Bıçağı o kadar çok sıkıyordum ki elim kızarmaya başlamıştı. Yavaşça ilerliyordum, korkmuyordum ama karşıma ne çıkacağını bilmemek beni tedirgin ediyordu. 1 saate yakın yürüdükten sonra hedefime yaklaştığımı hissetmiştim. Artık koridorda adımımı attığım yerde ışık yanıyordu. Tehlike azalmış gibiydi bu yüzden bıçağı tekrardan kemerime taktım, yine de hala temkinliydim. Bir an bir şeye bastığımı hissettim ve sıçradım herhangi bir şey olmadığından emin olarak rahat bir nefes aldım ve artık heryeri aydınlanmış yolda ilerlemeye devam ettim. Işıklar artıyordu, her bir ışık gözümü acıtıyordu daha fazla dayanamayarak elimle gözlerimi kapattım, tekrardan birşeye bastığımı hissettim ve duraksadım elimi yavaşça gözlerimden indirmeye başladığım an yere düştüm ve sürüklenmeye başladım. Gittikçe etraf kararıyordu, karanlığın içine sürükleniyordum durabilmek için ellerimle zemini tutmaya çalıştım ama nafile, yüzüm ve ellerim sürüklendikçe aşınıyordu çırpınarak kemerimdeki bıçağa ulaşmaya çalıştım fakat bıçağı hafifçe eğerek belime batmasını sağlamaktan başka hiçbirşey yapamadım. Kalbim şıkışıyordu. Ölecektim. Ölüm beni korkutmuyordu ama böyle ölmekte istemiyordum. Sürüklendikçe belime batan bıçak artık belimde bir yara açmıştı tekrardan çırpınarak bıçağa ulaşmaya çalıştım, iki parmağımla bıçağı kavradım ve çektim. Bıçağı yere saplayarak durabildim, kendimi öne çektim ve bıçağı sapladığım yerden çıkararak ayak bileğime doğru savurdum, bir şey çığlık atarak uzaklaştı ve kayboldu. Ayağa kalktım ve karanlık koridorun ışıklı yerini bulmak için yürümeye başladım, yaklaşık 1 saat sonra ışıkları bulabilmiştim. Koridorda ilerlemeye devam ettim. Ta ki karşıma bir kapı çıkana kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısa hikayeler1:kendinin katili
Short StoryKimim ve ne yapıyorum bilmiyorum ama bildiğim tek şey var o da kapının arkasındaki kişiyi öldürmem gerektiği (kısa hikayeler serisinin ilk hikayesi)