0.1

28 16 14
                                    




Derslerin bitmesiyle birlikte okuldan çıktım. Sahafçıya doğru adımlamaya başladım. Bir 10 dakikanın ardından dükkandan içeri girdim.Selam verdikten sonra direk yukarı kata çıkarak yeni getirilen ve bırakılan kitapları raflara dizmeye başladım.Bir yandan da kitapları inceliyorum.İçeriklerine bakarak beğendiğim kısımlarını telefonumdan fotoğraflarını çekiyorum.Kitapların son kalanlarını da yerleştirirken içlerinden birinden bir fotoğraf yere düştü.

Yere eğilip elime aldığım da oldukça eski bir fotoğraf olduğunu fark ettim.Kenarları kırılmış rengi oldukça sararmış bir fotoğraf karesi.Bir anne ve bir de bebek vardı .Annesi olarak tahmin ettiğim kadının bir yanında hemen uyuyor haldeyken o direk yanı başında kafasını yanına koymuş bir şekilde bekliyordu.

Arkasını çevirdiğimde bir tarih bir de yazı bulunuyordu.

Senin benden daha güzel geleceklerin ,yaşayacakların olsun oğlum...Ben bunu  başaramadım.Sen benim hayatımın tek parçasısın ,yaşama sebebimsin. Sende ilerde birinin yaşaması için nefes ol güzel oğlum.Ona mutlu ve huzurlu olacağınız bir hayat bahşet.

Seni sonsuzdan ötesine kadar sevecek olan Annen.

1996

Allah bilir o anne neler görmüştü ve yaşamıştı ki bu satırları nasıl acıyla yazmıştı.İster istemez yazıyı okurken kadının hislerini düşünmeden edemedim.Fotoğrafı katlayarak cebime koydum ,belki sahibi unutmuşsa kitabın içinde almaya gelebilirdi.

Bütün kitapların yerleştirilmesi bittiğinde eşyalarımı alıp aşağıya indim. Hayırlı akşamlar diyerek dükkandan çıktım. Bir tane sigara çıkararak çakmakla yakıp dumanını solumaya başladım.Hava hafiften kararmaya başlamıştı.Ana caddelerden gitmek daha iyiydi hava tam kararmamış olsa da.Belanın gecesi gündüzü olmayacağı gibi dikkat etmenin de öyle bir zaman dilimi yok maalesef.

Cafenin önüne gelince elimle söndürerek yere attım izmaritini.İçeriye girip direk personel odasına girdim.Bugün hafta içi olduğu için bir tık daha fazla kalabalıktı. Hafta sonuna nazaran .Okul olduğu zaman çoğunluk öğrenci grupları olduğu için daha çok çalışma oluyordu.Önlüğümü ve yaka kartımı taktıktan sonra personel odasından çıkıp direk mutfak bölümüne girdim.

Ayşe abla yemeklerin başında servis tabaklarını hazırlıyordu.Arkasından yaklaşıp yanağına bol sulu bir öpücük bıraktım.

Bir anda öpmemin etkisiyle sadece hiğh diye bir ses çıktı ağzından tepki olarak .Arkasındaki beni görünce yüzündeki korku belirtileri giderek gülümseye bıraktı.

"Ey gidi kızım ne diye öyle sessiz sessiz yaklaşıp da öpersin beni."

"Öperken haber vermem gerektiğini ilk defa senden duydum Ayşe sultan."

"Hadi hadi çok konuşmada bir yardım ediver bana bugün ki müşterilerimiz çoktur."Kayan şivesine gülmeden edemedim.

Boştaki eliyle yanağımı sıkarak işine devam etmeye başladı.Bense hazırlanan tabakları içeri doğru taşımaya başladım.Tek tek masalara servis ederek tekrardan içerideki tabakları almaya gittim.

Son tabakları da masaya servis ettikten sonra Ayşe ablaya yardım etmeye gittim.Yeni gelen siparişleri de birlikte hazırladıktan sonra onları da götürmesi için tezgahtaki tepsiye bıraktım. Müşterilerin hesaplarından oôı ayarlayarak kalkanların paralarını almaya gittim .Bir kaç saatin de böyle geçmesiyle birlikte.Dopdolu olan cafe de artık kimse kalmamıştı.

Kendimi boş bir sandalyeye atarak kısa bir süre verdim.Ardımdan yanımdaki sandalyeye de Ayşe sultan oturdu.Yüzü bas bas yorgun olduğunu bağırıyordu resmen.Bu yaşta çalışması her ne kadar tehlikeli de olsa evde onu bekleyen torunlarının karınlarını doyurmak için tüm gün çalışması gerekiyordu.Keşke imkanım olsa da yardım etsem demeden edemiyorum.Ne benim öyle bir imkanım var ne de yardım isteyebileceğim bir tanıdığım.

•İLERİYE DÖNÜK•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin