1: Şeytanla Anlaşma

58 5 0
                                    


1600'lü yıllar

Erkeklere karşı olan ilgi ve duygularımı duymayan kalmamıştı. Diyarın dört bir yanında gezinen "Jeon ailesinin tek oğlu erkeklerle her gece aşk yaşıyor." dedikodusu başını alıp gideli yıllar oldu. Ben Jeon Jungkook, namı değer Şehvet Tanrısı... Aslında ne Tanrı olmuştum ne de şehvetliydim. Ben şeytandan başka bir şey değildim.

Her şey bundan yıllar önce amansız bir şekilde kapıldığım hastalıkla başladı. Ne ülkemde ne de başka bir ülkede devası olmayan bir hastalık, öleceğimi düşünecek geçirdiğim ve kan kusarak uyuyamadığım bir gece; acı içinde yatağımda kıvranarak ağlarken hayal meyal hatırlıyorum olanları. Odama birden bire çöken yoğun karanlık ve güçlükle açık tuttuğum gözlerimle seçebildiğim tek şey olan kırmızılıklar, kanla yıkanmış bir şekilde parlıyordu.

Gözlerimi gözlerinden ayıramazken nefesimin bile bir bakışı ile kesilerek boğazıma düğümlendiğini hissettim.  Bedenim olduğu yerden havalandı,  karanlık etrafımı sardı ve beni tamamen içine aldı. Bu durumda korkmam ya da kurtuluşum için çırpınmam gerekiyordu ama etrafımı saran dumanın hareket etmemi engelleyen karşı konulamaz gücü ile öylece kalakaldım. Ardından odayı onun sert sesi doldurdu.

" Ya acı içinde bi' aciz gibi öl ya da bedenini ve ruhunu bana ver. Karşılığında sana sonsuzluğu vereceğim."

Dediklerini zar zor anladım. Bana sunduğu seçenekleri tekrar düşünecek halim bile yoktu, hastalığım yüzünden fazlasıyla yorgundum. "Ölüm" kelimesi  zihnimde tekrar tekrar yankılanarak yayılırken ne olacağını düşünmeden yaşamayı seçtim.

"Ne olacağı umrumda değil, beni bundan kurtar."

Bana yardım elini kimin uzattığını bile göremeyecek kadar aciz bir haldeydim, sadece tek fırsatımı değerlendirip karanlığın içinden bana uzanan o eli sıkıca tuttum. Kalan tüm gücüm ile haykırdıklarımla beraber bedenimden içeri dolan dumanı hissettim. O artık içimdeydi, kanımda fütursuzca geziniyordu ve biz artık bir bütündük.

    O an ilginç bir şekilde tüm hastalığım bedenimi terk ettiğini, tamamen iyileştiğimi hissettim. Bedenim yatakla buluştuğu zaman gözlerime binen ağırlık ile derin uykuya daldım. Henüz ne için anlaşma yaptığımı ve sonuçlarını bile bilmezken onun en büyük günahlara sürüklenmeme sebep olacağından haberim yoktu.

En başta azularımın değiştiğini fark ettim. arzuluyordum; Yasak olan her şeyi Tanrı'nın sözlerine karşı gelir gibi her geçen gün daha fazla. Bu arzumu öğrendikleri an beni öldüreceğini bildiğim din adamlarıyla gülümseyerek konuştuğum her günün gecesinde, şehvet kokan yasaklı bedenlerle zevkin doruklarında gezindim.

Fark ettiğim değişikliklerden bir diğeri ise bazı geceler uyanıp uzun süre kusmamın ardından bedenimin kontrolünün bir başkasının eline geçtiğini hissetmem oldu. Her şeyin farkındaydım ama ben değildim. Zihnimi, bedenimi her şeyimi etkiliyordu.

Yine öyle anlardan birini yaşarken eğilerek son kez öğürüp geriye çekildim ve olduğum yerden destek alarak ayağa kalktım, sarsak adımlarla duvarda asılı olan aynaya ulaştığım da nerede görsem tanıyacağım o kızıllarla karşılaştım, gözlerimde.

Aynadaki yansımama korku dolu gözlerle baktığımda yansımamda onun iğrenç gülümsemesini gördüm. O bana kahkaha atarken bende gülmeye başladım. Bu halimle dehşete düşerek aynanın önünden hızla ayrıldım ve yatağıma dönerek oturup bağdaş kurdum. Bir elimi alnıma yaslayarak sinirle ovaladım. Aklımı kaçırıyordum. Benliğimin benden uçup gittiğini hissediyordum, kendime yabancılaşıyordum.

Düşünceler ardı ardına akın ederken kaçmak için uyumaya karar verdim, uyku; kaçış anahtarımdı. Lakin istediğim gibi olmadı, başımı yastığa koyduktan sonra yatakta sağa sola dönüp durdum. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, sonunda zorlukla uykuya daldım ama ne kaçabildim ne de saklanabildim. Zihnimde bütün çıplaklığım ile karşısında kalmıştım. Tüm gece anlamını bilmediğim dilde olan düşler gördüm, düş bile denemez buna. Birinin hayatının içine bakıyordum sanki, her biri bir anıydı.

Ineffable / vkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin