Sadece üç gün olmuştu o mektup geleli. her şey çok değişiyordu. Cidden o çaylar olmasa ne yapardım bilmiyorum. Her şeyi tahmin edip nasıl da zamanında yetiştirmişti çayları. O garip sözleri hala aklımdaydı. Geranium neresiyidi?
Artık bir şeylerin değişeceğine emindim. Hani olur ya içinizi bir his kaplar bütün o geçirdiğiniz güzel günlerin sonu hüsran olacak gibi hissedersiniz. İşte öyle bir his, böyle içim yanıyor, değişecek diye ödüm kopuyordu. Ama bir his daha vardı o ise bir ışık gibi doğru yolun bu olduğunu söylüyordu bana. Hangisini dinleyecektim? O çaylar bitince ne olacaktı? Ya İris midir nedir o vaktin de yetişemezse?
Fark ediş gelmişti üstüme ağır yükü ecel korkusu gibi üstümdeydi. Kimse iyi misin dememişti bana son günlerde ne annem ne anneannem o kadar iyi sakladığımı sanmıyordum hislerimi. O zaman niye sormuyorlardı? Bir şey biliyorlar mıydı? bilmiyorum. Eğer biliyorlarsa neden bir şey demiyorlardı. Anlayamıyorlar mı ben onları kaybetmek istemiyordum. Beni alsınlar anlamadığım yerlere götürsünler istemiyordum. Kendimden korkar olmuştum o deniz olayından sonra. Nasıl sinirlenip tüm o dalgaları kıyıya vurmuştu öyle. Ve cebime tam sırada ben korkudan titrerken giren bir mektup vardı. Bu olaylar olduğundan beri hasta gibi yapıp okula gitmiyorum.
Zaten bir şey bilmiyordun Almina aferin kızım iyice unuttun konuları üç gün okula gitmeyerek.
Ama korkuyorum. Geceleri uyanıp aynada o mor- mavi gözleri görmekten ya da su akarken şekillerinin değiştiğini görmekten. Mesela okulda kızlar tuvaletinde herkesin gözü önünde suya bir şey yaparsam ve bunu anlarlarsa ben bir daha okula gidemezdim. Tabii gelen çaylar iyi geliyordu elbet ama hala alışamamıştım her gün içmeye ve saatini aksatırsam başım ağrımaya ve kendimi duşta ya da suya yakın bir yerde buluyordum. Nasıl geçecekti bunlar. Eğer bu hislere karşı savunma yapmayı öğrenemezsem o bahsettikleri yerde de başarılı olamazdım daha kendim bir şey yapamıyorken.
Kendime çayımı demlemiş salonda sakince kitap okuyordum ki zil çalmıştı.
" Geliyorum be çatlama!!"
Annem geldi sanmıştım ama gelen kişi bir postacıydı.
"Merhaba"
"Merhaba, Tuğba hanım evde mi acaba?"
"Annem. Ama evde değil ben varım bir tek ne vardı?"
"Bir kargo yalnız imza atmanız lazım fakat onsekiz değil gibisiz."
Vay anasını nerden anladı. O zaman şöyle yapalım.
"Annem şu ilerideki sokaktan düz giderseniz sağda bir fırın göreceksiniz orada çalışıyor, ondan imza alabilirsiniz. Ama isterseniz kargoyu alayım."
" Tamam o zaman öyle yapalım."
Kargo dediği şeyde küçücük bir zarftı ve mektup gibi bir şeydi.
"İyi günler." Dedikten sonra kapıyı kapattım ve içeri döndüm. Evet şimdi yapacağım şey çok yalnış ama yapmam lazım çünkü bir mektup ve şu sıra bana bir mektup vermek iyi bir fikir değil di.
Açtım.
Olsun okuyup hiç olmamış gibi bantlayabilirdim.
" Tuğba artık aramalarıma dönmüyorsun. Beni delirtme. Sana ulaşamıyorum. En son çarem bu mektuptu. Karıcım o kız tehlikeli neyini anlamıyorsun yanında tutamazsın o kızı. Göndermen gerek. Yoksa başına gelecekler iyi olmaz." KOCAN.
Kocan mı? iğrenç adam hala kocan diyebiliyor mu? Hayvan. Ama şaşırdığım sadece o değildi. "O kız " dediği bendim değil mi?" Ama annemin eski kocası benim meselem ile niye ilgilensin ki nerden biliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENT VARİSLERİ
FantasyFantastik bu kurgu da zorlu bir hayatı olan Almina'nın hayatına konuk oluyoruz. Bizi yeni evrenlere götürecek. Aşkı ve arkadaşlığı bulacak ve belki kim bilir belki soy ağcınız bir elementtir. ve o element kaderinizdir.