KARAMSAR

Bölüm 3

Düğüne vardığımda tabii ki ilk olarak gözümle Deniz'i aradım. Çabalarım boşa. Nereye baktıysam Deniz... Deniz! Onu gördüm. Koşar adımlarla yanına ilerlerken bir çırpıda yanına vardım. İşte zafer! Sonunda yanındayım. Kolundan tuttuğum gibi bir kuytu tarafa oturduk. bir iki laklak ettikten sonra karşımda iki çocuk belirdi. Çınar! Çınar! Çınar! Ve Arda! Çınar bana dönerek;

" Benimle dans eder misin? " dedi. Yok artık! Sadece gitar kursunda iyi anlaşmıştık ve beni dansa kaldırıyor. Hem onun burada ne işi var?

" Şu an... Şey ıııı..." diye gevelerken Arda'da aynı şeyi Deniz'e söylediğinde kabul etti. Deniz'in gözündeki ışıltıyı görebiliyordum.

" İstersen tabii seni zorl-" derken onun sözünü kestim.

" Olur. Dans edebiliriz. " dedim. Gözlerindeki rahatlamış gergin ifadeyi görebiliyorum. Bazen kendimi falcı gibi hissetmedim değil. Dans ederken kendimi çok kötü hissettim çünkü sadece bugün tanıştık ve ben onunla dans ediyorum olacak şey değil cidden. Hadi canım! Umut! Anlamadım ya İrem Su abla herkesi tanıyor mu cidden? Sorumun cevabını Almam için etrafa bakmam yeterli. Neredeyse bütün İstanbul buradaydı. Pelin. Ezeli düşmanım. Bana, bize doğru geliyor. Lanet olsun neden saçımı maşa yapmadım şu anda kendimi rüküş hissettim. Çünkü başka bir kadın yapmış aynısını ve çok rüküş giyinmiş. Aman banane bana daha çok yakışıyor bir kere. Çınar bana bakıyordu. Gözlerime. O yüzden gözlerine bakıp gözlerini inceleyemiyorum. Ohh! Pelin yanımızdan geçip gitti. Yuh Arda'ya tokat attı. Eminim çok sinirli ve utanmıştır. Ben Arda olsaydım şu an durmaz o kızın yüzünü gözünü dağıtmıştım. Ne! bu kadar fazla kimse benim arkadaşımın saçını çekemez!

" Hey! Sen kendini ne sanıyorsun! Ona bulaşırsan bana da bulaşırsın aklını başına topla. " derken Deniz'in saçını Pelin'in elinden kurtarmıştım. Şimdi iyi ki maşa yapmamışım diyorum. Çünkü saçım salık olurdu ve bu sefer benim saçıma yapışırdı. Kene!

" Sen karışma maydonoz. Seninle hesabım sonra! " dedi.

" Hadi yaa! Çok korktum. Şimdi çeksene hesabını. Bana bak sen kafana göre insanlara zarar veremezsin. Sen kendini ne sanıyorsun be! " derken etrafa dehşet saçtığımı fark edince sesimi kısıtım. Çok değil ama birazda olsa kıstım.

" Galiba o küçük beynin alamadı söylediklerimi sen kapa çeneni sus! " dedikten sonra oraya güvenlik görevlileri müdehale edip Pelin'i dışarıya çıkarttılar. Sonra dans etmeyi bırakıp Deniz'le ilgilendim. Annemlere haber verip Deniz'le beraber onların evine gittik. Orda biraz rahatladıktan sonra Cafer abi beni aldı. Ardından eve geldik. Ben geldiğimde annemler evdeydi. Onlara bakmadan direk odama çıktım. Telefon! Deniz'lerde kaldı. Annem odaya girip;

" Ela telefonun. " dedi ve telefonu verdikten sonra odadan çıktı. Unutkalığımdan nefret ediyorum! Deniz'le telefonda konuştuktan sonra uykum geldi. pijamalarımı giydikten sonra sıcacık yatağıma uzanıp uyudum. O da ne! Birisi odamın camına taş atıyor! Hem de gece yarısı beni uyandıracak gürültüde. Evet şimdi korkup çığlık mı atmam gerekiyor, yoksa cesur olup camdan bakıp polisi aramak mı? Tabii ki camdan bakmak. Baktığımda kimse yoktu, zaten atılan taş sesleri kesilmişti. O Pelin mi? Anlaşılan içmişe benziyor. Iyy şimdi leş gibi kokuyordur eminim. Arabaya bindi. Ne diye şimdi gelmişti bu hem benim evimi nereden biliyordu ki bu? İyi ki ışığı açmamışım çünkü beni fark ederdi. Ama Pelin alkollü araç kullanamaz ki! O şu anda alkol etkisiyle kaza yaparsa? Ona seslenip engel olmam gerekiyor. Güvenlik! İşte Ercan abi geldi. Acaba arabayı kullanmasına izin verir mi? Düşündüğüm gibi izin vermedi. Zil. Zil çalıyor. Hemen aşağıya inip kapıyı açtım az çok Ercan abi olduğunu tahmin edebiliyordum.

" Ela bu arkadaş senin arkadaşınmış kendini öyle tanıttı bu küçük bayan. " dedi. Küçük bayan mı? Şeytan, şeytan!

" Evet Ercan abi benim arkadaşım rica etsem polisi arayıp onu eve bırakmalarını söyler misin? Alkollü araç kullanamaz da. " dedikten sonra kapıyı kapatıp yatağa uzandım. Sonra yataktan kalkıp camdan onları izledim. Polis gelip Pelin'i aldıktan sonra gittiler anlaşılan Pelin'in arabası burada kalacak.