Multimedya : Arya, havlu, Mert
-----------------------------------------
"Hayır mavi olanı giymelisin Arya" Begüm'e kaç kere söylesem de bana renkli şeyler giydirmeye çalışmaya devam ediyor. Gözlerim beni her ne kadar şeker kızlığa itse de bunu soyutlaştırmayı başardım. Her zaman olmasa da çoğunlukla tercihlerimde siyahı seçiyorum. Belki bininci kez de olsa yine tekrarlama gereği duydum.
"Hayır Begüm siyah olanı giyeceğim."
Begüm ile çok zıt karakterlere sahip olsak da birbirimize çok bağlıyız. Bu arkadaşlıktan öte bir şey.
Ural'ın işlerinden dolayı İstanbul dışında olacağını duyduğumda üzülmediğimi söyleyemem. Her ne kadar birlikte olmak istesem de kız kıza bir tatil iyi gelecek. Daha şimdiden Ural'ı özlediğimi hissettim.
Bikini renginin siyah olduğuna karar verdikten sonra zaman kaybetmeden kendimizi sahile attık. Begüm şimdiden flörtleşecek kendi tabiriyle 'taş çocuklar' bulmuştu. Uzaktan yanındakinin ağzına düşecekmiş gibi bir hali vardı. Onu izlerken kıkırdamamak için zor duruyordum.
Şezlonglara doğru giderken diğer kızlara göre yakışıklı fakat benim ilgimi çekmeyen kumral, uzun boylu, kirli sakallı , gününü spor salonlarında geçiren tiplerden olmasa da kasları olan birisinin yaklaştığını fark ettim. Etkileyici diyebileceğimiz bir ses tınısıyla konuşmaya başladı.
"Senin galiba? " Bana söyleyip söylemediğini tartarken havlunun benim olduğunu fark ettim. Kendimi toparladım ve cevap vermeye iliştim.
"Ah, evet sanırım benim. Teşekkür ederim." Sözlerimi bitirip havluyu almaya yeltendiğimde hışımla elini çekti. Beklemediğim bir tepki olduğundan elim havada, şaşırmış ifadeyle yüzüne baktım. Benim aksime o sinir bozucu bir şekilde sırıtıyordu.
"Ne o? Şaşırmış gibi görünüyorsun." Ne olmasını beklediğini düşünmek yerine cevap vermeyi yeğledim.
"Havluyu vermeyi düşündüğünü sanmıştım?"
Cevabını önceden düşünmüş gibi sorumu sorar sormaz yanıtladı.
"Her şeyin bir bedeli vardır. " Sinsice sırıtışından uğraştıracağı belli olmuştu. Fakat uğraşmaya niyetim yoktu.
"Bir havlu için bedel ödeyecek kadar saf değilim." Beni tekrar şaşırtarak hiçbir şey söylemeden dönüp gitti.
"Gerizekalı." Diye mırıldandıktan sonra gözüme kestirdiğim şezlonga doğru yol aldım.
-----------------------------
Ural'ın ağzından
"Ural Bey söylediğim gibi kan testlerinde tanı içi %80 ihtimalle bilgilendirme yapabilirim. Karaciğerinizden biyopsi alınması için ufak bir operasyon geçirmeniz gerekiyor. Ben patolojik sonucunuzu acil olma gerekçesiyle olabildiğince hızlandırırım. En geç on güne kesin sonuç elimize ulaşır."
"Anlıyorum Ertan Bey. Bahsettiğiniz işlemi gizli kalması koşuluyla kabul edebilirim."
"Evet, tabi ki. Hiç şüpheniz olmasın."
"Öyleyse hemen başlama şansımız var mı?" Sorumu yönelttikten hemen sonra vakit kaybetmeden ahşap çekmecesinden kırmızı kaplı, küçük bir defter çıkardı. Sayfalarını hızlıca geçip bugünün tarihinin yazılı olduğunu tahmin ettiğim orta sayfalardan birinde duraksadı.
"Yarım saat sonra küçük bir ameliyatım var. Daha sonra sizin operasyonunuza zaman ayırabileceğimi düşünüyorum Ural Bey."
"Teşekkür ederim."
"İki saat sonra aç karnına sekreterimin yanında olursanız sizi yönlendirecektir." Onaylarcasına başımı salladım. Ertan Bey ise güven verircesine gülümsedi. Arkamı döndüm ve çıkışa doğru yol aldım.
Hastaneden ayrıldıktan sonra kendimi iğrendiğim kokusunun yüzünden bulanan mideme iyi gelecek tek yer olan sahil yoluna doğru güçsüz adımlarımla yürüdüm. Bulunduğum konum sahile yakın olduğundan dolayı şanslıydım.
Kendimi zorla boş bir banka attıktan sonra aşık olduğum yüzü düşündüm. Gözlerimi kapadım ve mavi gözlerinin bana baktığını hayal ettim. Ona yalan söylemek hoşuma gitmiyordu fakat hastalığımı öğrenmesini istemiyorum. Hastalığım ilk evresinde kendini belli etmediği için tümörün alınma şansı artık yok. Bundan sonra karaciğer nakli olmadan uzun süre yaşamam çok zor bir ihtimal. Arya öleceğimi öğrensin istemiyorum.
--------------------------
Arya'nın ağzından
Denizden çıktıktan sonra bitkin adımlarla asansöre doğru yürüdüm. Başım yere eğik şekilde ilerlediğim için asansörde kimin olduğuna dikkat etmedim. Aynı yerde bulunduğum üç kişiden birinin sabahki adam olduğunu görünce şaşırmadan edemedim. Asansör aniden durunca biri kız diğeri erkek iki çocuk asansörden gülüşerek çıktılar.
"Havlunun hala bende olduğunu unutmadın değil mi?"
"Hayır unutmadım. Ne zaman vereceğini sorabilir miyim acaba?" Yine sabahki sırıtışından yaptı ve konuşmaya başladı.
"Çıkarım doğrultusunda bir şey yaparsan havluyu veririm."
"Hatırlarsan benim havlum." 'Benim' kelimesini imalı bir şekilde bastıra bastıra söyledim.
"Olabilir." dedi 'i' harflerini uzatarak. Sonra "Düşürmeseydin." diyerek beni sinir etmeye yemin etmişcesine devam etti.
Bende onu taklit etmeye çalışarak "Almasaydın." diye karşılık verdim. Asansör nihayet odamın bulunduğu katta durduğunda benimle birlikte o da aynı anda çıkmaya yeltenince çarpıştık. Beklemediğim bir şekilde centilmenlik yaparak geri çekilip bana yol verdi.
Bu yaptığına şaşırırken odamızın aynı katta olduğunu fark ettim. Gelen ayak seslerini duyunca arkamı döndüm ve peşimden geldiğini gördüm.
"Ne o? Beni bırakamıyor musun?" Söylediğim şeyden keyif almışcasına gür bir kahkaha attı.
"Odama gidiyorum. Asıl sen beni bırakamıyorsun galiba." Cümlesinden odalarımızın yakın olduğu kanısına vardım. Umursamaz bir tavırla omuz silkip odama girdim.
Bir anda Ural'ın yokluğunu çok fazla hissettim. Çantamın içinde telefonumu ararken kapının iki kez tıklatıldığını duydum. Begüm geç geleceği için haber vermişti. Geç derken kastettiği saatin 17.58 olmayacağını biliyordum. Bu düşüncelerle kapıyı açtığımda karşımda yine havlumu alıp da geri vermeyen şapşalı buldum.
"Yine ne var?" diyerek sıkıntıyla iç çektim.
"Havluyu vermemenin çok çocukça olduğu kanısına vardım ve getireyim dedim.Bu arada tanışamadık adım Mert." deyip sabahki pis sırıtışının aksine masumca gülümsedi. Adının Mert olduğunu öğrendiğim adamın elinden hışımla havluyu alıp teşekkür etmeye tenezzül etmeden kapıyı yüzüne kapattım. Kabaca bir davranış olduğunun farkındaydım ama umurumda değildi.
Ural'ı aramak yerine sinirlerimi yatıştırmak amacıyla kendimi ılık suyun dinginliğine bıraktım.
---------------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutunuş
Teen FictionTek aşkının kaybıyla hayata küsmüş bir adam ile adamın karanlığını pembeye boğan bir kadının imkansız hikayesi.