¤Multimedya Kai¤
Bir insan ne kadar değişebilir?
Değiştirelim.
Bir insan en fazla ne kadar değişebilir?
Peki ya ne için?
Para? Hırs? Saygınlık? Ün? Şöhret?
Hayır bunların hiçbiri için değil.
Yalnızca aşk için...¤¤¤Kai¤¤¤
Pencerenin önünde durmuş yağmurun denizi hırpalamasına tanıklık ederken kapım çalındı. "Gir" dedikten sonra kapıya doğru döndüm. Siyah takım elbiseli 2 adam girdi içeriye. Babamın adamlarıydı.
"Patron sizi çağırıyor efendim"
"İşim olduğunu söyleyin"
"Eğer gelmezseniz zor kullanabileceğimiz söylendi" Benim babam adamlarına bana karşı zor kullanabileceklerini söylemişti. Şaşırmış mıydım? Hayır.
Bir müddet cevap vermeyince adamlar yanıma kadar geldiler. Karşı koymak gibi bir düşüncem yoktu. Birisi sağ digeri sol kolumdan tutup beni odadan çıkarttılar. Karşı koymuyordum. Onların benim arkadaşlarım olduğunu olduğunu, bana yardım etmek için koluma girdiğini düşünebilirsiniz. Çünkü ben öyle yapıyordum.
Şimdi babamın odasına gitmek için uzun bir koridordan geçiyorduk. Adamlar hala kolumda. Neden karşı koymuyordum. Dayak yemekten korktuğum için mi? Hayır istesem ikisinden de rahatlıkla kurtulabilirdim ancak işin içinde babam olduğu için hiçbirşey yapmadan devam ettim. Babam küçüklükten beri hırslı bir adammış. İstediği şeyi elde etmek için daha doğrusu para için yapamayacağı şey yoktur onun.
Küçük yaşta şirketin başına geçmiş ve o küçük şirketi dünya çapında tanınır bir şirket haline getirmişti. Bunu yaparken kimseye acımamış. Şirketin başına geçebilmek için öz kardeşleriyle mücadele etmiş, birçok insanın kanını dökmüş. Önüne çıkan hiçbir engele takılmamış. Oldukça zeki, oldukça kurnaz, babam...
Şimdi koridor bitmiş merdivenlerden çıkıyorduk. Babam da böyle çıkmıştı işte başarı merdivenlerini, teker teker... Yalnızca tek bir fark vardı. Onun ki biraz (! ) kanlıydı.
Babama karşı koymuyordum. Neden peki? Korkuyor muydum? Veya fazla mı umursamazdım? Bilmem belki de hayata karşı umudumu yitirmiştim.
Sonunda merdivenler bitti ve o büyük önündeydim. Adamlar sonunda kolumdan çıkıp kapıyı açtılar. Ardından içeriye girdim. Babam pencerenin önünde dikilmiş dışarıyı izliyordu.
"Beni çağırmışsın"
"Masanın üzerinde incele" Hiçbirşey söylemeden masaya doğru ilerledim. Ortada açık halde duran tek bir dosya vardı. 'Iu, 18 yaşında, Aktaş Holdingin sahibi.... ' ve daha birçok ıvır zıvır. Fakat bunları neden bana gösteriyordu.
"Ne bunlar? Iu kim? "
"Evleneceğin kız" Babam biran duraksadıktan sonra devam etti. "Şirkette işler yolunda gitmiyor ve babasıyla kapanmamış bir hesabımız var" Tamam. Babamın sorgusuz sualsiz her dediğini yapardım ama tüm hayatımı istemediğim birisiyle geçiremezdim. Elimdeki dosyayı boş gözlerle biraz daha inceledikten sonra şaşkın bir şekilde konuştum.
"Babası tam 16 yıl önce ölmüş" Hiçbirşey hissetmiyordum. Acı, üzüntü veya herhangi birşey.
"Biliyorum ama ölmesi yaptıklarının hesapsız kalmasına neden değil"
"Hayır baba. İstemediğim birisiyle evlenmeyeceğim" İçimdeki yılgınlıktan çok daha dik çıkmıştı sesim.
"Aptal aptal konuşma senden onunla bir ömür geçirmeni istemiyorum. Bu senden isteyeceğim son şey olur. O kız ölmek için yalvaracak. Babasının yaptıklarının cezasını bu ufaklık ödeyecek" Babamdan tiksiniyordum. Bu adam benim babam olamazdı. Biran duraksayıp devam etti. "Şimdi sayfayı çevir kızın fotoğrafları var" Hiçbirşey söylemeden sayfayı çevirdim.
Etrafı çiçeklerle dolu bir yolda, üstü gayet düzgün, saçları hafif dalgalı, yüzü tüm kızları kıskandıracak kadar güzel. Ne yazık ki fotoğrafın dikkat çeken kısmı kızın güzelliği değil elinde tuttuğu değnekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
FanficÜcra bir mahallenin dar ve karanlık sokak arasında 2 genç... Kızın sırtı duvara yaşlanmış, yağan kara rağmen üzerinde yalnızca bir hırka... Çocuk kızın kaçmasından korkar gibi parmaklarını kızın parmaklarına kenetlenmiş... Oldukça yakınlar... Me...