ise saçmaydı belki de. Büyümüştüm. Sadece büyümüştüm, öğrenmiştim, hayatın nasıl olabileceğini.

Daha ağır başlıydım sanırım. Önce düşünüp sonra konuşuyordum, ki bunu önceden belki de kibrim ve sonsuz öz güvenim yüzünden yapmadığımı ise görmüş olmuştum. Fevriliğim azalmıştı, pekâlâ, kısmen. Aslında sorgulanacak fazla bir şey yoktu işte, hâlâ aynı bendim.

Kısmen.

Masadaki herkesin hayata tutunmaya çalışması pek çok hikayeyi bir arada toplamış gibi gözüküyordu. Okul bittikten sonra kaybolanlar, emin adımda ilerleyenler ve fikrini tamamen değiştirenler beni şaşırtmıştı. Tek değişen ben değildim, bunun rahatlatıcı bir faktör olması ise canımı sıkıyordu. Eskiden asla bir tasdike ihtiyaç duymazdım, her eylemim bay doğruydu. Düşünmenin tatsız yanları da buydu belki de, artık ben de emin değildim. Kararsızlık garip ve sıkıcı bir histi.

Ethics // taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin