Dancing with Your Ghost || minsung'

[1]

"Bu gece ay çok güzel değil mi, Jisung-ah?"

Yatağının yanında yere oturmuş açık penceresinden gökyüzündeki parlak aya bakarken konuşmuştu Minho. Elindeki içkisinin son damlasını da kafaya diktikten sonra, buzdolabından yeni bir tane almak için ayaklandı.

"Bir tane daha mı içeceksin?"

Arkasını döndüğü anda gelen bu kulağını okşayan ses, onun yerinde durmasını sağlamıştı. Başını çevirdi, karşısındaki sevgilisi gözleriyle onu okşuyormuşçasına bakıyordu.

"Uyuyalım artık?" dedi Minho'nun yanına vardığında.

"Tamam, uyuyalım sincabım" Minho yüzündeki nazik gülümsemeyle sağ elini miniğinin yanağına koymuş, sevgiyle okşamıştı. Jisung onun elini tutup uyumak için yatağa götürdü, yatağa uzandı ve Minho'yu da göğsüne yatırdı.

Saçlarını okşamaya başladı, her gece uyumakta zorluk çeken sevgilisini sadece bu şekilde uyutabiliyordu.

Minho o an her ne kadar uyumak istemese de başını miniğinin göğsüne yasladığında içi huzurla doluyor, dünyadan soyutlanıyor ve gözlerinden 2 damla yaş süzülürken uykuya dalıyordu.

Minik olan kalkmak için kıpırdadığında Minho da yavaşça gözlerini açtı, gözlerinden akmış olan 2 damla gözyaşı yanaklarının üzerinde kurumuştu.

"Gidiyor musun?" dedi Minho, sevdiğinin her gece ayrılışını görmeyi hiç istemiyordu...

"Evet.. annemi yalnız bırakmamalıyım"

Jisung yalnız yaşayan annesinin en azından geceleri yalnız kalmamasını istiyordu.

Minho sevgilisini gördüğüne sevinerek hafif bir gülümseme takındı yüzüne, "tamam sincabım, yarın akşam yine gel"

"Geleceğim, sevgilim"

Minho'nun göz kapakları ağır ağır kapanırken Jisung da gözden kaybolmuştu.
"Yarın akşam, yarın akşam yine bekleyeceğim meleğim" Minho uykuya dalmadan önceki son nefesiyle bunları mırıldanmıştı.

•••

"Psst!"
Karanlık gecede ay ışığının aydınlattığı odada Minho masanın başında sandalyesinde başını geriye yaslamış bir şekilde gözleri kapalı otururken duyduğu sesle dikeldi, tanıdığı bu ses onun yüzüne yarım bir gülümseme yerleştirmişti.

Sandalyesinden kalkıp pencereye döndüğünde pencerenin önündeki sevgilisini gördü, ay ışığının düştüğü saçları çok güzel, tapılasıydı.

"Bu gece de geldin mi?" diye sordu Minho miniğine yaklaşırken.

"Bensiz uyuyabiliyor musun ki?" dedi Jisung alaycı bir sırıtışla.

"Uyuyamıyorum" dedi Minho ellerini sevdiğinin beline koyarken.

Jisung da aralarında mesafe olmayan sevgilisinin gözlerine bakıyordu, kocaman simsiyah gözleri ay ışığı altında hep bu kadar güzel mi görünüyordu?

"Dans et benimle" dedi Jisung. "Bizim şarkımızda dans edelim, hep yaptığımız gibi"

Minho gülümsedi, miniği dans etmeyi hiç beceremezdi. Kendisinin dansa olan tutkusunu bildiğinden birkaç dans öğrenmiş, sevdiğiyle güzel vakit geçirebilmek adına elinden geleni yapmaya çalışıyordu.

Minho sevdiğinin belini bırakıp şarkıyı açtıktan sonra miniğinin önünde hafif eğilmiş, elini uzatırken sormuştu, "bu dansı bana lütfeder misiniz?"

Jisung önünde ona uzatılan bu eli güzelce süzmüş, ona dokunmayı çok özlemişti. "tabii ki"

Elini tutmuş, sevdiğinin onu kendine çekmesine izin vermişti. Minho bir eliyle Jisung'un elini tutarken diğer elini de miniğinin incecik beline yerleştirmişti.

Şarkı eşliğinde sallanmaya başladılar, Jisung her zaman olduğu gibi Minho'nun kendisini yönlendirmesine izin veriyordu.
"Daha iyi dans ediyorsun" dedi Minho partnerinin dansından tatmin olmuş bir sesle, "senin sayende" dedi Jisung, Minho onu etrafında döndürürken.

İkisi bir süre dans ettikten sonra Minho başının ağrısıyla yavaşladı, Jisung ne olduğunu anlamış ve onu yavaşça yatağa yatırırken müziği kapatmıştı. Odadan ayrılacakken Minho yarım açık gözlerle ona bakarak konuştu, "yine mi gidiyorsun?"

Jisung zoraki bir tebessüm koydu dudaklarına, "gitmeliyim"

"Benimle dans ettiğin için teşekkür ederim sincabım, yarını bekliyorum" dedi Minho gözleri kapanırken. Jisung uykuya dalan sevgilisinin üstünü örttü, alnına bir öpücük kondurdu: "Tatlı rüyalar" dedi ve Jisung odadan ayrıldı.