0.0

545 31 7
                                    

Hayat, benliğini kanıtlama çabasıyla yanıp tutuştuğun zamanlar bütününden ibarettir. Yarışlar, ihanetler,yalanlar... Bu uğurda harcanan onlarca duygu...Kimse yolun nasıl ilerlediği ile ilgilenmiyor,herkes sadece yolun sonuna odaklanmış. Kırılan kalpler, yıkılan hayaller,tükenen ümitler ise kimsenin umrunda değil. Sadece benliğini ve varlığını kanıtlamak için yaşayan tonla insanla dolmuş Dünya.Oysa hayat, sadece senin bildiklerinden ibaret değil midir? Sen, senin bildiğin kadar iyisindir. Ya da sen ,sadece senin hissettiğin kadar mutlusundur. Kısaca insanların sizin üzerinize yapıştırdığı etiketler birer yalandan ibarettir. Siz sadece sizin bildiklerinizden ibaretsiniz. İşte benim savaşımda bundan ibaret. Her daim bildiklerim kadar yargılanmak isterim. İnsanların benim için ne düşündükleri ile değil. Ama ne yazık ki bazıları sizin üzerinizde hak iddia ederek istemediğiniz durum ve koşullarda değerlendirir sizi. Bundan kurtulmak ise yine sizin gayret ve çabanıza bağlıdır.

Bense bu çabamdan asla vazgeçmeyecek, karşımdaki kehribar gözlü adamın boyunduruğu altına girmeyecektim. Bazı anlar bana o kadar derin bakıyordu ki sanki her an gidecekmişim ve beni kaybetmemek için gözlerini üzerimden çekmiyormuş gibi hissediyorum. Konuşmayı tercih etmeyerek bakışlarımız ile anlaşıyorduk. Kısaca gözlerimiz ile birbirimizden nefret ediyorduk. Ya da en azından ben ona karşı güçlü bir nefret duyuyordum. Konuşmayı sevmeyen bir kişiliği olduğunu, hislerini bakışları ile anlatmaya çalıştığında anlamıştım. Gerektiğinde ise tek bir cümle kuruyor, geriye kimseye söz hakkı kalmıyordu. Ciddi bir tavrı vardı. Ya da sadece bana karşı öyleydi. Çünkü onu ablasının küçük kızı ile oynarken gördüğümde o asla duymadığım şefkat dolu sesini duymuştum. Belki de Dünya üzerinde baba olmaya en çok layık olan adam gibi gelmişti. Ama sadece küçük yeğenine karşı bir şefkatti sanki.
Bana kötü davrandığını söyleyemem. Hiçbir zaman ağzından hakaret içeren tek bir cümle duymamıştım. Aksine,illa konuşması gerekir ise kurduğu cümlenin sonuna rica ekleri getirip ses tonunu düz tutuyordu. Yine de beni mahkum ettiği bu hayatın acısını bir kaç tane kurduğu süslü cümleleri ile unutturamazdı. Sürekli sorguluyordum. Neden? Neden? Bu kadar sessiz,bu kadar sakin ve bu kadar mükemmel gözüken bir adam neden bütün muhteşemliğinin arkasında bir canavar taşıyor? Ya da belki de hepimizin kusuru buydu. Benliğimizin arkasında yaşattığımız o canavar. Birbirimize uzun uzun bakmaktan çekinmiyorduk şimdi o nadir kurduğu cümlelerden birini söyleyecek olsa gerek, karşı koltuktan kalkarak bana doğru yürümeye başladı. Yatağın en ucuna,benden en uzak olan yere, oturdu. Hep böyleydi. Benden olabildiğince uzak duruyor. Bir şey söylemesi gerekirse yanıma geliyordu.Söyleyeceği şey her ne ise bunun bizim geleceğimizi ve bundan sonrasını ciddi bir şekilde etkileyecek olsa gerek her zamanki tavrına karşın stresli bir hali vardı. Normalde sakinliğinden asla ödün vermez,kurduğu cümle tek seferde anlaşılırdı. Başını yerden kaldırdı ve kucağımda birleştirdiğim ellerime bakarak konuştu. Sanki ilk defa gözlerime uzun uzun bakmaya cesareti yok gibiydi...

"Solmasından korktuğum çiçeği kökünden kopardığımı fark etseydim, bunların hiçbirini yapmazdım. Benim toprağım sana kurak kaldı Narin. Olmadı... Rengarenk çiçek bahçesi olmasını dilediğim kadın, gözümün önünde kurudu. Yaprakları her bir yana dağıldı. Ve ben ,hiçbir şey yapamadım. Özgürsün Narin. Git kendi toprağını bul. Bu kurak toprak seni daha fazla içine çekmeden git."

Sustu. Sustum...

6 Ay Önce....

Haziran ayının başı itibariyle o malum aylara gelinmişti. Kasabada neredeyse her gün başka bir haneden davul zurna sesleri duyuluyor, şenlik içinde düğünler yapılıyordu. Sıcak günleri elverişli bulan kasaba halkı neredeyse köydeki bütün düğünleri bu aylara sığdırıyor üç ay boyunca kasaba, şehirden akrabalarının düğüne gelen insanlarla dolup taşıyordu. Bu günlerde ise düğün sırası GÖREL ve TUNÇ ailelerindeydi. İki aileninde en büyük torunları Vedat ve Merve evleniyordu. Her iki ailede de ciddi bir koşuşturma vardı. Merve'nin baba tarafından kız kuzenleri bir odaya çekilmiş akşamki kına için hazırlık yapıyorlardı.

NARİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin