Neredeyse tüm ölüm yiyenler kaynayan pembe iksire bakıyordu. Herkesin en sevdiği koku odayı doldurmuştu. Kapının açılmasıyla gözler kapıya çevrilse de gelen kişi Büyücülük Dünyası'nın sarışın prensinden başkasi değildi. Draco Malfoy...
Draco, odaya girer girmez göz göze geldiği Vindemiatrix ile yüzünü buruşturdu. Ardından alaycı ifadesini suratına yerleştirerek ona yaklaştı. Sadece ikisinin duyabileceği şekilde konuşmaya başladı.
"Ne o Riddle hep kullandığın iğrenç ötesi parfümünü böyle seremoniyle mi hazırlarıyorsun?"
"Yok sana zehir kaynatıyordum tam üstüne geldin."
"Demek öyle ha? İçelim madem. Senden kurtulacaksam buna da razıyım."
Draco, emin adımlarla kazana yaklaştı. Gözlerini bir an olsun Vindemiatrix'den ayırmadan yüzündeki alaycı ifadeyi sürdürerek elinde minik bir şişe oluşturdu. Şişeyi iksirle doldurduktan sonra hiç düşünmeden içti. Gözlerini açıp karşısındaki mor saçlı kıza baktığındaysa artık yüzündeki o alaycı ifade kaybolmuş yerine duygu yüklü bakışlar geçmişti. Sessizliği bozan Avery oldu.
"Şuna bakın. Malfoy iksirden içti! Doğrudan da prensese bakıyor. Lord onu sağ bırakmaz."
"Lord kimi sağ bırakmaz?"
Odaya dolan soğuk sesle herkes ister istemez gerilse de hemen eğildi. Lord yavaşça kazana yaklaştı.
"Lordum.... Malfoy iksirden içti.... doğrudan da prensese bakıyordu gördüm."
Lord, gözlerini sarışın oğlanın üstünde gezdirdi. Draco, bembeyaz teninden hemen ayrılan dudaklarında sersem bir gülümsemeyle mor saçlı cadıya bakıyordu.
"Abi. Onu cezalandırma. Bunu yapmasını ben istedim. İksiri test edebilmek için. Yanlışlıkla bana baktı. Öldürmemiz gerekenler ölümyiyenler değil yoldaşlık üyeleri olmalı."
"Lordum. Lütfen oğlumu bağışlayın."
Narcissia'nın yalvaran sesi odayı doldururken Karanlık Lord konuşmaya başladı.
"Onu bağışlayıp bağışlamayacağına Vindemiatrix kendisi karar versin. "
"Önemli değil abi. Bu salakla uğraşabilirim. En kısa sürede çözülsün bu sorun!"
"O halde birkaç gün Draco bizimle olmayacak. İksirin etkisi geçene kadar. Panzehiri hazırlayın. Ardından işinizin başına dönün."
Odayı kaplayan siyah dumanlar eşliğinde Karanlık Lord ortadan kayboldu. Vindemiatrix kimseye bakmadan kendini dışarıya attı. Zindanların önünden uzanan koridorda ilerlerken olduğu yere çakılı kalmasını sağlayan o sesi duydu.
"Sevgilim "
Vindemiatrix, derin bir nefes verip arkasını döndüğünde kesinlikle dibinde görmek istediği son kişi Draco'ydu (en çok da Rose💜)
"Gitmeliyim Malfoy"
"Ben de geleceğim sevgilim"
"Uykum var"
"Tamam işte seni kucağımda uyuturum... her zamanki gibi... gel.."
Draco, Vindemiatrix'in elini sıkıca tutup onunla birlikte ilerledi. Sanki iksiri içen Draco değil de kendisiymiş gibi sessizce sarışın oğlanın peşinden gitti kırmızı saçlı cadı...
Odaya geldiklerinde Draco asasını sallayıp ikisinin de kıyafetlerini pijamalarla değiştirdi. Ardından yatağa gidip örtüyü kaldırdı.
"Gel sevgilim çok yorgun gözüküyorsun uyuyalım."
