GİRİŞ

811 67 117
                                    

05\15\2011 İLKBAHARI

Kaybetmeden büyüyemedim hiç. hep bir yanımız yıkım bir yanımız luna park değil mi zaten?

Bir yanımız is,kalbimizden çıkan yangınların külleri ve acılara kaplı degil mi?

Büyümek zorunda olduğum her an kendmden bir kez daha nefret ettim. kendimi o duvarların arkasında kimsesiz gördüğüm her an insanlıktan,ailemden ve yanındayım diyenlerin sevgisinden bir kez daha nefret ettim.

hayatın oyun olduğunu bilecek kadar büyüsem de hırsım hiç bi zaman dinmedi. Ben, beni ben yapan şeyleri yaşarken canileşmeyi göze alıp kendi adaleti için yaşayan o kişiyim..

Adaletin sadece duvarda aslı bir kelimeden ibaret olmaması için her şeyi yapabilecek o kişiyim. Kendinizi kimsenin merhametine bırakmayın.

Vardır insanın yutkunmasına engel olacak o anlar,o hisler,o çaresizlikler .

hissettiğim, bu sefer ki yumruyu hayatım boyunca en ağır yumruydu. çok acıdı ama duvar gibi tuttum yüzümü,geçmedi dakikalarca ama tuttum yinede.

Hıçkırmadan ,kimseye göstermeden ,için için bile iç çekmeden döktüğüm göz yaşlarıdan sonra "ben herkesin kötü bildiği ,duygusuz insan olacağıma yemin ederim. sadece bize yaşatılanlar için,isteyip de yapmak için kendimi paralamak zorunda olduğum tüm isteklerim için yapacağım bunu." diye yemin ettim.

Anımsadığım günün etkisinden çıkmam uzun sürmedi. maskemi taktım ve oyunu başlattım. ilk canice cinayetime adım adım gittim. parası ile adam olduğunu sanan o soysuzun soyunu kurutmaya adımlarımı sıklaştırarak gitmeye devam ettim. İçimdeki adlandıramadığım  tuhaf heyecan ile devam ettim yoluma.

Tamda beklediği gibi kızıl peruğum ile gittim. o saçalardan, gecesini nasıl ateşli geçireceğini düşündüğü çok barizdi ama bilmediği bi şey vardı ateşin kendisi peruk değil bendim.

Gece boyunca yaşatacağı acıları ve  zevklerini düşünerek adım adım yaklaştı odaya adımımı atar atmaz .

beklediğim gibi saten elbisenin içinden daha da belirginleşen hatlarımdan tutarak kucağına oturmamı sağladı. "gecemiz güzelleşsin,içecekleri alıp geliyorum." diyerek uzaklaştım. Onun ahmak beyni sadece kalçama odak olacağını belli ediyordu ve işimi kolaylaştırıyordu. içine koydğum sakinleştirici ile ona verdim içeceğini ve tekrardan yerleştim kucağına. içkisini yudumlamaya başladı. istediğim kıvama geldiğini gösteren "sen nasıl istersen emrine amadeyim kızıl bomba ." cümlesi şeytan gülüşümü ortaya serdi .

Benim daha önceden bildiğim ama bilmezden geldiğim otel odasında ki gizli odaya götürdü.

odaya adımımı atar atmaz sağ duvarda ki kemer ile kırbaçlar çekti dikkatimi ilk başda. Sonrasında ise hemen altında ki masanın üzerinde ki renk renk kelepçeler. Karşı duvarda ki kilitli dolapdaki bıçaklar ise daha çok kana susattı , onları nelerde kullandığını düşündükçe.

İlk  önce ellerim omuzlarında gezindi yavaşça daha sonra gömleğinin ilk bir kaç düğmesini açtım ve yavşça odanın ortasında ki sandelyeye oturttum.Mükemmel bir gece geçireceğine  dair naralar döken it gözlerini kapatmış , gelecek zevkleri bekliyorken cam çekmece deki kelepçelerden birini çekip olduğu sandalyeye sabitlemem saniyelerimi aldı.

Hala güzel şeyler olacağını umarak "Bakıyorum da çok hızlı-" diyecekken elimde ki bıçak ile sinsi bakışımı görünce lafı kesildi ve korku ile yutkundu.

sıra bendeyi artık. "Kaç çocuk? Evlatlık edinip ,yuva desteği verdim dediğin kaç çocuğu istismar etmiştin? " dedim elimde ki bıçakla tırnaklarımın içini temizlerken. yavaşça nefes hızlanmaya başladı ve rengi solmaya başladı.

"Sen, sen ne saçmalıyorsun çöz çabuk beni faişe." dedi

ama boşa çabası benim bıçağı bacağına saplayıp ağır ağır bıçağı yukarı çekmem ile kesildi. bağırmaması için ağzına elbisemden bir parça yırtıp yerleştirdim.

Gece asıl şimdi başlıyordu. Ben asıl şimdi benliğimi yitirmeye başlıyordum,ben asıl şuan kendim oluyordum. Ben onun acılarının içinden gerçek Anka kuşunu vaar etmek için yaklaşıyordum ona. Anka kuşu küllerinden doğarmı ,efsane mi ,değil mi hala bilinmezliğini koruyrken ben bu soysuzu kendi küllerimin sönük ateşi ile yakıp,o ateşin harlarından tekar doğacaktım.

Zihnimde ki bu düşünceler ile adım adım ona giderken korkuyu,ölüm korkusunu hissettirmeye başladım,vahşi bir hayvan gibi bakan gözlerimle.

İşte şimdi yerler değişti,kartlar tekrar dağıtıldı ve oyunun kuralllarını belirlediğim o an sonunda geldi. Bacağında ki bıçağı erkekliğine kadar ağır ağır çıkartırken süzülen kanlar ile acı çeken yüzü beni daha da kudretli kılmaya başladı ve benim oyunum başladı...

Tik tak,tik tak ...

Geri sayım başladı...

Üzerine kan sıçramış çocukluğumu;kaybettiğim sevgisizlikten , nefretle büyüttüm...

Yandığım kadar...

Yaktıkları kadar...

*

SAYHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin