•
[lana del rey- chemtrails over the country club]
it's beautiful, how it's deep
normality settles down over me
i'm not bored or unhappy
i'm still so strange and wild
•
-yj-
Üzerindeki kırmızı takımın ceketini omuzlarından sıyırırken yan tarafında, hızlı hareketlerle kravatını gevşeten alfaya baktı, Kazuha.
Gecenin soğu birinin nefeslerini düzenlerken diğerinin çıplak kollarında tatlı bir dokunuşa sebep oluyordu. Yüksek binalardan dolayı hiçbir şeyi göremezken az önce masada konuşulanlar aklına doluyor, kendisine biçilen kaderi düşünüyordu kederle. İçeriden gelmeye devam eden şuh kahkahalarla yüzünü buruşturdu. Terasa kaçmak bile onları kurtaramamıştı anlaşılan. Alfa gri tutamlarının alnına düşmesine sebep olarak kafasını sol omzuna doğru eğip bu soğuk havada ceketini çıkartan kadına baktı. Dakikalar önce iğrenç bir birlikteliğe zorlandığı kadın. Bakışlarını hissederek kendisine dönen kadının uzun, siyah saçları yüzünü kapatsa da gözlerindeki ateşi gizleyemiyordu. Ya da bunu sadece Beomgyu anlıyordu. Kendisinin de içinin kavrulduğunu hissederek fakat bunu dışarı vurmayarak. Bakışlarını koparıp her ikisini de daha fazla rahatsız hissetmekten kurtardı, cümlelerin yıkıcı gürültüsü ile bozulacak kısa bir sessizliğe girdiler.
Dirseklerini kumaş pantolona yaslayıp saçlarını avuçlarında toplarken yavaşça sandalyesini yan tarafa doğru çekti genç kadın. Beomgyu kendisine yaklaşmaya çalışan bedenle kaşlarını çatsa da bir gözü onları gizlice izlediğini düşünen Jisoo'da iken saklama gereği duymadan gürültüyle kendisi yaklaştı. Elindeki kadehi keyifle bordoya boyadığı dudaklarına götüren yaratığın arkasını dönüp gittiğini gördüğünde "Sorun ne?" dedi. Konuya nasıl gireceğini bilmeyen ve gittikçe zorlanan Kazuha için bu soru hiç de hoş değildi, yine de o zeki bir kadındı. Aniden Beomgyu'nun tarafındaki saçlarını omzuna toplarken "Sanırım kıyafette bir şey var, tenimi kaşındırıyor? Bakar mısın?" dedi. Sesi normalinden fazla yüksek çıktığında Beomgyu, Kazuha 'yı içeridekilerin görüş açısından çıkararak oturdu ve parmaklarını kumaşın üzerine koydu.
"Yarım saat içerisinde buradan çıkmam gerek, bana yardım etmen lazım." Gerginliğin getirisi ile hızlıca konuşup Beomgyu'yu geriye itti. Arkasına yaslanan ve hiçbir şey anlamadığına emin olduğu bedene bakarken dudaklarını kemiriyor, sindirmesi için ona birkaç saniye veriyordu. Fakat bu bir işe yaramamış olmalı ki Beomgyu hala saf suratıyla ona bakıyordu. Sinirle ceketini giyip bir geceliğine de olsa onu idare edebileceğini düşündü. Saçlarını omuzlarına attıktan sonra "Telefon ile konuşuyormuş gibi yapacağım, seni arkadaşlarımla tanıştırmak istediğimden bahsedeceğim- Tanrım!" Kısık sesli isyanı oğlanın aniden büyüyen gözlerineydi. "Saçmalama! Bu bir bahane alfa. Sen sadece bana ayak uydur, buradan çıkmam gerek lütfen."
Yalnızca kafasını salladı Beomgyu. Sanki tüm konuşma hakları elinden alınmış gibi hissediyordu. Tekrar içeriye dönüp onun söylediği yalanı dinlerken hemen dibindeki sese de karşılık veremediğinde emindi, bu gece onu çok yormuştu. Biraz sonra her şeyi dışarıya atacağını bildiği midesine elini bastırıp saygıyla eğildi, doğrulduğunda boğazına dayanan pis tadı geri yutmak zorunda kaldı. Görünümünün aksine oldukça kötü bir buluşmaya ev sahipliği yapan yapının merdivenlerini inmek her iki beden için de ayrı bir önem taşıyordu. Kazuha asansör bekleyemeyeceği için hızla merdivenlere yöneldiğinde derin bir nefes aldı Beomgyu. Kimseye neden binemediğini açıklamak zorunda kalmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
midnight rain • beomjun
Fanfictiononun kalbini kırdım çünkü o güzeldi. (midnight rain by taylor swift)