Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
''Bu kot eğreti duruyor üstünde''
Minho, Jisung'un ahşap boy aynasından fitini check etmesini tekli koltuğa yayılıp izlerken yalandan söyleyiverdi. Arkadaşı aynada onun gözlerini bulup dilini çıkardı ve kalçasının tam altında olan yırtığa baktı. Minho'nun iki saattir ufak ufak bakışlarla dikildiği bu detay sonunda alanında çıktığında derin bir nefes verdi.
Olayın gerçekliğiyle acımasızca başbaşa kaldı. Jisung'u içinde olmadığı bir arkadaş circleının partisine bırakacaktı. Onun bekçisi veya koruması değildi sonuçta, çevresini kollamak için elbette o partiye katılmayacaktı. Ama ne gariptir ki biricik dostu onu bu kararına pişman etmek ister gibi giyinmişti.
Jisung onu fark etmeden kendine büyülenmiş gibi bakmaya devam etti. Korkunç soğuğa rağmen transparan siyah bir body giymişti. Hiç bir anlam ifade etmese de göğüs uçlarının önünde kocaman x dokuması vardı. Minho'ya sinirlenip gold üyelik aldığı spor salonunda kaç gece sabahladıysa kasları siyah transparana rağmen başrolü kapmıştı. Bir de şu sikik piercingi tabii. Minho parlak kalpli metali dişleriyle kapıp sökmek istiyordu. Biricik arkadaşı her dakika daha ne kadar canını okuyabilirse en iyisini başarıyordu işte.
Siyah kotu pelvislerine ve tatlı poposuna oturmuştu, kalçalarının altındaki yırtmaçlar her eğildiğinde kiloduna kadar çıktığı için gri çamaşırını Minho'nun gardırobının içine gelişigüzel fırlatmıştı. Aynadaki yansımasına bakarak birkaç kez daha eğilip kalktığında ise sadece pembe kalça yanaklarını görünce gülümsedi. Minho avuç içlerini yırtacak kadar tırnaklarını etine batırdığının farkında değildi. Ensesinden aşağı ter damlaları bir bir boşalıyordu karşısındaki manzaraya kaçamak bakışlar atarken bile. Nedenine dair tek bir düşünce geçirmiyordu içinden.
Jisung arkadaşının buhranını ruhu duymazken son rötuşlarını da yaptı. Kıvırcık kahve buklelerine parmaklarını geçirip alnına dağıtırken aynadaki yansımasına aşkla bakıyordu şimdi. Fitine oranla hafif dumanlı bir makyaj yapmıştı ve dudaklarına da mora çalan bi gloss sürüvermişti. Muhteşem görünüyordu.
Minho aynadaki yansımasını kesen can acısına bakarken içinden ona mantar dedi. Derhal onun alanından çıkmak, uzaklaşmak, mümkünse bir süre kafasını toplayana dek de onu görmek istemiyordu. Bir takım iç hesaplaşmalara girip datayı sıfırlamaya ihtiyacı vardı. Han Jisung gerçekten de kocaman zehirli bir mantardı. Minho'nun mantara alerjisi vardı.
Jisung görüntüsünden son derece memnun olduğunda ellerini çırpıp arkadaşına döndü. Minho hiçbir şey olmamış gibi koltuğa iyice yayıldı, sıktığı ellerini kasıklarında birleştirerek arkadaşına umursamaz olduğunu düşündüğü kısık bakışlarını yolladı. Jisung kocaman sırıtıp etrafında döndü. ''10 üzerinden kaç?'' dedi cıvıl cıvıl sesiyle.
Minho onun tatlı sesi karşısında gardını indirecek gibi olsa da hemen toparlanıverdi. Alnına düşen saçlarını geriye iterken ilgilenmiyormuş gibi konuştu. ''5 civarı'' Jisung korkunç bir kahkaha patlattıktan sonra ona yavaş yavaş adımlayama başladığında Minho yine ve yine yarrağı yediğini hissettiyse de oturuşunu düzeltmedi. Bununla baş edebilirdi, belki..?