Canlarım, uzun bir aradan sonra merhabalar dilemek istiyorum. Önceki kitaplarımı bırakma sebebim yeterli hevese sahip olmamamdı. Umarım bu kitap uzun soluklu ve sürükleyici geçer. İyi okumalar😋💕
Güneşin ışınları gözlerime hücum ettiğinde gelen ısı ve parlaklık ile yüzümü buruşturmuştum. Arkamı güneşe çevirerek güneşin yüzüme gelmesini engelledim ve tekrardan uykuya dalmak için beni kollarına alan uykuyu aradım. Beni saran kollarını bulamayınca mecburi olarak yataktan kalkıp yüzümü yıkamak, kişisel ihtiyaçlarımı gidermek için tuvalete girdim.
Hazırlamış olduğum şekersiz kahve ile bahçeye çıktım. Günlerden cumartesi olması ve okulun kapalı olması beni huzurla kaplamıştı. Sallanan sandalyeme oturup manzarayı izlemeye başladım. Eşofmanımın ceplerini yoklayarak telefonumu buldum. Ekranı açtığımda tek tük bildirimler vardı. Onlar da instagramın saçma bildirimleri, bir kaç sanatçının yeni singleları hakkındaki spotify bildirimleriydi. Telefonumu tekrar cebime koydum. Kahvem ile birlikte manzaraya, düşüncelere daldım.
Kahvemin dibini gördüğümde kupanın sapını sıkıca tutup ayaklandım, mutfağa geçip tezgahın üstüne bardağı bıraktım. Buz dolabını açıp gözümle yiyecek şeyler aradım. Tahmin ettiğim gibi annem işe gitmişti ve evde yalnızdım. Mama kabına göz attığımda boş olduğunu gördüm. Buz dolabının üstünden somunlu kedi mamasını aldım ve mama kabını doldurdum. Kabın su tarafını kontrol ettiğimde hala dolu olduğunu görmemle beraber açık olan buz dolabı ötmeye başladı. İçinden kahvaltılıklar çıkarıp masaya dizdim. Buz dolabının kapatılması için olan alarma gelen Gray'e (Medyadaki kedi) göz ucuyla baktım. Kafasını mama kabına gömüp yemeğini hapur hupur yemekteydi. Masadaki kahvaltılıklar arasından peynir ve bardağa koymuş olduğum ballı sütü önüme çekip ekmeğime tereyağını ekmeğe sürüp arasına peynir koydum. Onu yemeğe konuldum.
Biten yemeğimden sonra masayı toplayıp masayı sildim ve üstümü değiştirip dışarıya çıktım. Seraya girip bitkilerle ilgilenmeye başladım. Solmuş olan meyve ve çiçekleri inceledim. Fazlalaşan sınav ve derslerimin yoğunluğundan onlarla ilgilenmeyi unutmuş ve su vermemiştim. Yavaşça Çan Çiçeğine dokundum ve çiçeğin yaprağını okşadım. Solmuş olan çiçeğin yavaşça tekrardan yeşerdiğini gördüğümde gözlerimi büyütmüş bir şekilde bitkiye baktım. Gözlerimi ovuşturup tekrar açtığımda çiçek yine solmuştu. Tekrardan çiçeğe dokunduğumda yeniden yeşerdiğini gördüm. Şaşırmış bir ifadeyle seradan hızlı adımlarla çıkıp diğer bitkilerle ilgilenmeyi aklımın derinliklerine şimdilik gömmüştüm.Bir kaç saat geçmişti ve ben hala o çiçeğin nasıl dokunduğumda canlandığını düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Her zaman okumaktan zevk aldığım kitabıma odaklanamıyor. Yemek yaparken gelen hazzı alamıyordum. En sonunda kucağımda Gray'i okşarken bu düşünceye kafamı yormaya başlamıştım. Tamam, mistik şeylere inanıyordum. Ama bunların gerçek olduğunu pek düşünmüyordum. Ama bunları düşündükçe kafam daha da karışıyordu. Bunlar gerçek değilse o çiçek nasıl canlanmıştı? Çok karışık düşüncelerden sıyrılmamı sağlayan kapı açılma sesiyle alt kata indim ve kapıya baktım. Geleni annem olduğunu görünce hızlıca merdivenlerden inip sıkıca sarıldım.
"Hoş geldin annecim!"
"Hoş buldum meleğim."
Ondan ayrılıp yüzüne samimi bir ifadeyle karışık dalgın bir şekilde sırıttım. Tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"Biri benim meleğimin canını sıkıcak bir şey mi yaptı? Söyle bakalım."
"Yok bir şey ya öyle dalmışım."
Tek kaşını kaldırıp yüzüme şüphe ile baktı.
"Gerçekteeeen."
"İyi peki peki." Gülerek söyleyip ceketini çıkarıp askılığa astı.
Annem ile içeri geçtikten sonra o yukarıya duş almak için çıktı ve bende koltuğa bağdaş kurarak oturup kumandayı alıp netflix'i açtım ve Winx Efsanesi: Kader'in 2. sezonunu izlemeye koyuldum.
2. Bölüm bittiğinde televizyonu kapatıp yavaşça etrafa bakındım. Annemi göremeyince yukarıya doğru seslendim. Ve bir dönüş gelmeyince kaşlarım çatıldı. Yukarıya doğru çıkıp kapıyı çaldım. Bir ses gelmeyince odaya girdim ve annem yoktu. Cam açık değildi, askılıkta ceketi duruyordu. Ağzım şaşırmaktan dolayı "o" harfini almışken içimi bir endişe kapladı. Yavaşça gözlerim doldu ve kaçırılma düşüncesi aklıma gezinirken kendimi dolunay desenli halıda ağlarken bıraktım.
-------------------------------------------------------
Biraz kısa oldu ama olaylara yavaş yavaş giriyoruz.. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atlantis {bxb}
Ciencia Ficciónİki erkeğin arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Rahatsız olucaklar ve homofobiklik yapıcaklar hiç başlamasınlar. Cinsellik bulunmakta. ??? Aklındaki düşünceleri birer birer kendi zihnime aktarırken iki cümlede takılı kalmıştım. "Kayboldum zamanın si...