13

706 51 13
                                    

yoongi

aynadan kendime bakarken gülümsedim. bir aralar taehyung bana "sana turuncu saç çok yakışır" demişti. gözleri o kadar parlıyordu ki kıramamıştım. okuldan sonra gidip boyatmıştım ve şuan evde yeni saçlarıma alışmaya çalışıyordum.

aynada görünen kurumuş dudaklarıma baktım ve masanın üzerindeki vanilyalı lipbalm'a uzanırken durdum. gözüm masanın kösesindeki pembe'ye yakın kırmızı renk veren ve çilek aromalı olan lipbalm'a kaydı.

eh, ihtiyacım olabilirdi sonuçta?

elime onu alıp dudaklarıma sürdüm. yeni duş aldığım için ıslak olan saçlarımı savurdum ve üstümdekilere baktım.

kalçamın hemen altında biten siyah bir şort vardı ve üstümde bol beyaz bir tişört vardı.

salona geçip oturdum ve telefonla gezindim.

kapı çalınca anında ayaklandım ve hızlı atan kalbimle kapıya ilerledim. birkaç saniye sakinleşmeyi bekledikten sonra kapıyı açtım.

normalde giydiği tarzdan apaykırı olan taehyung yutkunmamı sağlamıştı. altında dar siyah bir pantolon üstünde ise salaş beyaz bir tişört ve siyah kot ceket vardı. asi siyah saçları alnına dağılmış ve delici bakışlarıyla beni seyrederken terlediğimi hissettim.

bu... bu neydi böyle?

ne yapmaya çalışıyordu? amacı beni öldürmekse birazdan bunu başarabileceğine emindim.

"kapıda mı bekleteceksin beni?" dedi baştan aşağıya beni süzerken. derin nefesler aldığında bende derin nefesler aldım. sanırım karşılıklı birbirimizden etkilenmiştik?

kapının önünden çekildiğimde içeri girdi ve gri renkli koltuğuma oturdu. bacaklarını genişçe açmıştı.

tanrım neler düşündüğümü iyi ki bilmiyor. neden böyle tuhaf düşünceler ve hisler kaplamıştı içimi böylesine?

"şey ben gidip birkaç şey hazırlayayım." sesim tuhaf çıktığından ötürü boğazımı temizlemek adına öksürdüm.
"belki film izleriz? sen film seç ben geleceğim." dedim ve mutfağa gitmeden önce son kez kucağına baktım.

kapıyı kapatır kapatmaz elimle kendimi yelpazeledim. hayatımda ilk defa kendimi böyle bir durum içinde gördüm ve bu tuhaf bir başlangıç gibiydi. göz korkutan halimden hiç eser yoktu şuanda.

yüzüm kızarmış bir şekilde bir oyan bir bu yana volta atıyordum. sonra çok bekletmemek adına durup mikrodalgada patlamış mısırları patlattım, kocaman bir kaseye cips doldurdum ve iki kutu kola aldım. mısırlar patlayınca onları da bir kaseye aldım ve elimde tepsiyle içeriye geçtim.

taehyung oturduğu şekli hiç bozmamış aksine iyice yayılmıştı. beni delirtmek için inadına yapıyor gibiydi.

"film seçtin mi?" tepsiyi önümüzdeki sehpaya bıraktım. kafasını salladığında kumandayla filmi başlattı.

onun tam yanında bağdaş kurarak oturdum ve açtığı filme odaklandım. aslında tam odaklanamadım çünkü yanımda olan taehyung buna izin vermiyordu. dizi dizime değiyor ve arada bir bakışları bana değiyordu.

ona dönüp bakmıyordum ama içim içimi yiyordu heyecandan.

film normalde aksiyon filmi olmasına rağmen hiç beklenmedik bir anda başrollerin birbirini öpmesiyle olay bambaşka yerlere kayarken yutkundum.

dönüp taehyung'a baktığımda bana baktığını gördüm. kahverengi gözleri, gözlerimin en derinine bakıyordu. gözleri uzunca bir süre gözlerimde oyalanırken ondan sonra dudaklarıma kaydı.

here we go again •taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin