Kara Ağaç

121 8 0
                                    

Büyük çamlıca sırtlarında bir mahalle arasındaki sokaktan saptık girişten sonra boş arsalar ve bu arsalarin ortasinda bütün ihtişamıyla duran eski yıpranmış çürümüş tahtalari, kırık pencerelerin önüne artık tam olarak ne düşünülerek çakılan tahtaları , çatısı çökmemiş hala ben ayaktayım diyen gövde gösterisi yapan bir yapiydi. Uzaktan ürkünç gelmiyordu pek. Yinede temkinliydim. Sinan ile birlikte bahçe kapisina dayanmıstik artik.
Nereden açiliyor bu diyerek sabirsizca zinciri çekiştiriyordu. O hep böyleydi bazı zamanlar bu başına işte acıyor fakat bu aceleci tavırlarından kendini alamıyordu.
İşte actım zinciri dolamışlar kilit zaten arkada görünmeyen yerde açıkmış diyerek tebessümle bana bakıyor birşeyler söylememi bekliyordu.
Ama birşey demedim daha doğrusu diyemedim ağzım açık kalmıştı büyülenmiştim bu binadan sadece iki katlıydı. Bahçe yaklaşık 2-2,5 dönüm vardı.
İrili ufaklı ağaçlar vardı. Erik,incir ağaçları ,bahçe duvarlarını sarmalayan sarmaşıklar vardı.
Bina bahçenin en arka tarafına yakındı. Oraya gitmek biraz zor oldu. Yıllardır kimsenin uğramadıği nekadarda belliydi. Otlar yarım insan boyuna ulaşmıştı.
Binaya yaklaştıkca heyecanımı gizleyemiyor kendimi yatıştıramiyordum.
Sinan bu binanın eski sahipleri nerde bilmiyorum ama güzelmiş diyerek bana önerdiği bu binayı anlatmaya cabalıyordu.
Aslında buraya ihtiyacım vardı ön keşfi bitirip şu en sonki ataşehir fiyaskosunu unutturmayı planlıyordum. Benim ne suçum vardiki yaşlı amca benimle anlaşmasına rağmen başka bir firmayla el sıkışıp imzayı atmıştı. Ben ise daha rapor sunma aşamasinda kalmiştım. Öle de kaldım zaten. Geri döndüğümde inşaat için izin almaya girişmiştiler bile. Benim için artık çok geçti. Ne denebilirki fiyasko. Bu yüzden burası önemliydi. Kendimi şartlamıştım ama endişelerimde vardı. Bu sefer olmaz burası olmaz git çabuk buradan. Ayrıl hemen. Ardına bile bakma diyordu içimdeki ses. Çelişkideydim işte bu yüzden sinanla gelmiştim. Keçi gibi inadı ve kararlılığı ile ona zaman zaman gıpta eder zaman zaman kızardım ne sorun yaşarsa bu yüzden olurdu. Ama mükafatınıda alırdı bu huyunun.
Binaya yaklaştıkça binanın yanındaki ağaç dikkatimi çekti. Ağaç çok uzun değildi fakat yayvan bir ağaçtı. Gövdesi kalın,köküne inen kısmı dahada ilginçti. Bir adayı andıran ağacın köküne inen kısmı,kendini araziden ayırıyor. Kendini soyutluyordu.
Binanın kapısına geldik. Bir espiri yaparak kapıyı çaldı. Bunu yadırgamıştım. Şaşkınlığımı attığımda.
Şu soğuk espirilerini yapmasan olmuyor değilmi !
Aman ne var kimin açmasını bekliyorsun?
Tabiy ki kimsenin. Ama yersiz olmadımı şimdi.

Çıkmaz YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin