İlk Ders

64 13 17
                                    

Çantasını sıkıca tutarak boş koltukların bulunduğu yere girdi. Çantasını sıkıca tutmasının sebebi hem gerginliği, hem de biricik bagetlerinin çantasının içinde olmasıydı. Sahneyi net bir şekilde görebileceği bir koltuğa geçip yanaklarının içini ısırdı. Arkadan gelen ayak seslerini duyunca kafasını çevirdi ve siyah saçlı, yanakları aynı ağzında ceviz saklayan sincaba benzeyen birini gördü. Onu görünce düz bir şekilde yürüyen beden aniden afallamış, takılıp düşmüştü. Koşarak yanına gitti ve onu yerden kaldırdı. 

Sana: İyi misiniz? Bir yeriniz kanıyor mu? 

Dahyun: İyiyim, iyiyim Sana. (saçlarını düzeltip elini uzattı) Ben drama kulübünün başkanı Kim Dahyun. Sen bana sadece Dahyun de. 

Sana: Minatozaki Sana, memnun oldum. 

Dahyun: Ben de memnun oldum. İlk derse hoş geldin! Umarım kulüptekilerle aranda iyi bir sinerji oluşur, tabii benimle de. 

Sana: Ders derken? 

Dahyun: Hemen anlatayım. Cuma günleri burada kendimizi farklı yollarla ifade ediyoruz. Herhangi bir şekilde olabilir, istersen konuşursun istersen bir resim çizersin ya da bir beste yaparsın. Herhangi bir kuralı nasıl olacağı yok. Ancak üst üste aynı şeyi yapamazsın ve başkalarından gördüğün herhangi bir şeyi burada kendine aitmiş gibi davranamazsın. 

Sana: Nasıl yani? Belki ben Chopin'in parçalarını çalarak kendimi ifade ediyorum? 

Dahyun: İşte sorun da bu. Kendi kişiliğimizi dışarıdan gördüğümüz şeyleri kullanarak kapatıyoruz. Burada herkes kendi içindeki potansiyeli dışarı çıkarmak için uğraşıyor. 

Sana: Aslında oldukça saçma. Beğendiğimi söyleyemeyeceğim. 

Dahyun: Sen  bilirsin Sana, istersen kulüpten ayrıl ya da seni inaktif katılımcılardan biri olarak göstereyim ve hayatına devam et. Ama eğer kulüp çalışmalarını merak etmeseydin, ilgini çekmeseydi şu anda burada olmazdın. 

Dahyun gözünü kırparak sahneye çıktı ve arka tarafa, yani kulise doğru ilerledi. Sana oldukça şaşırmıştı, onun bu kadar özgüvenli biri olduğunu düşünmemişti. Gerçekten merak ediyordu, evet, ama ne yapacağını da bilmiyordu. En kötü az bilinen bir parçayı çalar çıkardı. Tekrar koltuğuna oturup bagetlerini çıkardı, insanların gelmesini beklemeye başladı. Bir saat erkenden geldiği için pişman mıydı? Belki. Ama buraya geldiği için hiç pişman değildi. 

Çok fazla vakit geçmeden, iki kız daha girmişti içeriye. Onların girmesiyle refleks olarak ayağa kalkmıştı. Sanırsa onlar sevgiliydi, çünkü uzun saçlı olan durmadan diğer kıza öpücükler konduruyordu. İki kız Sana'yı görünce oldukça şaşırmıştı. Sürekli öpülen kız elini uzatıp konuştu.

Nayeon: Merhaba! Ben Im Nayeon, bu da sevgilim Yoo Jeongyeon. Tanıştığımıza memnun olduk!

Sana: Minatozaki Sana, ben de memnun oldum. 

Nayeon: Acaba kulüp başkanımız Kim Dahyun'u gördün mü? Siyah saçlı, yaklaşık senin boylarında falan. Hatta senden daha kısa. 

Sana: Evet evet, kulise gitmişti en son. 

Nayeon: Çok teşekkür ederim! Jeongyeon hadi kulise.

Adeta Nayeon'a yapışmış olan beden birkaç homurtu çıkartarak daha çok sarıldı Nayeon'a. Sana o ikisini izlerken aklına Momo ve Mina gelmişti, eğer Nayeon ve Jeongyeon sadece sevgiliyse Momo ile Mina neydi? Eğer Momo ile Mina sevgiliyse bunlar neydi? 

Acaba Dahyun'un sevgilisi var mıydı?


DrummerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin