David
Sensi (-David'in kuzeni-) hastaneye benim ifademi almaya geldiği zaman resmen başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü ve kesinlikle burada oldukça kötü bir olay dönüyordu ve kime sorsam beni sürekli yanıtsız bırakmışlardı, benim de tahmin yürütmeye fazla bir zamanım ne yazık ki yoktu...
Eh haliyle de ben de kısacası deliye dönmüştüm.
Sensi, sert bir biçimde beni kolumdan tutup Claps'ın odasına sorgu için götürürken sevgili kuzenime de ne sorsam sağ olsun o da beni , diğer herkes gibi yanıtsız bırakmıştı ve ben bunun altından iyi bir şeyler çıkmayacağını er ya da geç anlamıştım.
Belki de bütün bunlar Silver'in bir oyunuydu? Belki de ondan boşandığım için benden bir nevi intikam almaya çalışıyorlardı?
Ben artık ondan her şeyi beklerdim çünkü o beni saman altından su yürüterek aldatmış bir adamdı.
"Otur şöyle almayayım ayağımın altına" Sensi, odanın kapısını açıp beni de sandalyeye fırlatırmış gibi ittirdiği sırada onunda benden kalır yeri olmadığını fark etmem çok şükür uzun sürmemişti.
-Neredeydin lan sen dümbük?
Sensi odanın kapısını kapatıp bana sinirle baktığı zaman sorduğu soruya gülmek istesem de fena derecede sinirliydi ve burada beni eşek sudan gelinceye kadar aralıksız dövme potansiyeli olduğu için yapamamıştım.
-İşteydim Sensi, nerede olabilirim sence? Ayrıca Silver'e tam olarak ne olmuş cidden... Neden kimse bir şey söylemiyor?
Sakin sakin konuştuğum sırada Sensi beni takmamış aksine endişeli bir tavırla odanın içinde volta atmaya başlamıştı. İşte o zaman olayın hiç de küçük bir meseleden oluşmadığı yavaş yavaş ortaya çıkmıştı ama benim de bu durumda kendimi korumam gereken bazı olaylar açığa çıkmıştı.
Evet Silver'i kendimden geçecek kadar yine çok seviyordum ama şu an az önceki Claps'ın üzerine yürüdüğüm gibi hır gür çıkartarak olayın içine dalarsam işler daha kötü bir yere gidecekti ve bana kimse yardım edemeyecekti.
Ben de deli gibi Silver'in durumunu merak etsem de herkes, sorduğum soruları yanıtsız bıraktığı için sessiz bir biçimde beklemeyi seçmiştim ama benim sinir kat sayısı birazdan bu olaya giriş yapacaktı.
-Silver'in evine hırsız girmiş ama...
Sensi'nin sesi titrediği zaman gözlerindeki tedirgin ifadeyi seçmemek mümkün değildi ve bu olayın nereye gideceği de büyük bir soru işaretiydi.
-Ama ne Sensi?
Gergin bir şekilde oturduğum yerden kalktığım zaman montunun iç cebinden çıkardığı büyük zarfı bana uzatmıştı.
-Bu olay pek hırsızlık gibi değil David, ev hiç dağılmamış ve o hırsız nedense direkt olarak Silver'in odasına gitmiş.
Sensi konuşmaya devam ederken ben de bana verdiği zarfı açmak ile uğraşıyordum ve içinden birkaç tane fotoğraf çıkmıştı.
-Hırsız, Silver'i uykusunda boğmaya kalkmış David, yatakta sanırım biraz arbede yaşanmış ve Silver bir şekilde adamın ellerinden kurtulmayı başarmış ama odadan çıkarken sanırım bir şeyler olmuş ve başına sert sivri bir şey ile darbe almış ve bayılmış.
Sensi anlatmaya devam ederken duyduğum şeyler karşısında tüylerim ürpermişti ve kalktığım yere geri oturmuştum, elimdeki fotoğraflar da kanımı dondurmuştu.
-Hırsız, Silver'i ayaklarından merdivenlerden aşağı doğru sürüklemiş David, Silver'in sırtında birçok kırık var ve aşağıda da Silver'in bileklerini derinden keseceği sırada da adam, Melanie'yi fark ediyor ve Silver'i bırakarak evden kaçıp gidiyor. Bu basit bir hırsızlık ya da ona benzer bir şey değil David, biri Silver'i öldürmek istemiş ve onu sürüklerken de Silver başından yaralıydı ve orada oldukça fazla kan kaybetmiş. Melanie olmasaydı...
Sensi hıçkırmaya başladığı sırada duyduklarımı sindirmem için titrek bir nefes alıp elimden düşen fotoğraflara bakmak ile yetinmiştim.
Bu işin peşini ne olursa olsun bırakmayacaktım.