|~3~|

1.6K 226 166
                                    

Yeni bölüm. Canım sıkılıyor ve yazıyorum. Güzel oluyor mu bari?Bu bölüm biraz daha uzun olacak. Her neyse başlıyorum iyi okumalar.❤

3 kişi anlatım

Jeongin'in bana işaret ettiği sandalyeye oturdum.

"Ee nasılsın Ji? Hayat nasıl gidiyor, neden geldin?"

"İyiyim sen nasılsın?"

"Bende iyiyim. Neden buraya geldin?"

Yaşadığı herşeyi ona anlatmaya başladı.

"Vay, değişik? Peki neden sen?"

"Bende bilmiyorum. Neden başıma böyle bişey geldi onu da bilmiyorum. Acaba fark etmeden yanlış bir şey mi yaptım? Ceza mı bu?"

"Bilmem. Her neyse geçmişi düşünme, şimdiyi ve geleceği düşün."

"Haklısın, neyse ben buraya kedi için gerekli olanları almaya geldim. Burada var değil mi?"

"Elbette var Ji, burası petshop."

"Tamam, neler alınması gerekiyor? Ben pek bilmiyorum da."

"Gel buraya, beni takip et!"

....

Alınması gereken herşeyi almıştık. Mama, oyuncaklar vs.

"Sana ne kadar teşekkür etsem az Jeongin."

"Ne yaptım ki sadece yardım ettim sana."

Ardından çok kez teşekkür edip petshop'tan çıktım. Ellerim çok doluydu, bıraksaydım bir daha elime alamayacağımdan emindim. Derken telefonuma mesaj sesi geldi ve ardından çaldı. Ne yapacaktım şimdi? Yapacak bişey yoktu. Açamayacaktım. Kim olduğunu çok merak ediyordum, ama açamazdım. Yaklaşık 10-15 dakikalık yolun ardından kapının önüne geldim. Anahtarla açamazdım. Kapı ziline kafamla bastım. Elimle basamazdım. Kapı hemen açıldı. Karşımda terlemiş ve nefes nefese kalan arkadaşlarımı görmeyi beklemiyordum.

"Lütfen kurtar bizi!"

Ne olmuştu ki Hyunjin niye endişeliydi?

"Ne oldu iyi misiniz? Bu haliniz ne?!"

"O sikik ked-"

Felix cümlesini tamamlayamadan Minho üstüme tırmanmıştı. Ne oluyordu yahu?

"Ne oldu bu haliniz ne? Biri bana anlatsın yoksa meraktan çatlayacağım!"

Ardından elimdekileri bırakıp Minho'yu kucağıma aldım. Eve göz attığımda 3. Dünya savaşı çıkmış gibiydi ne olmuştu bu evde? Gözlerim ve ağzım sonuna kadar açıktı, Felix elinde bir bardak suyla geldi ve beni koltuğa oturttu.

"Ne oldu bu evde?! 3. Dünya savaşı falan mı?"

Felix ve Hyunjin birbirine baktı.

"Sinirlerimle oynamayın ve anlatın şunu!"

Hyunjin ağzını açtı. Bişey çıkmadı. Tekrar açtı.

"O bir şeytan."

"Ne?"

Felix anlatmaya başladı.

"Şimdi sen gittikten sonra herşey iyiydi. Ama bu sikik kedi birden değişti. Etrafta koşuşturmaya başladı. Banyoya gitti az kalsın klozete düşüyordu. Hyunjin klozete düşmesin diye tuttuğunda onu pençeledi. Hyunjin canı acıdığı için onu istemsizce biraz sert bir şekilde yere fırlattı. Kedi daha çok sinirlendi ve benim peşimden koştu. Ben korktum ve koşmaya başladım. Hyunjin benim peşimden koştu beni kurtarmak için. Ama çarpıştık ve yere düştük. Kedi bunu fırsat bilip üzerimize atladı. Benim ayağımı ısırdı. Hyunjin sıyrıldı ama kediden korktuğu için sana mesaj attı. Ardından hemen aradı sen cevap vermedin. Ben kediyi ayağımdan uzaklaştırıp senin odana kapattım. O sırada sen kapıyı çaldın...."

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı hepsini bu küçük kedi mi yapmıştı? Bir kediye bir arkadaşlarıma birde eve bakıyordum.

"Kapıyı kapattığınızı söylemiştiniz en son, nasıl üzerime geldi peki?"

"Kediler sıvıdır. Kapının altından geçmiştir."

"Anladım."

Bir süre sessiz bir şekilde etrafa bakındık. Ardından evi toplamaya başladık. Topladıktan sonra arkadaşlarımdan çok kez özür diledim. Onlarda kabul etti ve sorun olmadığını söyleyip kaçıştılar

"Görüşürüz, az kalsın ölüyordum ama olsun."

Sırıtarak Hyunjin'e baktım.

"Görüşürüz, çocuklar."

Gitmişlerdi. Minho'yla bakışıyordum. Acaba bana da öyle yapar mıydı?

"Nasıl yaptın sen bunları? Yaramaz kedi. Acıkmış olmalısın anlıyorum seni. Bende acıkınca sinirlenirim. Sana bir sürü şey aldım, bakalım mı?"

Kedi evet anlamına gelen birkaç mırıltı çıkardı ve poşetlerin yanına gitti. Bir poşetini içine daldı ve mamayı ağzını alıp poşetten çıkardı. Jisung kıkırdadı.

"Evet, acıkmışsın, gel peşimden aldıklarıma sonra bakarız önce besleyelim seni."

Ardından Jisung bir poşetin içine elini daldırdı ve içinden 2 mama kabı çıkardı. Mama kaplarını temiz bir şekilde yıkadı ve kuruttu. Birine aldığı mamaları doldurdu. Diğerine de su. Kedi miyavlıyordu. Sesi.... Sesi çok güzeldi.

"Sesin çok güzel Minho"

Ardından kapları aldı ve bir yere yerleştirdi. Kedi ışınlandı adeta. Hemen yemeye başladı çok hızlı yiyordu. Bu görüntü hoşuna gitmişti çok tatlıydı. Onun yemek yemesini izlerken kendisinin de acıktığını fark etti. Evde noodle vardı sadece. Bir ara alışverişe çıkmalıydı. Noodle'ı hazırladı ve yemeye başladı. İçi dışı noodle olmuştu. Derken telefonu çaldı.

Arayan Felix'ti, açtı.

F:Alo, nasılsın Jisungie?

J:Normal, sen?

F:Kötü, kedin her yerimi mahvetti.

Kıkırdadım

J:Acıkmıştı o Lix. O yüzden öyle davrandı. Yoksa öyle yapmazdı. Şuan uslu uslu yemeğini yiyor.

Arkadan bir ses geldi.

F:Hıhı öyledir

Bu Hyunjin'in sesiydi. Gülmemek için kendimi sıkıyordum.

J:Her neyse Lix. Sizin işiniz vardır şimdi. Görüşürüz.

F:Görüşürüz.

Telefonu kapattım. Gülme krizine girmiştim. Minho şaşkın gözlerle. Jisung'a bakıyordu. Onun kucağına atladı ve yüzünü yaladı. Jisung kendini durdurdu. Minho'ya baktı.

"Çok güzelsin Minho. Sesin, tüylerin, hareketlerin herşey çok güzel."

Ardından Minho'nun patisini öptü.

*Minho'nun iç sesi*

Sende çok güzelsin Jisung-ah. Sende.....

Umarım beğenirsiniz. Bu bölümü baya uzattım. Normalde 500-550 kelime yazardım ama bu sefer 750 kelime yazdım. Her neyse kendinize iyi bakın💓

Kitty|MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin