Ay ışığının aydınlattığı bahçede çimenler usulca sallanırken, kuşlar istirihate çekilmişken, insanlar geçici uykularına dönerken, saçı karanlığa karışmış, sahte hüzmenin yüzünü aydınlattığı genç, kendini sessizliğe bırakmış, dinleniyordu.
Gözleri hafif kapalı iken arkasından gelen adım seslerine bakmak için tekrar gözlerini açtı.
Arkasındaki silüetin balla karışık beyaz kürelere büyük bir ilgiyle baktığından habersizdi.
"Merhaba Xiao"
"... Merhaba Aether"
"Otursana" dedi bal gözlü oğlan yanındaki yeri işaret ederek.
Silüet, oğlanın işaret ettiği yere oturduğunda, tellerine gece işlemiş saçları açığa çıktı.
İkiside bir süre konuşmayıp gökyüzüne baktılar.
Huzurlu sessizliği bal gözlü bozdu;
"Nasılsın görüşmeyeli? Son görüşmemizden beri hiç değişmemişsin" dedi hafifçe gülümseyerek.
Gece saçlı gözlerini ondan ayırmadan konuştu;
"İyiyim. Sende hiç değişmemişsin -yalan- seni sormalı?
Bal gözlü hafifçe kıkırdadı.
"Çok mutluyum Xiao. Her şey o kadar yolundaki, bazen bunun hakkında korkulara kapılıyorum ama mutluluğum bana bunu unutturuyor.
Gece saçlı başını salladı.
"Senin adına sevindim. Umarım hep böyle hissedersin, bunu hakkettin.
"Teşekkür ederim...Sende hakediyorsun.."
Ufak bir sessizlik oldu.
Bal gözlü bakışlarını kaçırıp başını öne eğdi.
Gece saçlı ona bakmaya devam etti.
Heyecanlanmıştı.
Ne yapacağını bilemez halde, sadece ona bakıyordu. Kalp atışları hızlanmış, gözleri hafif kısılmış bir şekilde bal gözlü oğlanın kızarmış yüzüne kenetlenmişti bakışları.
"...Teşekkür ederim..."
Bal gözlü çekingence başını kaldırarak gece saçlının sarımsı gözlerine baktı.
"..Sorun değil, doğruları söyledim"
Dudakları yukarı kıvrıldı gece saçlının.
"Biliyorum"
Elini yukarı kaldırarak bal gözlünün saçlarına dokundu.
Kendinde değilmiş gibi saçlarını okşamaya başladı. Sanki sahibi tarafından ipleri oynatılan bir kukla gibi, hiçbir şey düşünmüyor, nefes almayı unutmuş gibi sadece ona dokunuyordu.
Bal gözlü ilk dokunuşta refleks olarak irkildikten sonra o da büyünün etkisine girmiş, sadece gece saçlının gözlerine ve dokunuşlarına odaklanmış, bir akciğeri olduğunu unutmuş gibi nefesini tutuyordu.
Gece saçlının eli yavaşça bal gözlünün yanağına kaydı.
Nazik bir şekilde, sanki yanlış birşey yapsa kırılacakmış gibi dikkatlice okşuyordu.
Ne kadar zaman geçtiği, etrafta birinin olup olmadığı ya da nasıl bu duruma düştükleri hakkında ikisinin de hiçbir fikri yoktu.
Ki buna gerekte yoktu.
El, yanağı sevmeye devam ederken iki zıt kutup, ikilinin bedenini ele geçirmeye başladı.
Bedenler yavaşça birbirine yaklaşırken, kalpler özlem, aşk ve sabırsızlık içinde birbirlerine sarılmayı bekliyorlardı.
Dudaklar birbirine kavuştuğunda ikiside tuttukları nefesi yavaşça dışarı vererek, akciğerlerine istedikleri şeyi verdiler.
Gece saçlının boştaki eli bal gözlünün belini kavradı ve kendisine çekti.
Bal gözlü de boş durmayarak ellerini gece saçlının boynuna doladı.
Biraz sonra duyulan tek ses, iki aşığın yarattığı tatlı öpüşme sesleri, yavaş nefes alıp verişler ve ufak inlemeler olucaktı.
Bunlar devam ederken kendilerini daha fazla tutamayan gözler, içlerindeki özlem suyunu boncuk misali çiftin yanaklarına akıtacaktı.
Dakikalar geçtikçe kalpler birbirine daha da yakınlaşacak, öpücükler derinleşecek ve çıplak bedenler birbirlerini ısıtacaktı.
En sonunda ruhlar yorulduğunda ise kuşlar iki aşığın hoş gülücükleriyle neşeyle etrafta şakıyacak, çimenler huzurla sallanmaya devam edecek ve insanlar dün olmamış gibi bugün için hazırlanacaktı.
--------------------------------Vay be yazdım... Bu arada yazarken yazım kurallarının içinden geçmiş olabilirim çaktırmayın. * Göz kırpma emojisi *
Sakuraamastay ehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piece Of Art - Xiaother
Fanfiction"Hayatımda bir şeyi hiç bu kadar çok istememiştim." * * * Aether'in, kardeşi Lumine'i bulup Teyvat'tan gitmesi üzerine Xiao kendini yoğun bir hiçlikte bulur. Söylemek isteyip d...