Londra/2✈

268 32 11
                                    

Sabah

Ender/Ev


Ender: Ne demek benim yerime sen gideceksin? Ben bu teklifi çoktan reddettiğimi hatırlıyorum Doğan.

Doğan: Biliyorum ama benim de başka işlerim çıktı yoksa biliyorsun gidecektim. Madem gidemiyorum benim de şirket konusunda güvenebileceğim ve işini en iyi şekilde yapabilecek birini göndermem gerekiyor. Bu da sen oluyorsun haliyle.

Ender: Peki kaç gün sürücek bu konferans?

Doğan: 2 gün. Ama sen daha fazla kalmak istersen kalabilirsin.

Ender: No no no 2 gün yeterince uzun zaten...peki madem gidelim bakalım.

Doğan: Sağol Ender, beni bir dertten kurtardın.

Ender: Önemli değil. Neyse ben kapatıyorum detaylar için bilgilendirirsin.

Doğan: Tamamdır  birazdan sana mail atarım.

Ender: Okey, babay.


Ender telefonu bi köşeye fırlatıp koltuğa oturdu. Başını ellerinin arasına alıp Londra'yı düşünmeye başladı. En son oradayken Kaya ile mutlu giden evliliği vardı ama Ender sırf hırsları ve doyumsuzluğu yüzünden evliliğinde huzursuzluk yaratıp geri dönmüştü. Ilk zamanlarda bu yaptığı doğru gelse de şu an keşke demek istiyordu ama demeyi de kabullenemiyordu.

Zihninde savaş verirken kapı çaldı ve yavaş yavaş kapıya ilerledi.


Ender: Niye alacaklı gibi zile basarsın ki yaa...geldim geldim. Aaa Yıldız

Yıldız: Endoşum ben geldim hayatımm.

Ender: Geldiğini görebiliyorum Yıldızcım.

Yıldız: Yine çok sevgi dolusun Ender. Eee içeri davet etmeyecek misin beni?

Ender: Etmesem de gireceksin zaten.

Yıldız: Ayrıca çok da şakacısın. Neyse seninle su an burada tartışmayacağım.


Yıldız, Ender'i kenara itip içeri girdi. Ender yardımcısından kahve isteyip salona geçti. Yıldız oturmuş dergi karıştırıyordu. Ender içeri gelince dergiyi aldığı yere bıraktı ve Ender'i incelemeye başladı.


Yıldız: Yine yüzünde güller açıyor maşallah.

Ender: Sen de bu aralar çok sık buraya geliyorsun maşallah.

Yıldız: Aşk olsun Ender. Ben seni merak edip ziyaretine geliyorum senin söylediklerine bak.

Ender: Ziyaret edilecek bir durum yok Yıldız iyiyim ben.

Yıldız: Aynen çok iyisin ondan etrafa negatiflik saçıyorsun.

Ender: Neyse ne. Uğraşma benimle.
(Telefonuna mesaj gelir ve mesajı okuduğunda oflamaya başlar.)

Yıldız: Niye oflayıp pufluyorsun yine?

Ender: Doğan Londra'daki konferansa onun yerine benim gitmemi istedi.

Yıldız: ( bilmezden gelerek) eee sen ne dedin kabul ettin mi?

Ender: Mecburen. Zaten 2 günmüş daha uzun olsa kabul etmezdim sanırım.

Yıldız: Senin bu Londra fobini anlayamıyorum.

Ender: Fobi falan değil sadece o şehir bana iyi gelmiyor.

Again/ EnkayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin