Huzursuz

13 0 0
                                    


Mayıs 2020 İzmir/ dikili

Öğlen sıcağı kavruk tenler bolca güneş kremi ve rakı kokusu dükkanın kapısında bulabildiğim minik gölge alanda oturuyorum  birazdan içeri gidip kendime bol buzlu az sütlü  kahve yapacağım. Havanın sıcaklığından mıdır yoksa evren o sıra orda kalmamı istediğinden midir bilemiyorum kalkamıyorum normalde asla gözümün ilişmediği dar sokağın sonuna kayıyor gözüm buraları ben yarattım havasında adamı görüyorum içimde bir huzursuzluk var midem kasılıyor ve bunun sebebi yeme bozukluğum değil şuan eminim ona ama emin olmadığım bir nokta ki bu adamı ilk görüşte nasıl bu kadar rahatsız hissettirebilir rahatsız edici bir yakışıklılığı  var ve bana doğru yürüyor beni tanıyormuş gibi bakıyor hatta abartarak söylüyorum şuan bunları kafamdan geçirdiğimi biliyor bile olabilir yüzündeki sırıtış gittikçe büyüyor çünkü. Bana iki adım kala minik dükkanımın hemen yanındaki mezeciye girdi köpeğiyle. Sanki mıhlanmış gibi oturmamın sebebi onu izlemekmiş gibi o mezeciye girince bende dükkana giriyorum içeride bütün genlerini bana aktarmaya çalışmış ama asla başarılı olamamış annem ve dünyalar güzeli kız kardeşim oturup her zaman yaptığımız gibi mahallenin dedikodusunu yapıyorlar küçük şehirde kasabalarda yaşayanlar bilir ki nefes alsanız insanlar konuşur ve yapıcak pek fazla bi aktivite kalmaz  içimdeki o huzursuzluk hissini kenara bırakıp mahallede yaşanan son dedikoduyu dinledikten sonra ki bu ciddi bir mesele çünkü köşebaşında yaşıyan hasım amcamız bedrinin (hasım olma sebebimiz ileride daha net anlaşılıcak şuan terbiyemi bozmak istemiyorum) eşinin sırf bedri abi pavyonu bıraksın diye 50 küsür yaşına rağmen dansöz kostümü alıp evde giymesi inanın çok komik bir durum aralıksız 2 gün gülebileceğimiz kadar hemde oturmuşken yeni bombayı anneme patlatayım diyip lafa giriyorum "Annemm yan dükkana bir çocuk gelmiş taş taşşş daha mahallenin tuhaflığına bakıp kaçmadıysa bana onu alır mısınn" annem bu söylediğime bıyık altından bir gülüş atıp ayaklandı evet ya alıcaktı çocuğu çok yakışıklı diye çünkü annem istediğini almaya çok alışkın ve kızları bir şey isterse o kesinlikle alınır ve şimdide gidiyordu saçını savurarak yan dükkana girdiğini gördüm o sıra İnci bana döndü bi baktım da gerçekten inci gibi bi kız dümdüz dişler pürüssüz cilt bebek sarısı saçları boyada olsa yakışıyor bu büyük bi gerçek "Çocuk  neye benziyor anlat bakim harbi çok mu yakışıklı gerçi senin eski sevgili geçmişinide biliyoruz mesela reza , o çocuğu yakışıklı bulup nasıl yıllarca katlanıp bide üstüne arkasından bu kadar acı çekmiş anlamış değilim ama benden önce doğduğun İçin annemin acemi büyütmesine bağlıyorum kesin düşürdü seni biyerlerde " ben hep bozuk olandım zaten ama beni böyle kabullenmişlerdi inişlerim düşüşlerim obsesif davranışlarım bazen hayatı fazla salmalarım bu saçma düşüncelerim annemin dükkana girişiyle son buldu. İçimdeki o huzursuzluk şişkinlik hissi geçmiyor kussam rahatlarım gibi hissediyorum ama sorunlar kusulmaz. "Çocuk yan tarafa alıcıymış tanıştık antalyadan geliyormuş yeni taşınmış buraya ama Şaara sana kötü bi haberim var çocuğun parmağında yüzük izi var haberin olsun " . Siktir içimdeki huzursuzluğun sebebi belli olmuştu sezilerim benden önce davrandı. " Bana fark etmiyor anne biliyorsun tüm yakışıklılar benim olmalı". Üzüleceğimi bile bile çıkıcaktım bu yola çünkü bu çocuk benim olmalı o bende biliyorum hissediyorum. Dolaptan bira alıp milletin asla içmeyeci sigaramı yaktım denize bakıyorum hafif dalgalı bugün hava sıcak olmasına rağmen hafif bir Meltem dükkanın balkonundan saçlarımı hafif hafif sallıyor kafamı sola çevirmen gerekiyormuş gibi hissediyorum biri beni izliyor hafif bi gülüş derin anlamlı bakışlar içimdeki huzurluk hissi onda da var eminim kafa selamı verip denizi izlemeye devam ediyorum sesleniyor bana "Baran bende merhaba ". Heyecandan ölüyorum sesi hayatımda dinlediğim en güzel şarkımdan bile güzel ki bu amy winehouse ihanet gibi hissediyorum. " Şaara bende"  ismimi duyunca klasik herkesin attığı bakışı gönderdi bana birazdan anlamını sorucak mesela bunuda biliyorum "Yol gösteren Bilge gibi durmuyorsun daha çok depresif kendi içinde boğulmuş gibisin" dedi gülerek gamzeleri var kocaman yanaklarında hayatımda ilk defa biri ismimin anlamını doğru bildi sormadı ki bu benim için baya garip dikili gibi chp emeklilerin olduğu yerde Kürtçe bir  isimle büyümek kolay değildi. " öğlen birası herkese lazım bence sende içmelisin Baran dedim" "birayı çok uzun süre önce bıraktım rakı içiyorum sadece dedi .  Rakı seviyormuş çok iyi umarım 2 kadehte bayılmıyordu çünkü yakışıklılığını bi kenara bırakıp hemen soğurdum. Sigaram bitti, ben zaten çok uzun süre önce bitmiştim içeri doğru yürüyorum baranı bırakıp birayı masaya bıraktım içimdeki kusma isteği bitmiyor lavaboya girdim eğildim ve içimdeki huzursuzluğu kusarak gidermeye başladım ve bu benim duvarlarıma vurduğum ilk darbeydi. Uzak durmam gerektiğinden çok eminim ama ben zaten hep yanlışa giderim bu hayattaki tek doğrum anneme ve inciye bu kadar bağlı olmamdı. Elimi yüzümü yıkadım sıcak çok bunalttı ondan kustum biliyorum içimdeki huzursuzluk hissi bir nebze azalmış gibi geliyordu sorunlarımı kusarak çözmekten 50 kilo kalmıştım ve inanır mısınız 1.70 boyunuz varsa 50 kilo gerçekten iskeletmişsiniz gibi gösterir sizi aynada kendime bakınca kahve kıvırcık saçlarım yüzümde hala ara ara çıkan sivilcelerim ve uyuyamama problemimden gözlerimin buruk duruşu tuvaletten çıkıp İncinin yanına gidiyorum "tanıştık biz az önce adı Baranmış ama yakından o kadar da yakışıklı değilmiş benim miyop gözlerim yine yanlış görmüş." Yalandı tabi bunlar çok yakışıklıydı bi kere boyu uzundu Türkiye ortalamasını hepimiz biliyoruz 1.75im diyen her erkek 1.60 1.80im diyen her erkek 1.70 çıkar bu şaşmaz. Günün geri kalanı gelen müşterilerle ilgilenip online dükkandaki siparişleri kontrol etmekle geçti Baranla karşılaşmamak İçin asla dükkandan dışarı çıkmadım hele balkon tarafına hiç geçmedim barın orda oturup bütün gün annemden gizli bira içtim. Akşam üstü annem eve geçti İnciyle başbaşa kalıp dükkanı kapatmaya koyulduk tam çıkarken korktuğum başıma geldi ve Baranla Mümtaz abiyi gördüm onlarda artık dükkanı kapatıyordu hiç onlar yokmuş gibi kapıyı kilitleyip doğalgaz kutusunun içine dükkanın anahtarını koydum İnci arkadaşlarıyla buluşacağını söyleyip ara sokaktan uzaklaşıp gri dacia bir arabaya binip uzaklaştı sokak sakin biraz sahilde yürümek bana iyi gelicekti biliyorum çantamdan airpodsumu çıkarıp sakin bir şarkı açıp sakince yürümeye başladım yada hayır yürümüyordum ayaklarım zaten biliyordu gideceğim yeri duvara ilk çatlak atıldı korkulu bir bekleyiş var içimde ne olacağını ilk defa kestiremiyorum ama kötü sonuçlanacağından çok eminim. Genelde herkesin çekindiği o sokağa giriyorum açık mavi Demir kapı üstünde sprey boyayla çarpı işareti var çetmiler kimse sevmez ama aslında insanlar yani düz inançlardan dolayı birini sevmemek nefret etmek aşırı yorucu bi hismiş gibi geliyor çok ağır duygular yaşamaktan her zaman çok korkmuşumdur. Kapıyı 4 kere biri uzun tık diğer 3 kısa tık şeklinde çalıyorum savsak adım sesleri geliyor kapı büyük bir gıcırtıyla açıldı Asım yine adidas eşortmanı Nike üstü ve newyork şapkasıyla açtı kapıyı " Asım ya kaç kere dedim sana markaları karıştırıp giyme kötü duruyor Selin soğuyacak senden." Asımla Selin çok uzun zamandır birlikteydi yani Selin birlikteydi Asım arada bir eşlik ediyordu diyebiliriz. " Selin'in amınakoyayım banane ondan." Kavga etmişler ve Asımın kafası gerçekten çok iyi cevap vermeden içeri geçtim sigara yanıklarıyla dolu olan kahve rengi koltuğa kuruldum masa yine doluydu cigaralar linelar ve jelibona benzeyen haplar . Asım salona elinde iki birayla gelip kucağıma kafasını koydu asker traşı olan saçlarını hafif hafif sevmeye başladım telefonundan jakuzinin koca bir saçmalık şarkısını açtı "Yoruldum be Şaara biliyor musun bu karı beni bitirdi." Klasik erkek yalanlarını ayık kafayla dinleyemeceğim için masaya eğilip cigaralardan birini aldım yaktım 2 duman alıp Asıma uzattım neden cigara yaktığımı anlamış gibi sustu ve jakuzi dinlemeye devam ettik o döndü ben döndüm kapıya baktığımda Baranı gördüm bir ara sigara aşırı sağlam halise sokuyor. Elime telefonu alıp anneme bu gece dükkanda kalacağımı haber verdim çünkü eğer haber vermezsem dikiliyi yakardı biliyorum çünkü daha önce yaptı kucağımdan Asımın kafasını kaldırdım peki benim kafamı kim kaldıracak onu hiç bilmiyorum hazır Asım sakinlemişken onu uzandırdım koca yanaklarından öpüp evden çıktım. Çıkarken cebime bir sigara daha atmayı unutmadım tabiki nasıl olsa yarın hatırlamayacak kaç sigarası olduğunu sakin adımlarla dükkana gidiyorum kafam çok güzel gözlerim kanım kadar kırmızı ve herhangi bir polis görürse yatarım en az 8 ay ayaklarımı ben yönetmiyorum vücudum bana ait değil kendimi dışarıdan izliyormuş gibiyim doğalgaz kutusunu açtım dükkanın anahtarını alıp içeri girdim ışıkları açmadan dolaba yürüyüp bira aldım üst kata çatıya çıktım saat gece 3.45 etraf sessiz ve ben çok eski bir evin çatısında bir elimde sigara bir elimde bira sanki bütün dünyanın yükü sırtımdaymış gibi kambur bir şekilde oturuyorum dümdüz denizi izliyorum bu ara ara da olsa yaptığım bir aktiviteydi sigarayı yaktım bir duman aldım zehir bu bildiğin istemsizce sırıtıyorum bacaklarım ellerim savaşarak bağımsızlığını ilan etmiş gibi titriyor sigarama daha sıkı sarılıyorum. Bir anda çarpma sesi geliyor Halis sanıp hiç oralı olmuyorum çünkü Halis tribine girersem 2 gün çıkamam bütün bu düşünceler beni boğarken sigaradan son nefesi alıyorum sola baktığımda yine onu görüyorum Halis bu kesin eminim "Tek içen tek ölür Şaara öğretmediler mi ?"


BERLİN DUVARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin