GÜNÜMÜZ...Arabamı Ankara Adliyesinin şatafatlı otoparkına yerleştirdikten sonra çantamı alıp Süet bej stilettolarım ile Range Rover'im den inip kapıları kilitlendikten sonra her zaman ki tepkisizliğim ile günaydın diyenlere baş selamı vererek , her gördüğümde içimi sıcacık eden o yazının asılı olduğu isimliğe bakıp odama geçtim. SAVCI. NARYA AHDAR...
Hiç bir zaman olduğum ailenin konumu umrumda olmadı. Konumum tamamiyle kendi emeklerimin karşılığıydı. Sırf yılışık olmadığım için egoist diye ansalar bile bildidiğim en iyi şey samimi olmamak en güzeli. o yüzden beni havalı sanmaları zerre kadar umrumda değil.
Odama girdiğmde kapının sağ tarafında kalan asklıkda ki cübbemin yanına trenckotumu astım. ağır adımlarla deri koltuğumun arkasında ki Mustafa Kemal ATATÜRK'ün "ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR "yazısının tam karşısına geçip, baktım burukça tebessüm ettim ve yığınla bırakılan dosyaların başına üşüştüm.
Kontrol edilmesi gereken ifadeler vardı ama dosyalardan biri dikkatimi çekti.
15 yaşında karın ağrısı ile kaldırıldığı hastanede hamile olduğu ortaya çıkan Cemile YILMAZ'ın şikayetini geri çektiği ve kamu davasına düşen Tahir BAHADIR'ın tahliyesi için gerçekleşen evraklardı bunlar.
Sabahın ilk saatlerinden beynimden aşşağı kaynalar sular dökülmeye başladı. Nasıl davayı çekebilirlerdi anlayamıyordum. Yıllardır bu meslekte görmediğim şey kalmadı,görmediğim cinayet ve cinayet mahali kalmadı ama alışamadığım tek şey bu lanet olası istismar davalarının gereken ceza ile sonuçlanmamamasını hala sindiremiyodum.
Bir çocuğun ruhu öldü,oyun oynayacağı yaşta oyuncak diye gösterilen iğrenç şeyler onun masumluğunu ,gelceğini aldı nasıl olurdu nasıl.
Direkt asistanım Ahu'yu aradım ,
"Ahu bu gün acil olan bir durum var mı ?"
"Hayır Savcı Hanım,bu gün sadece imzalanması ve onaylamanız gereken dosyalar var."
"Tamam ben dosyaları alıp evde halledeceğim işlerimi , sen acil bir durum olursa beni ararsın." Dedim ve cevap beklemeden kapattım.
Dosaya da ki adres bilgilerini içinden çekip aldım dosyalar ile beraber. Hışımla çıkmış olmam her kesin dikkatini çekti ama en çok da her halime katlanan Kuzey'in dikkatini çekmiş olacak ki adliyenin dönen kapısından çıktığımda arkamdan "NARYAA!"diye seslenmesinden belli olmuştu.
Arkamı dönmeden " Efendim Kuzey " dedim. Arabama yaklaşmışken kolumdan tutup beni durdurmaya çalıştı ama reflekslerim çok kuvvetli olduğu için baş parmak ve işart barmağından elini yakalayıp kaputa çok sert bi şekilde yapıştırdım.
Yaptıkdan sonra ,yaptığım şeyin farkına vardım bir anlık dürtüyle oluştu. afalladım ama belli etmemeye çalıştım.
"Sen ne zamandır karete biliyorsun kızım,kolum çıkacakdı. Ben burda senin için endişeleneyim ,gördüğüm muameleye bak ansını satayım."
"Ne abarttın Kuzey ,görerende çin iğneleri ile derine işkence yaptım sanacak. Ne oldu söyle acelem var."
Kuzey'e çok kırıcı olamıyordum hiç bir zaman diğer insanlara olduğum gibi. Küçük erkek kardeşim gibi Hissediyordum ona karşı ama duyguların ve hislerin lanetli olduğuna inanırdım. O yüzden dozunda yaklaşırdım ona. hep bana , yarı anaç yarı eğlenceli bir şekilde yaklaşması şeklinde ilerliyordu arkadaşlığımız.