Hızlıca yürüyordu George. Bastonuyla bile etrafını kontrol etmiyordu. Sonra birden birine çarptı, yere düştü. Bir hanfendiydi çarptığı kişi. George'dan özür diledi ve ayağa kaldırdı. Bir an bir sıcaklık hisseti George. Çok değişik gelmişti. Hayatından bunaldığı ve hiç arkadaşı olmadığı için bunu bir fırsat bildi ve ürkek bir sesle;
- "Ben , ben çok özür dilerim.Beni mağzur görün lütfen. Dilerseniz ileride bir kafede çay içebiliriz." Dedi
Sonra bir sessizlik oldu. Hanfendi
-"Elbette, neden olmasın." Dedi
Yaklaşık 50 m ilerideki kafeye gittiler. George hanfendinin adını sordu. Hanfendi;
-"Benim adım, benim adım Melanie. Ya sizin? " dedi
George;
-"isterseniz size kendimi tanıtayım. Ben George West. Az ileride oturuyorum. Maalesef gözlerim doğuştan görmüyor. Yapayalnız bir insanım. Sizle tanıştığıma çok memnun oldum" dedi
George Melanie'den bir cevap, hiç olmazsa bir "hmm" bekliyordu. Cevap alamadı. Melanie neden cevap vermiyordu ? Eliyle sandaleyi yokladı. Melanie yoktu! Nereye gitmişti? Yoksa onun görmediğini öğrenince mi gitmişti? Büyük bir üzüntüyle kafeden ayrılacakken Melanie geldi.