20.BÖLÜM

87 6 5
                                    

Enes'ten..
Silah sesi duyulur duyulmaz kendimizi salmıştık. Uçağa nasıl binip İzmir'e gittiğimizi hatırlamıyorum. Sema kendisini toparlayamıyor. En yakın arkadaşı benim yüzümden ölmüş olabilir. Kendimi nasıl affedeceğimi de bilmiyorum. Emirhan.. Kardeşimin başına neler gelmişti.. Haberimiz bile yok..
Eve geldiğimiz gibi direk üstümüzü değiştirdik ve herkesi çağırdık. Arin'in arkadaşları da dahil..

Enes: Şimdi. Tam olarak ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz. Nerden başlayacağız onu da bilmiyorum ama.. Öncelikle Arin'den başlayalım.. Emre en son senle konuşmuş. Ne söylmişti sana..

Emre: Kayboldukları günün sabahında emniyetten çağırmışlardı. Ben arayıp söyledim hatta. "Seni çağırıyorlar" diye. Geleceğini söylemişti. Emirhan'ı da getiriyordu hatta..

Enes: Onları kimin kaçırdığını biliyoruz.. Ama nasıl bulacağız?

Emre: Bende ve Arin'de bi uygulama var. Eğer telefonu yanındaysa halledilir..

Sema: Ben arayayım o zaman..

Sema Arin'i aradı.. Numarayı tekrar tekrar çevirdi..

Sema: Ulaşılamıyor..

Emre: Ben hallederim.. Siz şu arabaya binin. Ben de hemen geliyorum. Özel araçtır. Arabada konumlarını bulabiliriz..

Enes: Tamam..

Hepimiz arabaya geçtik. Emre bilgisayarı ayarlarken biz de Emirhan'ları aramaya çalışıyorduk. Ama kimse telefonunu açmıyordu..

Sema: Açmıyolar ya çıldıracağım..

Enes: Tamam sakin ol. Emre ne yapacağını biliyo.

Emre geldi ve arabaya bindi. Bilgisayardan birşeyler yapıyordu. Biz ise çaresizce Emre'nin halledebilmesi için dua ediyorduk..

Emirhan'dan..
Arin kucağımda baygın. Hem ilaçlarını almamış hem de çok kan kaybetmiş bir şekilde. Bacağı kanamaya devam ediyor. Ormanın içinde kayboluyor gibiyiz. Ne gelen var ne giden.. Bir ağacın dibine doğru yaklaşıp Arin'i sakince yere bıraktım.

Bacağındaki kanı durdurmam gerek ama nasıl.. Belimdeki kemeri çıkartıp bacağını sardım. Nefesini kontrol ettim. Hala nefes alıyordu. Saatini açmaya çalışıyorum. Telefonlarımız nerde hiçbir fikrim yok. Arin'in saati ötmeye başladı. Uzun uğraşlar sonucu açabilmiştim saati. Konumu açtım. Umarım sinyaller gider. Tek çaremiz bu saat..

Biraz dinlendikten sonra Arin'in hareket ettiğini farkettim. Uyanıyordu..

Emirhan: Uyanıyorsun...

Arin: S-su..

Emirhan: S-su mu? Su mu istiyorsun?

Arin: S-su..

Emirhan: Aşkım.. Ben gelene kadar uyanık kalmalısın.. Tamam mı? Sana su bulup getireceğim..

Arin'i orda bırakmak her ne kadar da içime sinmese de yapmak zorundaydım. Su.. Nerden bulabilirim. Bulsam bile ona nasıl götüreceğim.. Kahretsin..

Su ararken bayağı uzaklaşmışım. Arin'i kaybetmemek için gittiğim yol üzerindeki ağaçlara gömleğimden parçalar yırtıp bağladım. Patika bir yola saptım etrafta aynı türden ağaçlar var.. Etrafa bakınırken yerde siyah birşey gördüm..
Ne olduğunu tam olarak kestiremediğim için yanına yaklaştım. Arin'in çantasıydı bu. Öylece kenara fırlatılmış.. Çantayı hemen alıp içini kurcaladım..
Arin'in silahı, ehliyeti, cüzdanı, telefonu, benim telefonum ve birkaç parça atıştırmalık.. Biraz daha karıştırdığımda benim cüzdanımın da içinde olduğunu farkettim. Üzerimizdeki eşyaları alıp bu çantaya koymuşlar demek.. Çantayı da olduğu gibi yola fırlatmışlar..

Aşk Sadece AnlayanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin