papatya

48 4 14
                                    

svrcina, upside of down୭

İlkbaharın gittikçe sıcaklaşan günlerinde kılıç antrenmanı yapmam zorlaşıyordu. Yorgunlukla kılıç kınımı belimden çıkardım. Sıcaktan bunalmışken ağaçların altındaki piknik örtüsüne uzandım. Temiz havayı içime çektim, ağaçların gölgesiyle serinledim. Yüzüme vuran esinti ve kulağıma dolan kuş cıvıltılarıyla gözlerim kapanmaya başladı. Tüm bu ahenkli ninniye ağaçların esintiyle çıkardığı sesler eklendiğinde gerçekten çok yorulduğumu hissetmiştim.

Tatlı bir ilkbahar uykusu... Her nefes alışımda bir başka çiçeğin kokusuyla huzur buluyorum. Zaman ve mekan elimden kayıp gitti, hafiflediğimi hissettim. Bedenim bu sıcak ilkbaharda soğuk kıştaymış gibi titreyene kadar bu huzur devam etti.

Zaman ve mekanın iplerini geri elime aldım. Uzunca bir süredir hissettiğim bu soğuğa artık alışmış olmam bile yormuştu beni. Uzaktan adım sesleri duydum. "Abla!" diyerek neşeyle bana seslenen Isabella, çok geçmeden yanıma geldi.

Hareket edecek halim yokken gölgesini fark ettim, gözlerimi yavaşça aralayıp başımda bekleyen ona baktım.

Sarı saçları arkadan vuran gün ışığıyla ışıldıyor, en mutlu haliyle bana bakıyordu. Henüz bulanık gören gözlerim onu seçemezken çocukluğumun en güzel anılarında buldum onu.

Kurdeleli saçları, sevimli elbisesi ve başındaki fötür şapkasıyla benim de bir zamanlar böyle masum olduğumu düşündürdü.

Piknik örtüsüne yöneldi. Önümden çekilmesiyle gözlerime gelen gün ışığı, gözlerimi kısmama sebep oldu. Elimi gözlerime siper ettim ve yerimde doğrulup Isabella'ya döndüm. Elime bir mektup zarfı tutuşturdu ve piknik sepetinin içindekileri çıkarmaya başladı.

Önce onun taktığına benzer bir şapka çıkarıp başıma yerleştirdi ve bana kahkahalarla güldü.

"Başına güneş geçmesin diye bunu getirdim. Böyle olunca güneş şapkaya geçiyormuş."

Söylediklerine ben de güldüm. Yiyecekleri heyecanla çıkarmaya başladı. Dalgınlıkla etrafıma bakarken "Mektup saraydan sana gelmiş." diyerek elimdeki mektubu gösterdi. Bende şaşkın bakışlarla mektubun arkasına baktım.

'Glory Prensesi Fiona Glory'den Küçük Şövalye Elva Undeka'ya'

"Geçen seneki gibi çay partisi için olmalı." dedim.

Isabella, sepetten çıkardığı çikolatalı kurabiyelerden yemeye başlamışken zarfı açtım ve içindeki davetiye kartını çıkardım.

Çiçeklerle süslenmiş davetiye kartına baktım. Üzerine çizilmiş çaydanlığı ve fincanları gördüğümde gülümsedim.

"Bu sene çay partisine son katılışım olacak." dedim. Seneye Begina'da görevde olacağımdan artık böyle davetlere katılamayacaktım.

"Prenses başka zaman bir davet vermez mi?" diye sorduğunda düşünceyle davetiye kartına baktım.

Birkaç gün sonra vereceği çay partisi, ilkbaharın gelişi için bir kutlama niteliğindeydi. Ayrıca imparator ve imparatoriçe, böyle davetler düzenleyerek prensesin yaşıtlarıyla sosyalleşmesini sağlamaya çalışıyordu. Ancak geçen sene yaşananlardan sonra bu konuda daha dikkatli olacaklarını düşünüyordum.

"İlkbaharın gelişi büyük bir neşeyle kutlanıyor. Prensesin diğer mevsimler etkinlik düzenlediğini çok duymadım. İlkbaharın davetler için ne kadar uygun bir mevsim olduğunu biliyorsun. Ayrıca kılıç eğitimlerim yoğunlaşıyor. Artık böyle davetler için zamanım olmayacak." dedim.

11-13Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin