Pankek | 01

100 13 10
                                    

Rüzgar beni sana itti, engel olamadım. Olmakta istemedim.

Sıradan bir pazar günüydü, hafif serin ve sessiz. Akşam olmaya yakındı. Kısa saçlı kahverengi kızın peşinden giden turuncu saçlı oğlan iç çekti.

Elindeki poşetleri sıkıca tuttu. Sıkılmış fakat bir yandan alışmış olan baygın gözlerini o'na çevirdi.

"Daha ne kadar gezeceksin Ena? Bir dünya dolusu kıyafet aldın zaten."

Kısa kahverengi saçları rüzgarda savrulurken gözlerini turuncu saçlı çocuğa çevirmeden etrafa bakarak yanıtladı;

"Yeni geldik, ayrıca bana sözün vardı hemen pes edemezsin!" Kaşlarını çatarken ilerideki kafeyi görüp gözleri büyüdü kahverengi saçlı kızın.

"Hadi oraya gidelim! Fotoğraf çekmek için harika bir duvara sahip olduğunu duymuştum." Heyecanla ilerledi. Turuncu saçlı çocuk iç çekti, en azından biraz dinlenmiş olurum diye düşündü ve kafeye ilerledi.

Içeriye girdi ve boş bir masa bulup oturdu. Elindeki poşetleri yanındaki sandalyeye bıraktı. Derin bir nefes alacaktı ki; kahverengi saçlı kızın aniden kalkmasıyla ona baktı.

"Şu duvara gidiyorum ben! Sende içecekleri alırsın artık~"

Tam geri cevap verecekken hızlıca ortadan kayboldu kahverengi saçlı kız. Arkasından bakakaldı sadece. Kaşlarını çatarak izledi.

Şu küçük- her neyse. Her neyse en azından istediğim kadar tatlı alıp ona ödetebilirim.
Diye düşünüyordu turuncu saçlı oğlan. Masadan kalkıp kasanın olduğu yere doğru ilerledi. Siparişi vermek için yaklaştı

"Ice Americano ve yeni çıkan pankekten istiyorum."
Her zamanki sahte gülüşünü takındı ve garson ona kızararak bakarak
"T-tabii hemen hazırlıyorum" dedi

~•~•~•~•~•~•~•

Etütünden çıkıp düşünceleriyle birlikte yürüyordu. Yolun karşısında gördüğü kafe ilgisini çekti ve şoförüne haber verdikten sonra kafeye girdi. Kasaya yaklaştıktan sonra tam siparişini verecekken önüne atlayan o turuncu saçlı oğlana baktı.Biraz şaşırıp onu süzdükten sonra tezgaha elini koydu nazikçe "Pardon ama sırada olan bendim" dedi.

~•~•~•~•~•~•~•

Sesi duymasıyla ona baktı. "Ah, kusura bakmayın sıranızı çalmış oldum. Isterseniz size bir kahve ısmarlayayım?"

Gülümsedi yeni gelen çocuk. "Sorun değil, teşekkürler" kendi siparişini verip kahvesini aldıktan sonra boş bir masaya geçti.

Masasına giderken onu izledi turuncu saçlı çocuk. Garsonun ona seslenmesiyle irkilip gülümseyerek kahveyi ve pankekini aldı.

Masasına geri döndü ve kahverengi saçlı kız çoktan gelmişti.

"Çok güzel fotoğraflar çekindim" diyerek gülümsedi kız ve turuncu saçlı oğlana gösterdi.

Turuncu saçlı oğlan dalmıştı, kız kardeşinin ona seslenmesiyle ona dönüp "Ha tamam" diyerek fotoğraflara baktı.

Kahverengi saçlı kızda şaşırmıştı bu haline ama fazla umursamadı ve fotoğrafları gösterirken kahvesini yudumladı.

Biraz vakit geçti ve pankekini bitirdikten sonra o oğlana bakındı kafede. Sanki gözleri onu arıyordu. Gitmiş mıdır acaba? Diye düşünmekten kendini alıkoyamadı.

Kahverengi saçlı kız birden daldı "Dünyadan Akito'ya? Iyi misin sen? Yoksa ben yokken gördüğün bir kıza mı aşık oldun? Gerçekten rezilsin."

"Ha?! saçmalayıp durma Ena, işte bu yüzden derslerden kalıyorsun"

kahverengi saçlı kız atarlandı ve kaşlarını çatarak "Derslerde gayet iyiyim nereden çıkardın bunu şimdi? Seni bile geçerim!"

Gereksiz ama her zamanki gibi olan tartışmalarına devam ederlerken o çocuk yanlarından geçti ve Turuncu oğlana doğru baktı. Kısa bir bakışmadan sonra arkasından bakan turuncu saçlı oğlan kafasına peçete yedikten sonra önüne döndü
"BU NE IÇINDI?" kahverengi saçlı kız atıldı "Tartışırken bile buraya bakmıyorsun! Hak ettin bunu!"

Eninde sonunda tartışmaları bitti ve yine elindeki yüzlerce poşetle yürüdü akito. Bir yandan o çocuğu düşünüyordu.

Bizim okuldan mı acaba? Sanki onu tanıyorum..

Bu bahaneleri kullanarak düşünmeye devam etti ve eve gittiler.

Kahve? | AkiToyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin