1

290 25 32
                                    

minik omega, yeni taşındıkları mahalleye camdan bakıyordu. Evlerinin güzel bir bahçesi vardı, bütün evler yan yana olduğu için bahçeler de yan yanaydı. Diğer evin bahçesini görüyordu. İki tane küçük çocuk beraber oynuyordu. Onların yanına gidip tanışmak istiyordu, ama biraz çekingendi. Odasından çıkıp paytak paytak yürüyüp mutfaktaki annesinin yanına gitmişti. Annesinin bacağına sarılıp küçük boyu ile ne yaptığına bakmaya çalışmıştı:

"Anne, ne yapıyorsun?" hafif peltek konuşuyordu, ama yaşıtlarına göre gayet iyiydi. Annesi, minik omega oğluna bakıp gülümsemiş ve saçlarını okşamıştı:

"Yemek yapıyorum bebeğim, istersen yardım edebilirsin?" Minho'nun gözlerine bakıp gülümsemişti. Minho annesi ile yemek yapmayı çok sevse de şu an istemiyordu, annesi dışarı çıkmasına izin versin istiyordu:

"Anne, bahçeye çıkmak istiyorum gidebilir miyim?" Annesine ikna edici bir bakış atmıştı. Minho'nun bu şirin ifadesine kim karşı koyabilirdi ki?

"Pekâlâ, ama çok kalmamak şartı ile, ben çağırınca itiraz etmeden eve geleceksin." İkili beraber anlaştıktan sonra annesi Minho'ya üstünde minik kedi desenleri olan kalın bir hırka giydirmişti. Minho kedileri ve tavşanları çok seviyordu, hayatında çok kedi görmüştü ama hiç tavşan görmemişti. Bu yüzden gece uyurken hep tavşan görmeyi diliyordu.

Minho annesi ile bahçeye çıkmıştı. Annesi, Minho için yere bir örtü sermiş ve oyuncaklarını bırakmıştı. Ona dikkat etmesini ve bahçeden ayrılmamasını söylemişti.

Minho oyuncakları ile kendi kendine oynarken güzelce eğleniyordu. Aniden yan bahçeden bir plastik top kendi tarafına gelince korkuyla oraya bakar.

Aniden çitlerin oradan bir çocuk uzanmıştı, kendisinden birkaç yaş büyük gibi duruyordu:

"Hey, topu atabilir misin lütfen?" Minho'ya doğru bakıyordu. Minho oyuncağını bırakıp minik minik topa ilerledi. Küçük elleri ile boyu kadar olan topu aldı, nasıl atacaktı ki?

"Atabilirsin yakalayacağım."

Minho topu olabildiğince yükseye atmaya çalışmıştı, neyse ki karşısındaki çocuk yakalamış, ona kocaman gülümsemişti:

"Çok teşekkür ederiz, beraber oyun oynamak ister misin? Az önce arkadaşım gitti yalnız başıma sıkıldım." Minho'ya bakmıştı, şirin ve küçük bir omegaya benziyordu ve iyi anlaşacaklarına emindi:

"Annemden izin almayalım lütfen bekle!" hızlı bir şekilde koşarak bahçe kapısından içeri girdi ve annesine seslendi:

"Anne ben yan bahçedeki arkadaşımla oynayacağım!" annesinin cevabını beklemeden hızlıca bahçeye geri koştu. İlk defa arkadaş edinecekti ve onu kaçırmak istemezdi.

Hızlıca kendi evlerinin bahçesinden çıkıp diğer bahçeye girmişti. Etrafa ürkekçe bakıyordu, bahçeleri bile çok havalıydı, salıncakları bile vardı. Annesinden bir salıncak istemeliydi belki de:

"Ben Chan, altı yaşındayım." elini uzatınca Minho da çekinerek tuttu:

"Ben de Minho." duraksayıp Chan'e beş parmağını gösterdi. "5 yaşındayım, hyungum oluyorsun o zaman değil mi?"

Chan karşısındaki şirin çocuğa bakıp kafasını salladı. Onun bir büyüğü olmak hoşuna gitmişti, karşısındaki omegayı daha küçük sanmıştı.

"Elbette Minho, bana hyung diyebilirsin. Hadi gel oyun oynayalım!" Elini tuttuktan sonra oyun seçip oynamaya başlamışlardı, zamanın nasıl geçtiğini anlamayan ikili çok eğleniyordu. Minho annesinin sesini bahçelerinden duyunca hızlıca çitlere koştu, boyu çok yetişmiyordu, o yüzden Chan'in taktiğini kullanarak sandalyeye çıktı ve annesine minikçe el salladı:

"Anne buradayım." Şirin bir şekilde kıkırdadıktan sonra heyecanla ellerini salladı, yeni bir arkadaş edindiği için mutluydu. Annesi ise Minho'yu görünce rahatça iç çekmişti, bir an tek oğlunu göremeyince çok endişelenmişti:

"Bebeğim neden başka bahçedesin orası bizim değil, ayrıca neden habersiz şekilde gittin hani bahçeyi terk etmek yasaktı? Ne kadar korktum haberin var mı, hadi eve gel artık."

Minho'nun hemen dudakları büzülmüş ve gözleri dolmuştu. Daha yeni arkadaşını tanıştırmamıştı bile.

"Ama anne yeni arkadaşım var onunla oynamaya gidiyorum diye sana seslenmiştim, ne olur biraz daha oynayalım." sızlanırcasına annesine baktı, Chan hyungundan ayrılmak istemiyordu.

Chan de Minho'nun yanına çıkınca Minho onu tanıtmıştı. "Bak anne, arkadaşım Chan hyung. Hyung bu da annem." İkili beraber tanışmıştı lakin Minho'nun annesi fikrini değiştirmemişti.

"Bebeğim yarın oynarsınız şimdi yemek yemen lazım, ayrıca arkadaşının da karnı acıkmıştır. Yarın erkenden yeniden oynamaya gelirsin, söz veriyorum."

Sonunda Minho ikna olunca beş yıllık hayatındaki ilk arkadaşına, ileride ilk aşkı olacağı gibi, elveda etmişti, kesinlikle son olmayacaktı.

EVVVVEETT ilk bolum nasildi umarim begenmissinizdir, boyle minik minchan cok sirin olmadi mi ben yazarken en son telefonu yiyordum. diger bolumde bebek olacaklarini sanmiyorum daha bebis hallwrine bir sey yazabilecegimi sanmiyoeum yani😔💗 bu arada evlerin nasil oldugunu umarim anlamissinizdir yan yana dizili siteler olarak dusunebilirsiniz!!

umarim begenmissinizdir yarin cb var cok heyecanli sonunda taste dinleyecgiz muhtesmmm
OY VERMEYI UNUTMAYUN TM MI optum sizi🧍🏻‍♀️🧍🏻‍♀️💗💗🫶🏻🫶🏻👩‍❤️‍💋‍👩👩‍❤️‍💋‍👩

childhood | minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin