3. BÖLÜM

132 6 2
                                    

"Aynı sınıftayız."

Alaycı bir erkek sesi. Bu sesin Doruk'a ait olmaması için dua ederek sesin geldiği tarafa döndüm.

Sesin sahibini görebilmek için kafamı yukarı kaldırmam gerkiyordu. Doruk. Lanet olası Doruk. İçimden küfürler saydırıyordum ama dilimden dökülen tek kelime "Ne?" oldu.

Arya, Doruk'un hala beni sevdiğini düşünüyordu. Ama böyle bir şey olamazdı. Onun aklına gelebilecek son kişi bile değildim.

"Tesadüfe bak!" dedi Arya.

Ona ölümcül ama bir o kadar da alaycı bakışlarımdan birini attım.

"Gel de sınıfı göstereyim sana." dedi Doruk.

O yokmuş gibi davranmak için büyük bir çaba harcıyordum.

"Gerek yok. Ben bulurum."

Ona sırtımı dönüp yürümeye başladım. Kızların gerisinde kalmıştım. Tam onlara yetişebilmek için adımlarımı hızlandırmıştım ki bir el bileğimden tutup bedenimi kendine doğru çekti.

Ah, yeter. Haddini aşmıştı. Vücutlarımızın birbirine değmemesine rağmen sinirlenmiştim.

Bakışlarımı yüzüne doğru çevirirken bileğimi ondan kurtarmaya çalışıyordum ve sonunda kurtulduğumda bir adım geri gittim.

"Bu da neydi şimdi?" dedim kaşlarımı çatarak.

Ama o cevap vermek yerine gülümsüyordu. Sadece gülümsüyordu. Onun yaptığı her bir şeyin beni rahatsız ettiği gibi gülmesine de ayrı bir sinir oluyordum.

Gülmek her zaman mutlu olmak için değildir. Hatta öyle gülmeler vardır ki en büyük acıları örtmek içindir. Evet, bunu biliyordum. Ama Doruk acı çekmezdi. Onun bir kalbi var mı bundan bile şüphe ediyordum.

Gözlerimi devirerek ona sırtımı döndüm ve yürümeye başladım. Kızlar sınıflarına gitmişti ama Arya telefonuyla oyalanıyordu. Yanına gittim.

"Hangi sınıftayım?"

"10A. Aynı sınıftayız babalık." dedi gülerek. Sonunda güzel bir haber almıştım. "Ama kötü bir haberim daha var: Bade de bizim sınıfta."

Hayır. Buna kalbim dayanmazdı.
Bütün bir yıl boyunca Bade'nin gözümün önünde Doruk'a yavşamasını izleyecektim. Tam bir işkence...

"Sınıfa girelim" dedim.
İçimde hissettiklerimi dışarıya yansıtmamakta ustaydım. Arya'nın Bade'yi umursamadığımı sandığına eminim.

Çantamı Arya'nın yanındaki sıraya koydum. Ders fizikti. İkimizde fizik dersinden nefret ederdik. Bütün dersi sohbet ederek geçirecektik. Dersin yarısında hocayı sinirlendirmiş olacağız ki yerlerimizi ayırdı.

"Kainat Doruk'un yanına." diye emretti fizikçi.
Lanet. Lanet. Lanet.

"Ama..."

"İtiraz yok."

Yüzümü ekşiterek Doruk'un yanına geçtim. Ders fazlasıyla sıkıcı geçiyordu ve yanımda konuşabileceğim biri yoktu. Aklımdan bu düşünceler geçerken Doruk eğilerek kulağıma yaklaştı. Başta irkilsemde açıkcası ne diyeceğini merak etmiştim.

"Değişmişsin." dedi ilk defa ciddi bir sesle.
Cevap vermedim. Umursamıyormuş gibi davranmak en iyisiydi. "Niye cevap vermiyorsun?"

KALPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin