Selam!
Hala yazmadığımı iddia ettiğim ama oyun için bambaşka dünyaların kapısını araladığım hikayemi vakit bulmuşken buradan da paylaşmak istedim. En uzak olduğum evren ne diye sorsalar sanırım ben bile romantik komedi demezdim. Arka planında yaşananları ne siz sorun ne ben anlatayım... Okuduğunuzda bu Raven değildir diyeceğiniz bolca unsurla karşılaşsanız da aralara serptiğim minik kuş tüyleriyle hala Raven'la olduğunuzu hissettirebilmişimdir umarım. Yüzünüzde bir tebessüm oluşturabildiysem ne mutlu bana...
Ah, kuş tüylerini çok da gözler önüne sermemek için bölümdeki şarkıları paylaşmamıştık ama yarı müzikal havamız olduğu için her bir şarkıyı ekleyeceğim şimdi. Dilerseniz dinleyerek de eşlik edebilirsiniz.
Tekrar bana ve hikayeme etkinliğinde yer verdiği için İpek'ime, bizimle oynadığınız içinse hepinize teşekkür ediyorum. En tatlı telaşlardan, en keyifli heyecanlardan biriydi benim için.
Keyifli okumalar diliyorum!
...
Soğuk bir kış gününde kızaran burnunun hemen üzerine düşen kar tanesi, sıcak evinin penceresinden kendini izleyen çocuk için en beyazından; ısınmak için tek çaresi minik ellerini birbirine sürten çocuk içinse en karasındandı talihin. En beklenmedik anlarda gelir, kimin yüzünde tatlı bir tebessüm, kimin ise en büyük korkusu olduğunu umursamadan talih diye tek ismin altına sığınırdı. Oysaki ne beyaz ne de kara, en renklisinden bir gökkuşağıydı talih.
Nemli avcunun içinde tuttuğu fotoğrafı nasırlı parmağıyla okşayan genç adam ise her bir rengiyle tanışmıştı kendi gökkuşağının.
Fotoğraftaki kara gözlerle ilk bakıştığı gün henüz on yaşındaydı; kendine kırmızı elmayı uzatan yeni taşındığı apartmanın karşı komşusu, şimdi bile delicesine atan kalbinin daimî sahibiydi. İşte o gün, en kırmızısıyla tanışmıştı talihin.
Zaman geçmiş, beraber aynı mahallede büyümüş, aynı okullara gitmiş, aynı yaramazlıkların cezasını paylaşmışlardı. Güneşin kara bulutların ardında saklandığı, çamurlu yolların kurumuş sonbahar yapraklarıyla kaplandığı günlerse okuldan beraber kaçmış, en içten kahkahalarıyla ezerek koşmuşlardı ağaçların eski kıyafetlerini. Bundan daha sarı olabilir miydi talih?
Talihi bu kadar renkliyken dünyayı da tek renk göremez, barındırdığı renkleri de reddedemezdi Emre. Zaman ilerledikçe arkadaşına olan sevgisi, sevginin ötesine geçmiş ve ilk zamanlarda kendine bile itiraf edemezken sonrasında tüm tabuları yıkarak herkese haykırabilecek hale gelmişti.
Kimse inanmazdı belki ama aşk da yemyeşildi genç adam için. Çünkü aşk, iki gencin de aşkıydı ve başka rengi kabul edemezdi. Emre, yemyeşil bir bahar günü Berk'i kalbine alırken, Berk de Emre'nin yemyeşil gözlerine düşmüştü. Talih de aşk da bundan daha yeşil olamazdı.
Ama mavi, siyahtan daha hüzünlü olabilirdi.
Aşkı birbirleriyle de paylaşacakları gün, kara talih kapılarını çalmış ve henüz birbirleriyle paylaşamadan aileleriyle paylaşmalarına sebep olmuştu. Ailesi, oğlunu olduğu kişi için reddetmemişti elbette ama yaşadığı ülkede güvende olmayacağını söyleyerek Amerika'ya göndermek istemişlerdi. Emre, ne olursa olsun kaçışı düşünmeyeceği için bu teklifi anında reddetmişti ama sonra mavi talih gelmiş ve uçak biletini kendisi almıştı.
Berk'i, lisenin soyunma odasında bir grup erkekle daha önce görmediği kadar çıplak ve başkasıyla olmasını istemediği kadar samimi görmüştü. Öpüştüğü gençten ayrılan Berk'in dudakları gülümserken diğer gencin masmavi gözleriyle göz göze gelmişti Emre. Çimler artık yeşil değil, maviydi. Rengarenk talihiyse kendini mavilere bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRSENE KALBİME DÜŞMÜŞKEN ELİME - BL
ContoMasmavi denizin ortasında, bir rock yıldızı ve palyaço, aldatıldıkları talihlerine talih olurlar; en yeşilinden... ''Akıl ermez bu gönül işine...'' 18 yaş ve üzeri bireyler için uygundur. Olumsuz örnek oluşturabilecek ögeler içermektedir.