Şuan gece saat 02.30 , Gece horul horul uyuyor ben dışarıyı yıldızları ve ay'ı izliyorum, hemen büyük bir hayranlıkla.Zaten küçüklüğümden beri hayran olmuşumdur Yıldızlara ve Ay'a , onlar olmasa geceyi aydınlatmaya ne bir gök taşının ne de bir canlının gücü yetmez.Zaten ben her zaman yıldızları ve ay'ı cesur insanlara benzetirim , karanlık korkakların işidir insanlardan kaçan kimseyle hiçbir şeyini paylaşmaya cesaret edemeyenler karanlığa sığınır ve herşeylerini karanlıkla paylaşırlar , tıpkı benim gibi. Karanlığa bulaşanlar aydınlık istemezler. Kendi karanlığını aydınlata bilen sayılı insan vardır tıpkı yıldızlar ve ay gibi , yani bir düşünün yıllarca karanlıkta sakladığınız onca şeyi aydınlatıp herkesin önüne sunuyorsunuz galiba ömrüm boyunca yapamayacağım birşey. Kimseyi karanlığıma almayacağım karanlığım ben Ölene dek sadece bana ait olacak... Bunları düşünürken uyumuş olmalıyım ki gözlerimi açtığımda güneş doğmuştu
-Geldik mi? Diye sordum taksiciye
-Evet. Cevabını aldım herşeye yeniden başlayacağım o yere gelmiştim. Taksici annemin verdiği adrese getirdi bizi , iki katlı bir evdi küçük bir bahçesi vardı.
Gece'yle taksiden inip eve girdik , girer girmez Amerikan mutfak tipli bir mutfak ve salon karşılıyordu bizi , karşı tarafta Yukarıya çıkan bir merdiven vardı , yukarı katta ise Gece ile benim odam banyo ve tuvalet vardı. Tabiki balkonu Odayı ben aldım Tam benlik kapalı renklerin hakim olduğu bir odaydı.
Kıyafetlerimi Dolabıma Yerleştirdik ten sonra aşağı mutfağa indim dolap bomboştu. Sadece yanda duran Çekmece'de makarnalar vardı makarna yapmaya karar verdim, Gece aşağı indi Sofrayı hazırladı bende makarnayı yaptım yedik Oraları toparladık daha sonra herkes odasını Çekildi. Direk odama Çıkar çıkmaz balkona çıktım etrafı izleyerek düşünmeye başladım acaba burada neler bekliyordu beni üzülecekmiydim ? Daha mı mutsuz olacaktım? Kendi kendime kızdım neden hep karamsarlık ? Sesli bir şekilde "herşey çok güzel olacak" dedim. Ve yatmak için odama girdim ne de olsa yarın işim vardı.
Sabah kalktığımda saat 10.30 du , hemen bir duş Alıp saçlarımı düzleştirdim üzerime içimi belli eden siyah gömleğimi Gömleğin içine fosforu pembe sütyenimi giyip altıma açık kot Yırtık pantolonumu giydim ayaklarıma siyah la pembenin birleştiği spor ayakkabılarımı giyip eyeliner sürdükten sonra hazırdım ve yola koyuldum.Okula geldiğimde müdür Odası'nın dolu olduğunu gördüm ve boşalmasını bekledim beklerken aklıma babam geldi, onu gerçekten özlemiştim en azından İstanbul da ki evimizde onu hatırlatacak onun anılarıyla dolu bir evde yaşıyordum şimdi onu hatırlatacak hiçbir şey yoktu birşey bulmam lazımdı ama ney?Böyle düşünürken dakikalar birbirini kovaladı.Artık müdürün olmadığını düşünüyordum o Yüzden kapıyı açmak için hamle yapacakken kapı benim yüzüme sert bir şekilde açıldı , çarpmanın etkisiyle dengemi kaybettim tam yere kapaklanıyordum ki belimde bir el hissettim Gözlerimi açmamla babamın gözlerinin tıpkı aynı sı olan mavinin en güzel tonuna sahip o kusursuz gözlerle karşı karşıya geldim...
OKUYAN ARKADAŞLARIM OY VE YORUMLARINIZI EKSIK ETMEYİN 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN
Teen Fiction" Mavinin en güzel tonuna sahip gözleri vardı fakat bakışları gecenin zifiri karanlığını andırıyordu" -Mavi gözleri vardı ama karanlık bakıyordu. O Rüzgar Günerdi Karanlığa bulanmış mükemmelliğin beden bulmuş hali. Can acıtmaktan korkmayan acımasız...