Aras

54 4 0
                                    

Birkez daha esnedikten sonra saate baktım. 23:32 ydi. Cafeden çıkmış sokakta yürüyorduk. Yani sadece Aras ve ben. Diğerleri sırıtıp bizi yanlız bırakmanın daha iyi olacağını söylemişlerdi. Umarım Aras onlara bir şey yapmaz. Yanımdaki çocuğa yan gözle baktım. Turuncuya yakın saçları bu karanlıkta pek anlaşılmıyordu ama mavi gözlerini her türlü mekanda seçebileceğime emindim. O çok güzeldi. Giydiği tşörtden bile kasları belli oluyordu. O kadar abartılı kasları yoktu ama gideri vardı yani. Kesinlikle yakışıklıydı ve biraz etrafına bakarsa bütün kızların ona baktığını fark edebilirdi. Bunu onla geçirdiğim 2-3 saat içinde maruz kaldığım bakışlara dayanarak söylüyorum. Evet baya beddua yemiştim. Beni düşüncelerimden ayıran Aras oldu.

- Biraz daha bana bakarsan sapık olduğunu düşüneceğim. Cidden abartmıyorum 15 dakika oldu. Ne düşünüyorsun?

Ne kadar yakışıklı olduğunu ve bütün kızları elde edebileceğini düşündüğünü söyleyemeyeceğimden dolayı gevelemeye başladım.

- Imm sadece evimi özledim. Kedime iki gündür doğru düzgün bakamadım. Umarım yine kaçmamıştır

Benim bir kedim yoktu ki. Arada kapıma gelen kedi vardı ve ben ona mama verirdim. Benim kedim sayılır mıydı ki? Arasa baktığımda yüzünün düştüğünü gördüm. Ne oldu diye soracaktim ki fark ettim. Beni kendisini izlerken yakalamıştı ve ben, ona bakarken başka bir şeyi düşündüğümü söylemiştim. Kesinlikle aptaldım.

-Hey bana gelmeye ne dersin? Biraz konusuruz. Belki bir cay yada kahve içersin. Gerçi kahve yok. Neyse eve gidince neler var bakarız. Ne dersin?

Aslında sadece bir gündür tanıdığım birini evime davet etmek kötü bir fikirdi. Ama onu kırmıştım ve ondan bu şekilde ayrılamazdım. Huyum kurusun.

-Sacmalama bu saate bu yasta bir genç kızın evine gitmem.

Utançla kızardım. Ne bekliyordum ki!? Üzerime atlamasını falan mı? Tam bir salaktım. Ne olursa olsun o oldukça düşünceliydi. Yüzüme pompalanan kanın sıcaklığı biraz geçtiğinde tekrar ona baktım. Uzun boyluydu ama benden çok fazla değil. Belki çenesine falan geliyorumdur. Beni öpmeye kalkarsa biraz eğilmesi gerekirdi. Ne saçmalıyorum ben? Çocuğun daha adını öğrenmişken onla öpüşmeyi düşünmek de neyin nesiydi? Tekrar kızardığımı anlamaması için başımı öne eğdim. Belki bu onla son görüşmemiz olabilirdi. Onun için bize birşeyler ısmarlayan kız olarak kalacaktım. Ama ben öyle kalmak istemiyordum ki. Aramızdaki mesafeden bile kokusunu alabildiğim vücutunun yanından ayrılmak da istemiyordum. Malesef herşey mümkün olamıyordu. Eve çok yaklaşmıştık. En azından dedim. En azından onla biraz zaman geçirip adını öğrenebildim. Bu bile oldukça büyük birşeydi. Telefonumun sesiyle kendime geldim. Cebimden çıkartıp arayana baktığımda ikinci bir şok yaşadım (ilki tabiki Arasın güzelliğiydi) Teyzem arıyordu. En son 2 yıl mı olmuştu? Yoksa 3 mü? Telefonu açtığımda bile hala şaşkındım.

- Teyze!? Birşey mi oldu?

_ Kızım seni aramam için illa birşey mi olması gerekiyor beni çok kırdın.

Yanında olasam bile uzun tırnaklarına bakıp sürtükçe sırıttığını hayal edebiliyordum. O benim teyze değildi, o bir fahişeden bile daha değersizdi benim gözümde.

- Saçmalamayı kes teyze. Her ne olduysa cevabım hayır. Sana yardım etmek için yırtınmıyorum artık. Kendi hayatım var. Senin o hapisane gibi olan evine de sana da meraklı değilim.

- Ama Açelyacım ben senin teyzenim. Teyze anne yarısıdır. Annenin, Derin'in senin için hiç hatrı yok mu? Sadece biraz borcum var. Çok küçük bir yardım gerekli teyzecim.

Sokak AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin