"Sizin ilişkinizi hala anlamıyorum"
Cassie boş gözlerle bana baktı."Sana bunu kaç kere açıkladım Cass"
Telefonu elimde evirip çevirirken gözlerim durmadan ekrana bakıyordu.Herhangi bir mesaj atabilirdi.
Ama o her zamanki gibi benim atacağımı biliyordu.
İşleri olduğunu ve şirkette oldukça zor bir dönem geçirdiklerini söyleyecekti.Dudağımı büktüm ve Cassie'nin en azından bir dakika susmadını rica ettim.Alınmış bir şekilde göz temasını kesti ve çantasındaki ipad'i çıkarttı.
Evet çantasında telefon yerine ipad taşıyan bir arkadaşım vardı.
Neredeyse tüm dizilerin sıkı bir takipçisi olan Cass kulaklığını takmış yeni sezona başlamıştı bile."Sonunda" dedim arkama yaslanıp, kırk dakika sessizliğin hakim kalacağını düşünmek bile beni mutlu ediyordu.
En sonunda dayanamayıp Justin'e mesaj attım.
Ona nasılsın yazmama rağmen cevap verecek an bile bulamamıştı.
Derin bir of çektim ve telefonumu çantama attım.Garsonun getirdiği sıcak kahvemi yudumladım.
Belki de Justin'in mesaj atmaması ve Cassie'nin dizisine devam etmesi bazı şeyleri düşünmeme yaracak bir zaman aralığı bırakmıştı.Etrafı inceledim, daha sonra hayatımı düşündüm.
Benden sadece 6 yaş büyük bir çocukla sevgili olduğumdan dolayı ailemin bu ilişkiyi yasakladığı aklıma geldi.Annemin bizi buluşmalarımızda gizlice takip ettiğini düşündükçe gülmemek için kendimi zor tutuyordum.Kahvem bitene kadar kafenin boş olma avantajını kullanarak ayağa kalktım ve kitsplıkta duran kitapları asılan çerçeveleri inceledim.
Cassie ilk önce ne yapacağıma baktı daha sonra göz devirerek ekrana döndü.Bazen duygusal yönlerimin baskın olduğunu biliyordu.
Kafede çalan müzik sonlanana kadar dolandım ve tekrar koltuğuma oturdum.
Kırk dakika ne kadar çabuk geçmişti , cassie kulaklığını ipad'e doladıktan sonra çantasına koydu.
"Sana anlatmak istediğim şeyler var" dedi Cassie.Her zaman ciddi bir tavır takınan cassie bu sefer daha farklıydı.
Gerçekten önemli olduğunu düşündüğü bir şey olduğunu hissettiğim için merakla sordum.
"Bir sorun mu var?""Boşanıyorlar" dedi ağlamamak için gözlerini kırpıştırdı.
Masada duran elini tuttum.
"Bunun her ikisi için ide en iyisi olduğunu biliyorsun" dedim tebessüm etmeye çalışarak."Bu hafta evde yalnızım" dedi onun için zoe bir hafta olacağı her halinden belliydi.
"Sizde kalmamda bir sakınca yok değil mi?"
Yakın arkadaşlar böyle zamanlar için değil miydi?
Kafeden çıkarken havanın oldukça soğuk olduğunu farkettim.Bedenim adeta titiriyordu.
Telefonumdan gelen sesle kalp atışlarım hızlandı.Mesajı okumak için kilit ekranını kaydırdım.
İyiyim, bugün bir işin var mı? Biraz rahatlamaya ihtiyacım var.Seni iki saat sonra görebilir miyim?
Bunu on dakika önce yazsaydı olmaz mıydı?
Üzüntüyle geri cevap verdim.Bugün cassie ile birlikteyim.Mutsuz gözüküyor.
Üzgünüm ,yarın sabaha ne dersin?Haftasonumu seninle geçirebilirimTelefonu cebime sıkıştırdım ve çiseleyen yağmurun altında adımlarımızı eve doğru attık.
En fazla yirmi dakika içersinde evine vardığımızda yol boyunca neredeyse her şeyi anlatmıştı.Eve girdiğimizde içerisi oldukça dağınıktı.
Hatta ayakkabılarımda kırık bir cam parçası ezmiş bile olabilirdim."Ayakkabılarını çıkarma, en azından benim odama gelene kadar"
Koridor boyunca yere atılmış çerçevelerin üstüne basmamaya dikkat ederek ilerledim.Cass'in her sabah bu görüntüyle uyanması tüm gün boyunca mutsuz olmasını açıklıyordu.
Odasının girişinde ayakkabılarımı çıkardım.
İçerisi her zamanki gibi sımsıcaktı.Giydiğim kazağı çıkarma gereği bile duyduğumu söyleyebilirim."Anlat bakalım" dedi kıyafetletini çıkarıp bir kenara atmaya hazırlanırken.
"Ne anlatmamı istiyorsun?"
Aslında cevabını biliyordum ama bu ne cevap vereceğimi düşünmem için bir oyalama işlemi görüyordu."Justin" dedi nefes alma payı bile vermeden.
"Güzel gidiyor" dedim gülümsememi saklamaya çalışarak.
"Sadece bu kadar mı?Mesela ilk buluşmanızda ne olduğunu anlatmayacak mısın?"Yatağa uzandım ve kalpli yastığı kucağıma koydum.
"Onunla okulda tanıştığımızı zaten anlatmıştım."
"O zaman ilk buluşmanızı anlat" sanırım bu işten sıyrılma gibi bir şansım yoktu.Bu yüzden anlatmaya başladım.
"Beni görmek için birkaç kere daha okula geldi.Numaramı almak istedi bense o aralar annemin ağır tembihlerine karşı ilişki konusunda çok dikkatli davranıyordum.
Bir akşam telefonuma bilinmeyen bir numaradan mesaj geldi.Bana kendini tanıttı vs."Yorulmuşçasına derin nefesler aldım.Dilim damağım kurumuştu.
"Sana su getireyim , biraz da abur cubura ne dersin?"Gülümsedim ve olumlu şekilde başımı salladım.
Cebime sıkıştırdığım telefonu aldığımda iki tane ardı ardına mesaj gelmişti.Benim sana daha çok ihtiyacım var. Şu anda yanımda olmanı isterdim.
Pekala sanırım fikrini pek değiştiremeyeceğim.Yarın sabah seni nereden alayım?
10:04
Evime geleli daha yarım saat bile olmadan kapı zili çaldı.
Üstüme giydiğim rahat kıyafetlerle ne kadar çirkin görünsemde umursamadım."Günaydın" diyerek kapıyı açtığımda gülümsemesiyle ayakta durmakta zorlandığım sevgilimin kollarına atladım.
Onu iki gün önce görmeme rağmen çok özlemiştim.Bir kaç dakika girişte birbirimize sarılarak öylece durduk.
Onun yanında olmak kesinlikle huzur veriyordu."Ailen evde yok demek ha?"
Kollarımızı ayırdığımızda söylediği ilk şey bu oldu.Zaten eğer evde olsalardı bu kadar rahat davranamazdım bile.
"Hayır, yok" dedim aklına bir şeyler geldiğine emindim."Ne zaman dönecekler?"
"Tüm gün ev boş" ikisinin yakın arkadaşlarıyla buluşacağını ve o geceyi orada geçireceklerini çok iyi biliyordum.
Her zaman böyle olurdu.Justin etrafa hızlıca baktı kimse dedikodu çıksın istemezdi.
"Aç mısın?Kahvaltı ettin mi?"