***
IIIII. SEANSTA ÜCRETSİZ Psikoloji Bozma:
Seansa Giriş I.
"BAKMAKTAN BETER ETTİKLERİ İÇİN KÖR OLANLAR."
İçim içimi yerken durup dışarıyı izlediğimde öylece bir şeylerin arkamdan gelip sırtıma bıçak saplayacağını biliyordum. Vaslav Nijinski ilk en pointe yapışını bana anlatırken hissetmiştim en son bu hissi. Belirsiz bir oyunun içine düşmek azıcık kemik çıtlatsa da sanırsam yavaş yavaş alıştırıyordu kendisini. Vaslav da böyle diyordu işte. Başta belirsizmiş her şey, ilk yarayı aldıktan sonra başlamış. Yani bir işin başlangıcı o işe karar vermekle değil, alınan ilk yarayla belli oluyormuş. Ondan sonrasını acıyı hatırlayarak daha iyi devam ettiriyormuşsun.
Oradan, buradan, yok olan bir yerden kırıla kırıla santimlerce parçalara ayrılana dek oturdum. Jongin yanımdaydı ve oturduğumuz bankın dibinde yeni can veren kuşu izliyordu sakince. Uzun sürmedi bu izleme. Bir şeyler onu yerinde duramamaya itiverdi ama o an parçalara ayrılmakla meşguldüm.
"Ailesine giderken ölmüş. Birisi onu karnından vurmuş." Dedi iç çekerek. "Mutluymuş her şekilde, zararına olsa dahi atılan her simidi yermiş."
"Daha fazla hikayemi anlatma." Dedim sakince etrafı incelerken. "Buraya neden geldik? Sen onu söyle önce bana."
"Doktora benzediğini hala düşünüyor musun Kyungsoo?"
"Hayır," dedim gülümseyerek. "Ufak kandırmacalara herkesin ihtiyacı olur. O bana benzemiyor fakat gittikçe ona benzerim diye içimde büyüyen bir korku var."
"Ne zaman tanıştın onunla?"
"İlk doğduğu andan beri tanıyorum maalesef." İç çektim. "Hep beni kandırmaya çalıştı ama sonra kendi dediğine inanmaya başladı."
"Sen hiç kandın mı peki?"
"Birçok kez."
Yanımızdan yaşlı bir kadın geçiyor o an. Elinde bir bebekle ağlayıveriyor, çığlığı her yanımızda. Kulaklarım acıyor ama ses etmiyorum. Duyma sen evladım, diyor elindeki oyuncak bebeğe. Birkaç bank ötemizde oturuyor, ellerime indiriyorum bakışlarımı. Sen görme evladım, seni de alacaklar can çiçeğim. Göğsünü bıçaklayacaklar, uzak dur evladım. Bu tozlu dünyayı hak etmedin. Suçlama kendini. Senin temizliğini istemediler. Kapat gözlerini yalvarırım, dünya inan ki daha karanlık.
Küçük bebek Albert. İnanıyorum bir gün hepimizden beyazların, beyaz tüylerin hesabını soracaksın. Hepsi bununla da yetmeyecek Albert, senden çalınan şeyler sadece bunlar değil. Sana gökkuşağı borcumuz var, kalbim. Amaçlar uğruna körelttiğimiz, amaçlar uğruna renklerini çaldığımız dünya bizlere zindan olmakla yetmiyor, yetmeyecek. Sana bir hayat borçluyuz güzel yüzlü küçüğüm. Fakat hiçbirimiz yaşamıyoruz ne yazık ki.
Neler derdim sana, ne ninniler okurdum. Konuşamıyorum güzel yüzlü küçüğüm. Yediğim jiletlerden ağzımda binlerce yara var. Dökülmüyor kelimelerim küçüğüm. Ama anlıyorsun biliyorum, hepimizden büyük senin kalbin.
"Gel gidelim." Dedi Jongin elimi tutarak beni sürüklerken. Albert, göremesem de o an hüzünle gülümsedi bana. Çok kısa bir süre oldu bu çünkü korktu hemen sonrasında ben de zarar veririm diye.
"Nereye gidiyoruz?" Dedim iç çekerek.
"Doktor kaçtı hastaneden." Dedi kolundaki saate bakarken. "İzini sürmem gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök Bazen Asosyaldir
FanficFESTA 4.0 FAST FEST #dontfightwithkaisoo Künye: Psikolojik, Gizem, +16 Kelime sayısı: 9534 (3 Bölüm)