Episode 2

2.2K 103 27
                                    

Umarım bol bol yorum bırakırsınız. Ve öncelikle, sürekli uzun bölüm yazan yazarlarımıza saygılarımı sunuyorum... Büyük iş başarıyorlar gerçekten. Eğer fazlaca yazım yanlışıyla karşılaşırsanız affola ama elimden geldiğince kontrol ederek yazdım. Umarım hoşunuza gider, iyi okumalar dilerim. 🖤

-

Bakışlarımı dolgun kalçasından ayıramazken hâlâ dudaklarının ve dökülen kanının tadını dilimin üzerinde hissediyordum. Sessizliğini sürdürerek yüzünden silmediği gülüşüyle ne yapacağımı görmek istermiş gibi duvara yaslanmış bedeniyle sakince bekliyordu. Kalçasını hafifçe kendime çekerek dikleşmesini sağlarken iyice kasıklarıma uyguladığı baskıyla gözümün dönmeye başladığını, sabırsızlandığımı hissettim. Jeongguk ile olmanın nasıl bir şey olduğunu merak etmeye başlamıştım fakat bunun sebebi öfkem miydi yoksa ilgim miydi hâlâ karara varamamıştım.

Parmaklarımı aralık dudaklarına bastırarak itiraz istemediğini göstermiş ve ıslatması için ağzına almasını sağlamıştım. Fazlaca deneyimli olduğunu gösteren dili tahrik edici bir şekilde uzun parmaklarımı yalayıp yutmaya başlarken hızlıca pantolonunu bacaklarından sıyırmış, ardından boxerını indirmiştim. Uzun sayılabilecek tişörtü kalçasının üzerini biraz örtüyordu ama o dolgun yanakları saklamaya yetmemişti elbet.

''Ah...'' dedim karşılaştığım manzaradan ötürü keyifle sırıtarak. ''Böyle harika bir kalçan olduğunu sadece elleyerek bile anlamıştım.'' parmaklarımı ağzında hareket ettirişini izlemek için üzerine eğilirken kasıtlı olarak kendimi çıplak kalçasına bastırmaya devam ediyordum. Dudakları arasındaki şey aletimmiş gibi bir ifadeyle parmaklarımı boğazına kadar ilerletirken hareketlerini ve amacını çözdüğüm için sırıtmadan duramıyordum. Diğer elimle okşamaya başladığım yanağına sertçe bir şaplak attığımda bedeni hafifçe öne doğru sarsılmış, kalçasının hareketini hissetmiştim. Dişlerini de araya katarak derime sürtmeye başladığında birkaç kez daha aynı noktaya vurmuştum.

''Eminim sen de böyle dolgun kalçalara vurmayı seviyorsundur, Jeongguk-ah.'' diye mırıldandım inlemeyle karışık ismini söylerken. ''Daha önce deneyimlemiş miydin? Hem de böyle büyük ellerle.''

Parmaklarımı ıslak seslerle ağzından çıkarttığımda dilinin çıkarttığı iş fazlasıyla hoşuma gittiği için gülerek parmaklarımı kontrol etmiştim. Dilini salyasıyla kaplanmış dudaklarında gezdirerek bana sırıtarak baktığını fark ettiğimde ıslak işaret parmağımı girişinde dolaştırmaya başlamıştım. Darlığını daha şimdiden hissediyor olmak kasıklarımın, hatta bedenimin yanmasına sebep oluyordu.

''Eh, dediğim gibi, ben sanırım altta olmak konusunda şanssızdım.'' derken kalçasını hafifçe hareket ettiriyor, girişini parmağıma sürterek içine almaya çalışıyordu. ''Ama o parmakların yeteneğini deneyimlememek büyük talihsizlik olur bence. Tabii iyi olduğunu varsayarak söylüyorum, Kim Taehyungsshi.''

''Sadece iyi olmam sana yetmeyecektir, bebeğim.'' dedim zevk dolu bir ses tonuyla. Bir şaplağın daha odada yankılanmasına izin verirken iki parmağımı sıkı duvarlarının arasına yollamış ve değişmeye başlayan yüz ifadelerine odaklanmıştım.

''Çünkü mükemmel olduğunu düşünen birisine, en iyisi lazım.''

''Ah...'' mırıltı dolu inlemeleriyle kalçasını kasarken duvara yasladığı elinin parmaklarını sertçe zemine geçirdiğini görebiliyordum. Parmaklarımı ikinci seferi olduğunu umursamadan içinde hızla hareket ettirmeye başlarken kasılıp gevşeyen duvarları gitgide ıslanıp kayganlaşıyordu. ''Sikeyim, nasıl bir şey olduğunu unutmuşum.'' şimdilik kısıkça inlemeyi sürdürürken hoşuna gitmiş olsa gerek dudaklarına yerleşen küstah gülümsemesi silinmiyordu. Kalçasını gittikçe dikleştirerek neredeyse önümde eğilecek pozisyona gelirken bunu kasıtlı yapmadığını fark ettim. Parmaklarımın hızını arttırdıkça bedeninin kontrolünü kaybediyor, başını öne düşürerek inlemeye devam ederken kalçasını bana daha fazla sunuyordu.

Late Night Dirt ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin