Hırka

646 56 16
                                    

Yargı!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yargı!

Yargılanmak, yargılanmak. Yaşamımız sürekli yargılanmak ile geçiyordu. İstekte istemekte zihnimizin önümden geçen düşünceleri tutamıyoruk. İstemeden kaslarımızı çap izliyordum insanları, çok hoşumuza gitmiyorsa dilimizle müdahale ediyorduk. 

Mavi elleri nasır tutmaması için kalın eldivenleri parmaklarına geçirdi. Ardından kağıt arabasını inşaattan çıkardı ve daha gün ışıkları yeni yeni doğarken sokaklara çıktı çöp arabaları gelmeden etrafındaki konteynırları bitirmesi kafiydi.

Mavi evden çıkarken Özgür çoktan gitmişti. suratı asıldı bu kadar erkenden işe başlayacak olması yüreğini ezdi. Daha gün bile doğmamıştı

Mavi doldurmaya başladı arabayı çekerken zorlanmıyordu. Güçlü biri oğlandı fakat zayıftı. Çok zayıftı. Mavi tişörtünü çıkarttığı zamanlarda Özgür arkasına dönerdi, bakamazdı en yakınının bu kadar zayıf olmasını yüreği kaldırmıyordu. Nefesi daralıyor gibi hissediyordu, canı acıyordu.

Ekim soğuğu illerine kadar işliyordu. Sabahları daha soğuk olan Beyoğlu sokaklarını yürümeye devam etti. Hiçbir acelesi yok gibiydi sakin sakin ilerliyordu,arkasından çekti arabayı beraberinde götürüyordu. Yürüdüğü sokaklara bakıyordu,evlere bakıyordu... evin içerisindeki insanları hayal ediyordu, yolda gördüğü çocuklara, okula veya işe gitmeye başlayan insanlara bakıyordu. Hayal ediyordu hepsinin tek tek ayrı hayatları vardı ve o hayatları çok merak ediyordu. Yollarda ilerlerken sıkılmamasının tek sebebi belki de buydu, sürekli hayal ediyor olması...

Denize yakın olduğu için martıların sesini duyuyordu. Keyifle dudağının kenarı kıvrıldı, seviyordu bu hayvanları. Martılar, Mavi'ye sokakta oturup konuşan komşuları anımsatıyordu, arada atılan o kahkahalar tıpkı martıların sesine benziyordu.

-

Özgür ilk parasını kazanmıştı. Cebine sıkıştırdığı parayla hayallere daldı. Eğer böyle devam ederse bu iş tüm haftanın rahatlığının habercisiydi.

İlk önce bir mağazaya girip kalın bir hırka aldı. İlk defa Mavi'ye büyük gelmeyen bir giysisi olacaktı. Kendisinin aksine Mavi giyinmeye çok özen gösterirdi ama koşullar bunu getirmiyordu.

Genelde her şeyleri ortaktı. Çocuklarla kaldıkları yerde kimsenin kendisine ait eşyası olmazdı. Getirip önlerine atarlardı birkaç parça... Mavi gereğinden fazla zayıf olduğu için kıyafetler ona hep büyük gelirdi. Ayakkabılar, bot gibi...

Mavi bu hırkaya sevinecekti.

Bayılacaktı hatta.

Evlerine geldiğinde Mavi'nin geldiğini gördü. Aşağıya topladığı kağıt arabasını bırakmıştı. Elindeki poşetle yukarıya çıktı. "Mavi?"

Mavi yakmaya çalıştığı ateşi bırakıp omzunun üzerinden arkasına baktı. "Burdayım."

Özgür içeriye girdiğinde Mavi'nin kolundan tutup çekiştirdi. "Gel sana hediye aldım." Dediğinde Mavi elindeki kağıdı ve kibrit çöpünü boş tenekeye bıraktı.

"Günlük yevmiye mi alıyorsun?" Diye sordu. Özgür belli belirsiz başını sallayıp elindeki poşeti Mavi'nin elinde tutuşturdu. Bu ona aldığı ilk hediyeydi ve heyecanı çok bariz belli oluyordu.

Mavi gülümseyerek hediyeyi açarken söylendi. "Ya hediyeye ne gerek vardı? Madem günlük yevmiye alıyorsun iki üç parça yiyecek alsaydık." Dedi fakat poşetin içerisinden çıkan mavi hırkaya bakınırken söylenmeleri yarım kaldı.

Gözlerini kırpıştırdı birkaç kez. Çıkardığı hırkayı tamamıyla poşetten kurtarıp dizine serdi. Gülümserken Özgür'e baktı. Özgür direkt Mavi'nin her mimiğini izliyordu. Gülümseyişine küçük bir tebessümld karşılık verdi.

Mavi oturdukları koltuktan kalkıp üzerine tuttu hırkayı "Gerçekten bana mı aldın?" Diye soruverdi. İnanılmaz mutlu hissediyordu. Sabahki martılar gibi kahkaha atası vardı. Gözlerinin dolmasına engel olamadı. Başını kaldırıp Özgür'e baktı. "Teşekkür ederim,Özgür."

Özgür'ün dudaklarındaki küçük tebessüm mavi gözlerin doluluğuyla silindi. Yerinden kalkıp Mavi'nin soğuk ellerindeki hırkayı aldı ve Mavi'nin omuzlarına attı. Ardından çoktan yanaklarından süzülen yaşları parmaklarıyla sildi. Avuçlarının arasına aldığı yüze doğru eğilip "Ağla diye almadım. Mutlu ol diye almıştım." Dediğinde Mavi'nin dudakları büküldü ve göz yaşları hızlanmaya başladı. Özgür şaşkınlıkla başını geriye çekti.

Bu mavi oğlanın neden ağladığını kavrayamamıştı. Beğenmediği endişesi içind düşse de buna ihtimal veremeyeceği bir gerçekti. Mavi'nin bir bakışını bile çok rahat çözebiliyordu, bu; ağlama kesinlikle mutluluktandı.

Mavi, Özgür,ün elleri arasından çekilip ellerini beline sarıp sarıldı. Omzuna geldiği için yüzünü kapatıp ağlamaya devam etti. "Çok mutlu oldum, Özgür. Çok çok çok teşekkür ederim."

Özgür elleri yanında bir şekilde öylece dimdik durdu. Mavi'nin ağlaması belki mutluluktandı ama istemeden de olsa canını sıkıyordu bu durum. O yüzden şakaya vurarak "Bana bak o sümüklerini sakın omzuma silme." Dedi.

Mavi gülerken Özgür'den ayrıldı. Burnunu çekerken gözyaşlarıyla ıslanmış mavi gözleri parıldıyordu. "Sildim bile." Dedi.

Özgür ağlamasının durması ile omuzlarındaki hırkayı kollarından geçirdi ve uzaklaşarak maviye baktı. Beğendiğine dair başını salladı. "Çok yakıştı lan!" Dedi.

Gözlerini ortaya çıkarması ayrı hoşuna gitse de bunu söyleyemedi. Utandı.

Mavi dudaklarını birbirine bastırıp başını eğip hırkasına baktı. Çok huzurlu hissediyordu.

SOKAĞIN ÇOCUKLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin