3-

80 12 0
                                    


Eğer küçük bir çocukken ileride Hayatın beni nerelere sürükleyip karşıma ne tür insanlar çıkaracağını bilseydim gitmemek için kapılara tutunduğum, uğruna götüme defalarca terlik yediğim, salya sümük ağladığım o şehre annemlerin yanına döner, küçük bir banka şubesinde rapor yazan askeri ücretli bir çalışan olmak için çıtımı çıkarmadan kader senaryomun gerçeklesmesini beklerdim.

Ama inanır mısınız bazen düşünmeden de edemiyorum. Acaba benim kaderimde karderimi değiştirmek mi vardı?

Yada daha fenası...

Ben yüz yılın fiyaskosu adı altında ki bu talihsizliği yaratmış ve akışı kendi ellerimle mi bozmuştum?

_____________________________

"Likardo 9
Vanco 8
Syko 7
Kamara 6
Fosil 5
Necip 4
Puplee 2
Firuze 1-"

"Utanmıyon mu kazık kadar adamsın paranı ata ite yatırıyorsun"

Jisung omuzu üzerinden arkasında ki teyzeye bakıp sırıttı. "Öyle denir mi kız, kurtuluş beygirdedir" sonrada cilveli bir göz kırptı.

Ilık bir öğle sonrası faturaları yatırmak için geldiğim postahane de karşılaşmıştım jisungla. Köye dedesinin yanına gittiğinden beri aylardır görüşmüyorduk, kolunun altında tuttuğu kitap ve elinde ki not defteri ile hafifte yaylanarak teyzelerin ayıplayan bakışları ve imalarına hiç te çekinmeden tatlı tatlı birazda edepsiz cevaplar vermekle meşguldü.

Teyze ters ters bakıp faturasını almış, kısık bir sesle kendince dırdır ederek çıkıp gitmişti.

"Ulan ji sen adam olmazsın, kadın seni at yarışı oynuyorsun sanıyor mal"

"sansın yani ne olacak, hem bak buddy bu işler böyledir aşağılık görüneceksin, aptal görüneceksin vasat görüneceksin millet seni kelek sanacak ama sen o sırada saman altından su götürmekle kalmayıp boru döşüyeceksin BORU!"

"Bu isimler nedir peki"

"İleride öğrenirsin"

Önümde sadece iki kişi kalmıştı. "Keşke şu aklını zamanında derslerin için kullansaydın da amcan yanında Almanya'ya seni de götürseydi"

"Yok kanka yaa ben Avrupa sevmiyorum"

"sanki elin gavuru senin kara kaşına kara gözüne ölüyordu, götümün kenarı"

"Konuş sen konuş yakında bu altın yumurtlayan tavuğu kaybedince anlayacaksın değerini"

"Horoz binsin tepene de 3 gün yumurtla jisung"

"Tamam"

Ona az önce ki teyze gibi baktım hatta o bakışın bir de tercümesi vardı. Fark eder etmez gülüp omuzumdan ittirdi.

"Sen anlamazsın allahın fukara motorcusu, buna ticaret kafası derler" önümden bir kişi daha eksilirken hazır olsun diye elim cebimde ki kırışık bir deste faturaya gitti, alayla bakıp dudağımı büzdüm.

"Oğlum sen daha geçen cll kursuna başlamadan dolandırılmadın mı amk xjsjjdbbsjzjxb

Dişlerini sıkıp kolunun altında ki kitapla karnıma vurdu. "Yani keyfimi kaçıracaksın illaha sabah SABAH!"

Gülerken dengemi kaybedip sağımda ki soğuk,vernik kokan duvara yapışmıştım, hemen toparlanıp bozulan ticaretçinin dibine sokuldum.

"Anlat anlat"

Benden yana omuz silkti "Yok"

"Anlat Allah aşkına bak vallahi çok merak ettim"

"Neyi anlatayım ya çekil dibimden zaten kaçırdın hevesimi"

"Sen dedenin yanına durduk yere gitmezsin, ne oldu anlatıyordun bir ara bı iş vardı hani şu vit-"

"OĞLUM SUS LAN! biri duyacak amk öde şu faturanı yada ne zıkkımsa dışarı da anlatırım"

Jisung ile çocukluktan beri arkadaştık, mahallenin oğlanları, ortamı arasında belki de en sevdiklerimden biriydi her zaman, aynı salça ekmeği paylaşır, birbirimizin arkasını kollar, ben saatlerce tamirci dükkanında ki  motosikletleri izleyip hayal kurarken umutlarımı güzel vaatler ile sular büyütürdü.

Liseyi beraber okuduktan sonra sanki her güzel şeyin bir sonu varmışçasına ayrıldı yollarımız. O yükseğe çıkmak istedi ben ise kendi köşeme çekilmek. Bugün ise amaçlarını başaramamış hayla aile evinde kalan iki yetişkin birey olarak faturarımızı ödemek için yan yana duruyorduk.

Anlayacağınız iki tilki dönüp dolaşıp, kürkçü dükkanına geri dönmüştük

Önümde ki otuzlu yaşlarda sarışın bir kadın hesabına yatırdığı paranın hesabına saatlerdir yatmadığını agresif bir dille masa başında ki çalışana anlatmaya çalışırken jisungun sırıtan suratını fark ettim.

"Eeee"

"Ne?"

"Sende ne var ne yok bu aralar piyasada yoksun, hayırdır"

"öyle pek keyfim yok ya, çektim elimi ayağımı"

"Oğlum min vallahi sen beni gittikçe daha çok şaşırtıyorsun"

"Niyeymiş"

"Önce yarışları sonra ortamı bıraktın arada boya işine de gidiyorsun.  Sana helal süt emmiş birini de bulduk mu tamamdır."

Tam cevap verecekken kadın kağıtları ile bir hışımla önümden geçip gitmişti. Faturaları memur ile arama çekilmiş büyük camın küçük boşluğundan ileri ittirirken göz göze gelmiştik.

Alnı boncuk boncuk terlemiş, yanakları aşırı sıcaktan ve muhtemelen az önce ki tartışmanın stresinden kızarmıştı. Fatura kağıtlarını kontrol edip numaraları bilgisayarına girerken onu fazla bekletmemek adına kartımı elimde hazır tutuyordum. Dirseklerimi Cama yaslayıp yavaşça kafamı jisung'a çevirip fısıldadım.

"Çek elini götümden"

"100 erkek ölür buna hee"

"ÇEK!-"

Birisi kapıları büyük bir gümbürtüyle açıp içeri dalmıştı. Herkes başını sesin geldiği yere çevirirken ilk fark ettiğim oydu.

O bembeyaz saçları ve bileklerine kadar uzanan şatafatlı mantosu.
ah birde takımlı fiyakalı koruması.

Ve işte tüm hayatımın birbirine bağlı sıkıcı ve ruhsuz rutinleri o gün harita olayından ve nenemin anlattıkları sonrası postahane de denk geldiğim kişiyle görünmez zincirin kırıldığı vakit son bulmuştu.





Oğlum biz nasıl bi tarikata denk geldik lan | skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin