Yitirilen Çocukluk

161 16 64
                                    

8 Nisan 2022

Sevgilim;

Her gün aynı kabusa uyanmak beni artık yıldırdı. Her şey sarpa sardı, biliyorsun. Herkese kıyasla en iyi sen biliyorsun aslında. Tüm bu iç çekişler, ebedi mutsuzluğum ve amaçsız bu yaşam.. Her şey omuzlarıma koca bir yük artık Chan. Aslında hep böyleydi. Çocukluğumu yitirene dek yani. O masumluk, neşe ve umut benim için bir günde bitmişti. Tek bir gecede, gözyaşları içinde yattığım yatağımda düşünmüştüm. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, biliyordum. Çünkü günün başında ve ortasında hiç olmadığım kadar mutluydum. Fakat bozuldu. Bunun bozulduğunu görmek ikna etti beni, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına.

Olmadı da zaten. Sana o gece ne yaşadığımı söylemeyeceğim bir önemi yok zaten. Sadece o gece anlamıştım; güneşli sabahların karanlık gecelere anında dönebileceğini. Sen etrafa gülücükler atarken, insanlar harika bir hayatın olduğunu düşünürken gecenin bir vakti acılar içinde yatabileceğini insanın. O zaman anladım. Bunu bilsen yeter. Benim karanlık gecem öylece kaldı Chan. Başlarda dibi boyladığımı düşündüm ancak hayır dipte değildim. En dipte olmak bile iyi olurdu benim için zira ben boşluktaydım Chan. Dipteyken çıkabileceğin bir zirve vardır. Tırnaklarınla kazırsın bir şekilde başarırsın fakat eğer boşlukta kaldıysan gidecek hiçbir yerin yoktur. Ne kadar çırpınırsan çırpın, uğraşırsan uğraş o boşluğa mahkum olmuşsundur.

Bunları kendi kendime düşünüp söylediğimi sanma lütfen. Ben uğraştım. Biliyorsun. Çırpındım, nefes almaya çalıştım ancak olmadı. Sana da tutunmaya çalıştım, sen de bana tutundun ama ben hep uçsuz bucaksız karanlıkta kalakaldım. Yine de suçlama kendini. Hiç kimse suçlamasın. Gidişim, bu hayatı terk edişim kimsenin suçu değildir. Ben sadece kendi isteğimle kendim bir müdahalede bulunuyorum. Sana bu acıyı, yükü bırakmak istemezdim geriye, üzgünüm. İnan bana üzgünüm ama Chan sana güveniyorum. Senin güçlü birisi olduğunu biliyorum. Arkamdan ağlayın istemiyorum. Yas istemiyorum. Kapıdan çıkıp gitmişim gibi düşünün. Böyle basitçe nasıl söylersin diye kızıyorsun belki bu satırları okurken ama hep böyleydi benim düşüncem. Hayat karanlık bir oda. Penceresiz. Ulaşması zor bir kapısı var, ardında ne olduğunu bilmiyoruz. Yine de ben bu karanlığa yeğlerim o bilinmezliği. Bu yüzden kapıdan çıkıp gideceğim.

Dönüp bakınca ne çok saçmaladım diyorum aslında bu mektupta. Aptal bir veda mektubu oysaki. Anlatmak istediğim çok da şey vardı oysaki. Bir zamana kadar. Bir zamana kadar gerçekten anlaşılmak istedim. Anlatmak ve insanların beni dinlemesi. İçimdeki hüznün, öfkenin dışa çıkmasını istedim fakat kısa süre sonra hepsi koca bir boşluğa dönüşünce nasıl anlatsam bilemedim. Anlatamazdım. Anlayamazdınız. Çarklarımız farklı dönüyordu hepimizin. Çok yabancısınız hepiniz. Ben bazen sizleri de anlayamadım biliyor musunuz? Konuştunuz ama kafamda kalamadı hiçbiri. Özür dilerim.

Yine de şunu söylemek istiyorum. Chan. Senin dediğin çoğu şey aslında kafamda yer etti. Sen farklıydın hep, bunu bilmeni istiyorum. Son defa senin için bir şeyler söylerken bunu haykırmak istiyorum. Sen farklıydın Chan. Sen yabancıların en yakınıydın. O boşlukta arada gördüğüm ışık sana aitti. Bunun için teşekkür ederim. Sen sevmezsin teşekkür ama yine de edeyim.

Bana öğrettiğin o nefes egzersizleri, telkin ettiklerin, söylediğin şarkılar.. İyi olmam için yaptıkların. Hepsi aklımda halen Chan. Öyle de olacak, onları mezara götürüyorum. Onları yine kullanacağım iyi olmak için, üzülme ne olur.. Sen iyi bir adamsın Bang Chan. Sana bunu yapacağım için kendimden nefret etsem de biliyorum beni affedersin. Değil mi? Sen bana kıyamazsın Chan..

Şimdi bile biliyorum ne düşündüğünü. Sen kendine nasıl kıyarsın Minho? Söyleyecek bir şeyim yok ne yazık ki.. Sadece yabancıyım Chan. Ben yabancıyım artık burada olmamam lazım. Yorgun ve umutsuzum.

Şiirlerimden ve yazdıklarımdan hiç haberin olmadı ancak ben en çok seni yazarken hissettim bir şeyler. Yoksa kalem oynadı elimde ve sıralandı dizeler. Oysa senden ne zaman bahsetsem kalbimde bir sızı olurdu. Bilemiyorum belki seni bir gün bırakacağım gerçeği üzdü beni. Belki de başka bir şey..

Böyle. Söylenecek pek bir şey yok bu durumda. Lütfen herkesler mutlu olsun. Son birkaç isteğim var:

1- cenaze istemiyorum, iç karartıcı. Beni mutlu anın, benim yerime de mutlu olun

2- kedilerime bakınız, çok sevgi dolu çocuklar üçü de

3- dolapta bir kavanoz kayısı reçeli var, yeni yaptım afiyetle yiyin

4-şiirlerimi Chan dilerse bastırabilir

çok yalnızım, mutsuzum
göründüğüm gibi degilim aslında
karanlıklarda kaybolmuşum
...bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır
aradıkça batıyorum karanlık kuyulara
kimse duymuyor çığlıklarımı
duyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyor
bense insanların bu ilgisizligi karşısında ilgiye susamışım
ümidimi yitirmişim
biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim
arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye
veda edeceğim
"en yakın yabancı sendin,
daha sürülmemişken ışığın biberi
yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene
henüz.

bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandıraradıkça batıyorum karanlık kuyularakimse duymuyor çığlıklarımıduyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyorbense insanların bu ilgisizligi karşısında ilgiye susamışımümidimi yitirmişimbiliyorum ...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nilgün Marmara'dan esin aldım yazarken

Ne yazdığımı bilmiyorum, çok karmaşık büyük ihtimalle ancak kafam da öyle..

/031022,
yugen/

Last Letter To My Lover, banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin