Buz gibi suyun yüzümü ıslattığını hissettiğimde çığlık attım. Ciğerlerime az da olsa su gittiği için öksürüyordum. Karşımda kahkahalar içinde boğulan Kıvanç'ı görünce hiç de şaşırmamıştım. Abim ve gıcıklıkları.
Ona vurmaya başlamıştım. Ah, tabiiki de canını yakmıyordum. Sadece onunla uğraşmak eğlenceliydi."Geç kaldığının farkında mısın?" dedi abim.
Gözlerim duvardaki saate doğru kayakerken cidden geç kaldığımı farkettim. Mekanik hareketlerle yataktan çıkarak ağzımda bir küfür geveledim. Abim de duymuş olmalı ki çarpık gülümsemesi yüzünde belirdi.Tabiiki de abimin penyelerinden birini giyecektim. Bunun için ondan izin almak yapacağım son şey bile değildi. Ve buna gerçekten çok sinir oluyordu.
Altıma sadece dizleri yırtık olan siyah bir kot ve üstüme de abimin en sevdiğim bordo penyesini geçirdim. Belimi içime soktum.
Her sabah mutlaka duşa girerdim ama bugün çok geç kalmıştım. Saat şimdiden 10 olmuştu. Saçlarımı taradım ve düzleştirdim. Gözlerime incecik bir eyeliner çekip dudaklarıma parlatıcı sürdüm. Bu kadarı yeterliydi. Abartı sevmem.
Siyah çantamı omzuma astım. Bordo Vans'larımı telaşla ayağıma geçirirken "Ben gittim!" diye bağırdım.
"İyi edersin."Abimin ağzından çıkan her bir kelime beni sinir ediyordu. Ne olurdu sanki beni arabasıyla okula bıraksaydı. Tam bir uyuz.
Dolmuşla gitmek zorundaydım. Okula gitmekten sadece bu yüzden nefret ediyordum. Dolmuşların geçtiği yola doğru yürürken bütün insanları susturma yeteneğine sahip olan kulaklıklarımı çıkardım çantamdan. Yaklaşık on beş dakika boyunca bekledim ama dolmuşa ait hiçbir iz olmadığını fark edince tek çaremin abimi aramak olduğunu anladım. Abim ilk başta söylense de bütün tatlılığımı kullanmaya çalışarak onu ikna etmeyi başardım. Zafer benimdi.Okula vardığımızda ona teşekkür bile etmeden arabadan inip kapıyı hızla çarptım. Ve onu taklit ederek yüzündeki o çarpık gülümsemeyi yaptım. Bunun onu sinir ettiğine kalıbımı basabilirim.
Okuldakiler öğle tenefüsündeydi. Bahçeden içeri girdiğimde kızların kenarda sohbet ettiklerini gördüm. Onlar da beni gördüklerinde üzerime atladılar ve kahkahalarla özlem giderdik. Gerçi bütün yaz beraberdik ama uzun zamandan sonra ilk defa okul ortamındaydık.
Grubumuz 7 kişiden oluşuyordu. Evet, 7 kişi. Biliyorum, fazlasıyla kalabalık. Zaten okulda sadece iki büyük grup vardı: Biri bizim grubumuz ve diğeri de Basketçilerin grubu.
Bu iki grup genelde birilkte takılırdı. Hatta basketçiler bize "Aşiret" adını bile takmıştı. Okulda herkes bizi Aşiret olarak tanıyordu. Bu her zaman hoşuma gitmiştir.Grup üyelerimiz: Dolunay, Toprak, Arya, Tanay, Esen, Gizem ve ben (Kainat).
Bir yandan aklımdan bu düşünceler gerçerken diğer yandan da kızlarla sohbet ediyordum. Bir anda sessizlik oldu ve Toprak'ın hemen yanında duran kıza baktım. Daha önce hiç görmemiştim bu kızı. Ona bakarken samimi bir şekilde gülümsedim ve tanışmak için ona elimi uzattım.
"Ben Mavi." Mavi mi? Garip.
"İlginç ama çok güzel bir isim. Ben de Kai--"
"Kainat. Sana bahsetmiştik ya." diye sözümü kesti Toprak.
Mavi'yi şimdiden çok sevmiştim. Gerçekten çok iyi bir kıza benziyordu.
"Aşiret'e yeni biri daha geldi. Artık 8 kişiyiz."
Bu yıl muhteşem geçecekti. Buna emindim.Kahkahalar içinde okula girerken basketçilerin arkamızdan geldiğini gördüm. Ah, lanet olsun. Doruk, eski sevgilim. Göz göze gelmiştik. Geçen sene tam 4 ay boyunca çıkmıştık. Ama Bade. Tam bir sürtük ona ilgi duymaya başlayınca ben daha fazla dayanamayıp Doruk'tan ayrılmıştım. Doruk ve Bade ortaokuldan beri tanışıyorlar ve o zamanlarda kısa süreli bir ilişkileri olmuş.
Ben bunu ayrıldıktan sonra öğrenmiştim ve Doruk bana böyle bir şeyden daha önce hiç bahsetmemişti. Bu düşünceler aklıma geldikçe Doruk'a olan öfkem git gide artıyordu.Bu düşünceleri aklımdan silmeye çalışırken Doruk'un çarpık gülümsemesini gördüm. Neydi bu? Erkekler arasında moda mı? Herkeste bir çarpık gülümseme... Yoksa abimi mi taklit ediyordu? Saçmalık.
Doruk bana gülümsese de benim yüzümde tek bir mimik bile oynamadı. Önüme dönüp yürümeye devam ettim.Doruk: Sarışın ve kahverengi gözlü. Fazla uzun. Nedenini bilmiyorum ama sürekli V yaka tshirt giyiyor. Ah, tamam. Kabul etmeliyim ki okulda V yaka tshirt en çok ona yakışıyor. Ama bu ona olan nefretimi dindiremez. En az abim kadar gıcık oluyorum ona.
Zil sesini duyduk. Ama kimse sınıfa girmek istemiyordu.
"Ben hangi sınıftayım. Bilen var mı?" diye sordum.
"Aynı sınıftayız."
Merhaba :)) Hikaye hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Hikayede ki olayların bazıları benim hayatımdan kesitler ama bazıları da hayali. Yani yaşanmış olaylar da var. Gerçekte abim olmadığı için "hayali abimle" olan sahneleri yazmakta zorlanıyorum. O atışmalar falan... Umarım sıkıcı gitmiyordur. Diğer bölüm için çok güzel bombalar var ajshsjsshj
Yorumlarda gerçek düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim :) Seviliyorsunuz♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPSİZ
Romance"Kalpsizin tekine aşık olmak, bulutlara dokunmak için zıplamak gibiydi."