Yalnızca alfalar, betalar ve bir delta topluluğundan oluşan kasabada hastalıklı kurtlar doğmaya başlar. Türünü belirleyemedikleri bu kurtlar yüce vita soyundan gelen omegalardır. Bölgenin ileri bilginlerinin verdiği bilgilere göre yalnızca omega bir anne omega doğurabilir. Lohusalık dönemindeki tüm kadınlar birer birer toplanır fakat hiçbir şey bulunamaz.
Çocuklarının alışılmadık bir türden olduğunu öğrenen çoğu aile utanç duyarak kendini evlerine kapatır. Omega çocuk dışlanır, yaşı kaç olursa olsun ağır işlerde çalıştırılır ve ilk kızgınlığından sonra evlendirilmek üzere görücüye çıkartılır.
Dönemde alfa ve beta kadınların doğum yapması çok güçtür, doğum yapsalar bile sağlıklı bir çocuk kucağa alamayabilirler. Her ne kadar inkar etseler de bunun nedeni; uzun yıllar boyunca görülmeyen omega soyudur. Bunun için çoğu aklı başında kişi, başta delta ve hanımı olmak üzere omegaları koruma altına almaya çalışır. Yine de halkın büyük bir çoğunluğu lanet getirdiklerine inandıkları omegalara eziyetlerine devam ederler.
Kadın omegaların yanı sıra erkek omegaların da rahimi bulunur. Her ne kadar düşük tehlikeleri olsa da bir erkek omeganın da hamile kalabilmesi mümkündür. Harikalar (!) diyarında bu durum kabul görmez, erkek omegalar ayrı bir eziyete tabi tutulur.
50'li yılların sonlarından 21. yüzyıla kadar devam eden bu olayın sonucunda omega sayısı her geçen gün kontrol edilir. Gün geçtikçe azalan sayıyı gören bilginler soylarının tehlikede olduğunu düşünür. Fakat bu hiçbir şeyi değiştirmez. 20. yüzyılın sonlarına doğru omegalar hayatlarını kaybetmeye başlar. Bu yıllarda yeni doğan omegalar ise çevre halk tarafından sahiplenir.
İlk bahar yağmurunun gecesinde acılı bir doğum gerçekleşir. Her ne kadar gerekli tıbbi malzemeler yeterli olsa da doğum yapan omeganın kalbi acıyla kavrulmaktadır. Bu pis dünyaya getirdiği çocuğu için ağlarken, herkes onun acı çektiğini düşünür. Bacaklarının arasından süzülen kanın, bedenindeki yorgunluğun aksine güzeller güzeli bir çığlık sesi kutsar kulakları. Ağlamaktan bayılırken duyduğu sözler ile bir daha hiç uyanmamak ister kaderinden bıkmış anne.
"Alfa'm oldu!"
Choi Beomgyu.
Omega olduğu için acıdan acıya boğulan genç bir annenin ilk çocuğu. Park Chaeyeong, annesi ve babası vefat ettiği için, bir ruh eşi olmasına rağmen, köyün büyükleri tarafından zengin bir iş adamına eş olarak verilir. Belgede evlilik olarak adlandırılan bu olay, dört duvar arasında cinayettir. Doğurganlık özeliği kullanılan kadın kimseye sesini çıkaramaz. Hamile kaldıktan üç ay sonra ise dünyası başına yıkılır.
Her ne kadar istemese de karnında bir can taşımaktadır. Alfa olması için gece gündüz dualar ettiği bebeği ise omegadır.
İğneler, haplar, bitmek bilmeyen seanslar. Annesinin gidişinin ardından Choi Beomgyu'nun hayatı yalnızca bunlarla sınırlıdır. Omega olduğunu belli etmemeli, babasından kalacak olan şirketin başına bir alfa olarak geçmelidir.
"Senin için aşk nedir?"
"Sen söyle."
"..."
"Ah, şey... Seversin. Çok fazla seversin ve artık kendini görmemeye başlarsın. Yani-öyledir sanırım. Ve buna da aşk derler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
midnight rain • beomjun
Fanfictiononun kalbini kırdım çünkü o güzeldi. (midnight rain by taylor swift)